3.

17 2 3
                                    

1..2..3..4..5..6..7..8..9.. ve 10..

Sakinleşmeye çalışma çabalarım bir sonuç vermeyecekti sanırım.
O adam,hayatımda bir kere bile görmediğimden emin olduğum adam,nasıl oldu da bana bu tip duygular yaşatmıştı.Sanki gerçekten o asansörde kalmıştık ve beni benden alan dudakları dudaklarıma değmişti.Bir tek o da değildi rüyamı ilginçleştiren.Şirket,şirketim...
Evet evet,o şirketi hatırlıyorum! Özbekistan'dan gelen ve bazı cümlelerin sonuna alaksız sözcükler getirip hala Türkçe konuşmakta zorlanan Mirza,kafasını her gün özenle duvara çarpıp yaran Ceyda,duyduğu doğru yanlış her cümleyi patrona taşıyan Serpil...ve o...
Herkesi hatırlıyordum artık.O hariç..Bir rüyada yaşatılacak bir duygu değildi bu yaşadığım.Gerçekten vardı o,gerçekten öpmüştü beni,tenlerimiz değmişti gerçekten..
Bunları düşünmeye dalmışken içeri sevgili 'ben size söylemiştim' hanımefendi girdi.Ona sinirle baktım ve ilk sözü onun söyleyemeyeceğini anladığım için sordum:

"Söyleyeceğiniz şeyi merakla bekliyorum."dedim ve yapmacık bir gülümse gönderdim.Onu sevmediğimi biliyordu fakat fazla tınlar gibi bir hali yoktu.Benimkinin aksine daha sevecen bir tavırla gülümsedi ve bana doğru bir adım attı.

"Bak tatlım.." Tatlım mı?"...sana söyleyeceklerime büyük ihtimal inanmayacaksın,zaten bu ihtimal nedeniyle aslında sana bunu söylemeyecektin. Birkaç gün içerisinde anıları hatırlayacağını düşündük çünkü.Fakat,sanırım fazla sabırsızsın.Sadece bilmeni iste.."

Fazla konuşan insanları sevmezdim.Bir şeyi dolaylı yoldan anlatmaktansa direkt yüzüme söylenilmesi beni daha az üzer ve yüzleştiğim ani gerçekle bünyemin daha iyi savaşmasını sağlardı.Şu an böyle konuşması beni çileden çıkartmakla kalmayıp bir de endişelendirmişti.Sözünü kestim ve

"Lütfen,bir an önce duymak istiyorum artık.Lafı uzatarak anlatmanız hiçbir şeyi değiştirmeyecek."Nazik konuşmaya çalışmıştım fakat biraz daha konuşsaydı serumlarımı çıkartacak ve ayağa kalkıp..Ayaklarım,nasıl da unutmuştum onları.Kadının konuştuğunu duyamam rağmen dinlemedim ve ayaklarımı hareket ettirmeye odaklandım.Ne ayaklarım ne de bacaklarım hareket etmiyordu.Ağlamak üzereydim.Ne ara bu hale gelmiştim,kim beni hastaneye getirmişti,hiçbir soruya verecek cevabım ve sorduktan sonra verilecek cevapları dinleyecek cesaretim yoktu.Sinirimi bir şekilde atmam lazımdı.Biliyorum yaptığım kabalık olacaktı ama,yapmak zorundaydım.Hala konuşmakta olan hemşireye döndüm ve bağırdım:

"Yeter artık!Duymak istemiyorum!Konuşmak istemiyorum!Tek istediğim şu si*ik bacaklarımı oynatıp koşabildiğim kadar koşarak bu hastaneden uzaklaşmak!Odaya sıktığınız vanilya kokusundan da,lanet hastanenizden de nefret ediyorum!Hatta o var ya,ondan da nefret ediyorum!"

İçimde ne var ne yok saçmıştım ortalığa.Duygularım,isteklerim bir bir dökülürken,gözyaşlarım uyum sağlamam istercesine boşalmıştı.Daha dün evimde yan gelip yatarken nasıl oldu da bu duruma gelebilmiştim?

...........

Yaklaşık 2 saat odada sessizce durmanın ve suratlarını daha önce hiç görmediğim kasıntı hemşirelerin gelip gitmelerinin ardından derin bir nefes aldım.Neden her şey bu kadar mantıksız geliyordu ki?Rüyamdakileri,ve orada gördüğüm simaların gerçekçiliği ve bana ifade ettikleri şeyleri açıklaması bu kadar zor olmamalıydı!Artık düşünmenin bir fayda etmediğine karar vermiş ve uyuduğumda yine böyle bir rüya görmenin umuduyla kafamı yastığımın üstüne koyarken kapımın(!) tıklatılma sesini duydum.Ben içeride ses vermedikçe girmeyeceğine kanaat getirdiğimde dışarıdaki kişinin duyacağını ümit ederek gir dedim ve yağlanmamış hastane kapısının gıcırtılı sesi kulaklarıma doldu.Hemşire olduğunu sandığım için gözlerimi açmayacak ya da herhangi bir şey konuşmayacaktım,fakat saniyeler birbirini kovalarken suratına bakmaya tenezzül etmediğim kişinin konuşmaması dikkatimi çekti.Biraz sonra merakım vücudumun her zerresini ele geçiriken gözlerimi açtım ve kapı ile pencere arasındaki koltukta sessizce ağlayan kişiyi gördüm.Bu bir erkekti!Kafasını kaldırmamasını benim kalktığımı görmemesine yorumladığım kısa zaman diliminden sonra hafifçe öksürdüm ve adamın bana dönmesini izledim.Hayatımda yaşadığım en uzun birkaç saniyeydi kafasını bana dönmesi süresince geçen zaman.Bu adam oydu,dudaklarının dudaklarıma ahtapot gibi sarıldığını hissettiğim nefesimi kesen adam karşımda duruyordu.Şaşkınca baktım.Baktım,baktım ve baktım.Ne yapabilirdim ya da söyleyebilirdim bilmiyordum.Böyle bir durumda ne yapılabilirdi ki?Sanırım o da benim gibi ne yapacağını bilmez bir haldeydi ki ayağa bile kalkamamıştı.Sonunda gözlerimi kaçırmayı başardığımda iç sesimin bir küfür davurduğunu hissettim.Gözlerimi ondan kaçırmak falan istemiyordum!Şu an ayağa kalkıp yanıma gelmesini istiyordum.Yanıma gelip beni öpmesini...Sanki düşüncelerimi okumuş gibi yanıma geldi ve yatağın ucuna oturdu.Yakınıma geldiğinde gözlerinin ağlamaktan şişmiş olduğunu ve kafasında pansumanların olduğunu farkettim.Beynim isyan çıkartan kuva-i milliye birlikleri gibi sözümü dinlemezken elim isteğim dışında kalktı ve yaralarının olduğu bölgeye dokundu.Benim ufacık hareketim karşısında bile gözyaşlarını tutamadığını farkettiğimde dudağımı ısırdım ve anladım,o kesinlikle gerçekti ve biz gerçekten öpüşmüştük.Her şeyin çok hızlı olmasına aldırmadan dudaklarına yaklaştım ve hızlı atan kalbimin yavaşlaması umuduyla nefesimi dudaklarına üfledim.Gözyaşları akmaya devam etse bile dudaklarında oluşan tebessüm beni mutlu ederken hafifçe yana kaydım ve ellerimle yatağın boş kalan kısmına vurup yatmasını işaret ettim.Konuşmaya gerek yoktu,bunj ikimiz de biliyorduk.Demek istediğimi anlamış olacaktı ki yavaşça yanıma uzandı ve benim de uzanmamı sağlayarak kolunu belime sardı.Kokusu anestezi gibi beni uykuya daldırırken boynumda ıslak öpücüğü tüm vücuduma bir kobra misali kasmıştı.Yavaş ve kabloları çıkarmamaya özen göstererek ona döndüm ve boyun girintisinin olduğu yere kafamı rastladım.Hastane yastıklarına kafamı koyduğum iki günden sonra,onun boyun girintisinde uyumak beni göklere çıkartacaktı.Ben de onun boynuna ıslak bir öpücük kondurduktan sonra uykumun olduğunu anlaması için hafif bir şekilde esnedim ve tanıdığımı sandığım bu adamın kokusunda boğulma ümidiyle kendimi uykuya teslim ettim.


GEÇMİŞİMDEN KIRINTILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin