1.

25 4 1
                                    

Hastanede uyanmıştım.Karnımın ağrısı tüm vücuduma yayılırken,doğrulmaya çalıştım.Neden ve ne için getirildiğimi kestiremediğim bu hastane odasına ağır bir lavanta kokusu hakimdi ve bu ağrıyan karnımı her nefes alışımda tetikliyordu.Sessiz bir şekilde küfrettim.Doğrulamıyordum...Bağırmaya ve odaya girmeye başlayan kalabalığa doğru kızgın bakışlar atmaya başladım.Hastane ortamı ve içinde bulunduğum durum ağzımın ayarının kaçmasına yol açmıştı ve bu tavrım karşımdaki hemşire topluluğunu kızdırmışa benziyordu.Sabırsız ve tutumuma katlanamayan birkaç hemşire odadan çıktıktan dakikalar sonra sesim kısılmaya başladı.Artık yorulmuştum.Ne bağıracak gücüm kalmıştı,ne de hareket etmeye çalışmak için harcayacak enerjim.Sesim çıkmaz hale gelmişti.Bunun nedeni az önce avazım çıkacak şekilde bağırmamdı,bunu biliyordum.Bilmediğim şey neden hareket edemememdi.Ayaklarımın ucundan omzuma kadar yokmuş gibiydim.Ne hissediyor ne de oynatabiliyordum.Daha fazla kafa yormak yerine bunun nedenini bana dayanabilen hemşirelerden birine sormaya karar verdim.

''Burada olmamın ve,hareket edemememin,''derin bir nefes aldım.'',mantıklı bir açıklaması var mı acaba hemşire hanım?''Sesimdeki sinir edici tını onu rahatsız etmişe benzemiyordu,tam tersine bu onu eğlendiriyormuş gibi sırıttı.

''Hatırlamama olsaılığının yüksek olduğunu söylerken şaka yapmıyordum kızlar.''dedi ve odada onun dışında kalan 3 hemşireye döndü.Düşündüm de,geldiklerinden beri onlara tamamen bakmak hiç aklıma gelmemişti.Az önce konuşan hemşire uzun,vampirleri kıskandıracak derecede beyaz tenli,ve kızıl saçlıydı.Onun İrlandalı olabileceği kanısına vardıktan sonra diğer 3 hemşireye döndüm.İnsanı şaşırtacak derecede benziyorlardı.Gözlüklerinin ardında kocaman yeşil gözleri vardı ve diğer hemşireye nazaran kısa boylulardı.Onları süzdüğümü farkeden bir hemşire,bana bakıp gülümsedi.

''Gerçekten de çok benziyoruz,değil mi?''diye sordu.Gülümseyerek sormasına rağmen sesinde benzerliklerinden hoşlanmadığını gösteren bir tını vardı.Gülümsemeye çalışmadan ama sert olmamaya da özen göstererek cevap verdim;

''Oh,evet.Az önce onu düşünüyordum.Kardeş olma olasılığınız...''sözümü kesti.Oh,cidden mi!Sözümün kesilmesinden nefret ederdim.

''Hayır!Kardeş falan değiliz.Sadece,mm,''biraz düşündü,sonra söyleyeceği kelimeyi seçmiş gibi hızla dikildi'',kuzeniz.Yani teknik olarak..''

''Ah,cidden yeter!Sadece anneannelerimiz kardeş ama hepimiz,benzer genleri almışız.Olay bu.''Sanırım çoğu bu soruyu soran insanın karşısında onu düzeltiyordu,çünkü otomatik olarak bu kadar hızlı ve net konuşabilmesi imkansızdı.

''KIZLAR!''burada olduğumu unutmuş gibiydi.Yoksa hastane odasındaki ve hareket edemeyen bir hastanın..ah,neyse.''Hastamızın yanında soy ağacınızdan bahsetmek yerine dinlenmesi için biraz zaman verdikten sonra her şeyi ona anlatmaya ne dersiniz,ha?''Sadece naziklikten mi,yoksa karşısındakiler anlasın diye mi bilinmez,soru kipi kullanmıştı; fakat diğer hemşireler kafalarını eğilip dışarı çıktıktan sonra,onlardan daha üst mevkide olduğunu anlamıştım.3 küçük hemşire dışarı çıktıktan sonra sıcak bir şekilde gülümsedi ve konuşmanın başından beri masada duran fakat benim farketmediğim iğneyi eline aldı.

''Biraz dinlenmen gerek.Uyandıktan sonra,sana neden burada olduğunu ve neden hareket edemediğini bizzat ben anlatacağım.Bu senin için uygun olur mu?''bu sefer gerçekten soru sormuştu.Kafamı salladım ve elinde tuttuğu iğneyi yukarıdaki seruma enjekte etmesini izledim.Odadan çıktıktan sonra kısa sürede bilincim kapanmıştı,ve bilinmezliğimin içindeki geçmişimden,kırıntılar görmeye başladım.




GEÇMİŞİMDEN KIRINTILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin