3. Bölüm

667 28 7
                                    

Amelia eski evinden toparladığı eşyalarını, yeni odasına dikkatsizce yerleştirirken aklında planlar kurmakla meşguldü.

''Seni sürtük Meredith. Anneme neler yaptığını asla unutmadım, unutmayacağım.''

21.03.1739

''Anne? Ne oldu sana!''

Amelia kapıda babasının kollarında, karnından kanlar akan annesini gördüğünde böyle haykırdı. Babası annesini yatağına yatırır yatırmaz kapıya koştu ve kapıdaki saray görevlileriyle konuşmaya başladı.

''Kraliçenin yine gözü dönmüş bayım. Kaptığı kristal bardağı zavallı kadına fırlatmış. Hekimler karnından ölümcül bir yara aldığını söyledi. Kurtulması zormuş.''

Amelia konuşulanları duyduğunda kanının beş kat daha hızlı aktığını hissetti. Ve ağzından tek bir cümle döküldü..

''Sonun geldi Meredith!''

Amelia o günleri hatırlamanın verdiği hüzünle tekrar gözyaşlarına boğuldu. O zümrüt gözleri gözyaşları yüzünden buğulanmıştı. Narin elleriyle gözyaşlarını silerken, ayağa kalktı ve odanın ucundaki zümrüt işlemeli aynaya yürüdü.

''Zümrüt rengi... Benim rengim.''

Genç kız aynada kendine bakarken birdaha ağlamayacağına yemin etti. Ya da en azından o öyle sanıyordu...

Katherine ise hizmetkarlarına kırmızı elbisesinin korse kısmını sıktırırken öleceğini hissetti. Tanrım kadın olmak ne kadar zordu böyle... Bu korseleri taktığı zaman resmen nefes almadan  yaşıyordu. Genç kadın aynada kendine bakarken elindeki ayna yere düştü ve parçalara ayırdı. Prenses yere çöküp kırık aynadan bir parça aldığında eli kesildi, ve şarap rengindeki kanı yerdeki ayna parçalarının üstüne düştü. Yerdeki kanına bakarken, prenses yine nefret ettiği birşeyi hatırladı.

27.09.1733

Küçük Prenses yine peşinde kuyrukları gibi dolanan hizmetkarlarını uyuduğuna ikna edip, kendi odalarına göndermeyi başarmıştı. Bu onun küçük oyunuydu.

Hizmetkarları gittikten sonra küçük kız yatağından kalkar, sarayın uzun ve ihtişamlı koridorlarına kendini bırakırdı. Yine o günlerden biriydi. Odasının kapısından çıktı, ve en sevdiği koridora gitti. Sarayın o gül kokularıyla kaplı, geniş bahçesine çıkan koridora..

Tam koridorun sonuna gelmiş, en sevdiği çiçeklerin, güllerin salındığı bahçeyi gördüğü anda, tam solundaki odadan bir çığlık geldi.

Prenses hışımla kapıyı ittiğinde küçük kardeşi Thomas'ı yerde, kanlar içinde gördü. Ve abisini de, kardeşinin ölüsünün arkasında, elinde bir bıçakla...

''Pislik..'' Prenses gözyaşlarını sildi ve abisine bir kez daha lanet etti..

Henry hışımla kraliçenin odasından çıkarken dişlerini sıkıyordu. Tanrım bir erkek çocuk doğurmak ne kadar zor olabilirdi ki? Ama onun beceriksiz kraliçesi Meredith yine başaramamıştı. ''Lanet olası  kadın'' diye fısıldıyordu Henry. Tam koridoru dönerken karşılaşacağı sarışın, zümrüt gözlü kızdan habersiz bir halde...

Amelia sarı saçlarını arkadan bir tokayla tutturmuş, Kraliçe Meredith'in yanına giderken, karşıdan gelen adamın kral olduğunu tek bakışta anladı. Hemen kenara çekildi ve dizlerini kırdı.

''Majesteleri.''

Henry ise başını Amelia'nın olduğu tarafa çevirirken, genç kızın altın saçlarında kaybolduğunu hissetti. Bu kız nasıl birşeydi böyle?! Amelia hafifçe başını kaldırırken, kralın başı ona dönük şekilde uzaklaştığını gördü. Kralın yüzünü ilk defa bu kadar yakından görmüştü genç kız. Hemen kendini topladı.

''Amelia ne yapıyorsun sen?! Bu adam aşık olunacak bir adam değil!''

Ben Sadece SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin