0.3

40 5 0
                                    

RUHU SARIŞIN 0.3

"RÜYA"

--

EYLEM MELİS BOZAR...


Nefes nefese kaldığımda gülümsedim, hatta kıkırdadım sonrasında. Heyecandan mıydı, farkında olmadan koşar adımlarla geldiğim için miydi ona, korktuğumdan mıydı her zamanki gibi adı olmayan şeylerden bilmem. Göğsüm hızla inip kalkıyordu, boğazım yanıyordu o an. Belki de beni diri diri gömecek o ellerin, kalbimi düşünmeden parçalayacak o kişinin bu adam olduğunu bildiğimdendi.

Babaannemlerin sokağına girdiğimde onu yine binanın önünde dikilirken buldum. Duvarları tekmelemiyordu ama bu sefer, yada telefonda hiddetini sunmuyordu birilerine. Omzunu yaslamıştı kışın soğuğunu çeken duvara, tek ayağına yüklenmiş düşünceli yüzüyle sigarasını içiyordu. Acı çekiyordu sanki içerken ama acı çekmek istiyordu. Yada seviyordu acı çekmeyi. Yada başka bir şey. Tanımıyordum onu daha, nerden bilecektim hislerini, düşüncelerini?

Tanımak istiyordum ama, deli gibi hemde. Anlamak istiyordum, okumak istiyordum ezbere, karışmak istiyordum içine. O kadar yürekli değildim ama. Ödeleğin tekiydim bu denli cesur olmak isterken, çünkü cesur olsaydım biraz, sevebilirdi beni diri diri gömmek yerine.

Onu izlerken sanırım hayranlıktan dolayı ağzımdan dışarı kaçan hava soğuğa tepki olarak duman şeklinde süzüldü kirpiklerimin arasından, aynı Teoman'ın sigarasının dumanı gibi. Onun nefesi olmak istedim o an, ama o kadar bile yoktum ki.

Adımlarım ona yöneldi sonunda, bakışlarımı hisseden kahve gözleri de bana kilitlendi. Onu izlemekten bıkmazdım, bu yüzden yanına gidene kadar tekrar tekrar dolaştırdım bakışlarımı yüzünde, bedeninde, gözlerinde. O da keşfe çıktı vücudumu, aynı benim ona yaptığım gibi.

Yanına gittiğimde elindeki sigarasını yere atıp tek elini yüzüme uzattı diğerini de cebine sokarken. Yeni fark ettim saçlarımı topuz yaptığımı, kısa perçemlerim taşmıştı topuzumdan. Bir tutamını geriye itti ama inatçıydı saçlarım. Kızdım içimden kendimden bir parçaya sırf ona itaat etmedi diye. Teoman çok umursamadı ama bunu, saçımı ittirdiği elini de cebine sokup kafasını yana eğdi. Gülümsemesine aşık olduğum haylaz çocuk. "Bende seni bekliyordum."

"Geldim."


Gözlerimi açtığımda karşılaştığım şey karanlıktı, daha sabah olmamıştı. Derin bir nefes alıp sağ tarafıma döndüm yatakta. Bu kadar işlemiş miydi içime, aklıma, bilinç altıma? Rüyalarıma eşlik edecek kadar?





Servise ilk defa geç kalmadım, Gürkan Abinin bile şaşırdığını söyleyebilirdim. Rüyamdan sonra uyuyamadığımdan vaktimi saçlarımı düzleştirerek harcamıştım. Topuz yapmaktan özellikle kaçınarak.

Kapının önünde servisi beklerken sıkıntıdan çıkardığım bir of sesi beraberinde nefesimi de götürünce yüzümü yalayıp geçen ve yok olan buhara baktım. Sonra da sıkıca sarıldım montuma, rüyanın etkisinden kurtulmak için. Ağzımı sıkı sıkı kapattım bir daha çıkmasın diye dışarı bulut.

Bahçeden içeri girdiğimde kulağımda hala Mor ve ötesi vardı, aslında çok da Türkçe dinlemezdim. Ama canım istemişti ve şarkı listemin üzerinde dolanan parmaklarım bu güzel sesi seçmişti. Aslı biraz ileride bekliyordu, o da erkenciydi bugün.

Evet, bu soğukta bile birbirimizi bekleyip inatla sınıfa girmememiz saçmaydı ama gelenek gibi bir şey olmuştu bizde. Alışkanlık belki. Aslı beni görünce gülümsedi, bende karşılık verdim ve yanına ulaştığımda kolumu uzattım. Koluma girdiğinde dışarı verdiği karbondioksit yine onu gördüğüm rüyamı hatırlattı bana. Ve ona gidişimi. Nefes nefese. "Sende erkencisin bugün?"

RUHU SARIŞIN /_Çizgi_\ 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin