Şimdi plotonikte olsa en az bir kez aşık olmuşsundur.
Veya hâlâ aşıksın.
Yani aslında değilsin.
Kafan karıştı sanırım.
Sen şuan aşık olduğun kişiye aşık değilsin. Sadece öyle hissediyorsun. Sevdiğinden değil, aşık olmak için aşık oluyorsun. Onun büyük ihtimalle dış görünüşünü sevdin.
Ama unutma dış görünüş sadece saçı, gözü, boyu, ten rengi vb. değildir.
Dış görünüş aynı zamanda gülüşü, bakışı, ses tonu, yürüyüşü vb. 'dir de..
Ama bu gerçek aşk değildir.
Hem zaten bir kaç sene sonra veya sürekli karşılaştığınız bir yer varsa (okul, otobüs, servis, durak, park..) o yere uzun zaman gidememe durumu olursa unutursun ve 'ne salak mışım harbiden' der pişman olursun.
Belki şuan 'Saçmalama öyle bir şey demem, ben onu çok seviyorum' gibi cümleler kuruyorsundur.
Haklısın da. Bir kaç yazıyla duygularından vazgeçecek değilsin.
Ama unutma bir kaç bakışla da salaklaşacak değilsin.
'Hey sen!' İşte sevdiğin o çocuk/kız geliyor, hem de sana doğru. Kalp atışların hızlanıyor, nefes alışların hızlanıyor, kızarıyorsun. Onun elini tutmak için nelerini vermezdin ki.. 'Sanırım, hocanın getirmemi istediği defter sende' diyor, sende gülümseyip o güzel gözlerine dalmışken kendine geliyorsun. Kekeleyerek 'E-ev-evet bende' diyip çantandan defteri çıkartıp ona uzatıyorsun. Giderken tekrardan sana dönüyor, aklından milyonlarca şey geçiyor '' 'Acaba okul çıkışı dolaşalım mı?' Diyecek, çıkma teklifi mi edecek? Bence edecek, kaç aydır bakışıyoruz. Beni sevdiğini mi söyleyecek? Son fırsat, konuşsam mı?'' Seni bu düşüncelerinden sıyıran onun sözleri oluyor. 'Defterini ne zaman geri getirmemi istersin?' Üzgünce 'fark etmez' diyip susuyorsun. Oda arkasını dönüp gidiyor.
Aylar sonra;
Elini sıkıca tutup gülümsüyorsun. Sevgili olalı tam 3 ay, 8 gün, 6 saat olmuştu. Ve sen yine mutluydun, ama bi de şu aniden celallenmesi olmasaydı. Birden sana dönüp elini elinden çekti. Sen ne olduğunu anlamazken konuşmaya başladı 'Bak -ismin-. Sana bunu nasıl söylerim bilmiyorum ama ben artık seni sevmiyorum.'dedi şaka falan yaptığını sandın çünkü böyle kötü şakalar yapmayı her zaman severdi. Tekrardan elini tutup 'Şaka dediğin bir kez yapılır' deyip yürümeye devam etmek istedin ama elini yine çekip gözlerindeki kararla konuştu. 'Şaka falan yaptığım yok. Bu gerçek. Artık seni sevmiyorum.' Artık inanıyordun çünkü 3 ay boyunca hiç bir şakası bu kadar derinden ve uzun sürmemişti. 'Ne oldu da şimdi 'sevmiyorum' diyorsun' diyerek sende işin ciddiliğini anladığını belli ettin. 'Bak, ben bunun bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim tamam mı? Bu bir hoşlanmaymış ve geçip gitti. Hatta uzun sürmeyeceğini düşündüğümden başkasıyla çıkmaya başladım bile' diyor. Sözleri sanki bir kurşun gibi işliyordu kalbine, damarların sızlıyor ve gözlerin hafiften dolarken aynı zamanda da çenenden bir kas seyriyordu, bu yaşananların ardından sakin kalmayı becerip 'Kimle çıkmaya başladın?' Diye soruyorsun. Okuldan o nefret ettiğin kendini bilmez erkekle/kızla çıktığını söylediğinde iki kat daha çok sinirleniyorsun. 3 ay boyunca sen onun için dersten kaçmış dolaşmıştın, ailene ek ders yalanını söylemiştin, müdürü arayıp yalan olduğu ortaya çıkıncada okkalı bir ceza almıştın. Kimin için sevdiğini sandığin iki paralık insan için.
Hızla koşarak bulunduğunuz yerden ayrıldın.
Aylar Sonra;
Çalışma masandaki kitaplar sana, sen onlara bakıyordun. Şu soru başını ne de ağrıtmıştı. Hâlbuki daha çözümlenmesi gereken bir sürü soru vardı. O 3 aylık boşluğunu kapatmak için çabalıyordun şimdi. Onu unutalı çok olmuştu ama verdiği zarar ortadaydı. Derslerini, arkadaşlıklarını hatta aile içi tavrını bile değiştirmişti o deliler gibi aşık olduğunu sandığın kişi. Diğer öğrencilerden tek farkın ekstra çaba sarf etmek gerektiğiydi. Bu konuları ne zaman görmüştünüz ki? Bence kesinlikle hoca işlemediğiniz konulardan ödev veriyordu. Ah bunak karı.. Hocayı suçlayıp üzerindeki boşluk yükünü atmıştın. Sadece iki dakikalığına.. Çok geçmeden o kötü duygu, korku içini yine sarıp seni mafedecekti..
Evet bir özet geçecek olursam; İlkte güzel bir duygu, ardından birden bire gerçekleşen üzüntü, ardındanda kırıntılar.
Yani şöylede düşünebilirsin.
Aşk bir bardak ve sen o bardaktan su içersin. Su seni rahatlatır, huzur verir. Sonra birden bire bardak elinden kayar, su ile birlikte yere düşer ve kırılır. Sende korkarsın ve bir telaş kırıklarını toplamaya çalışırsın. Ama güvencesizdin değil mi? Camlar derini derinden keserken sen bir yandan acısını bir yandan da toplaman gereken kırıkları düşünürsün. İki düşünce arasında sıkışıp kalmışken acı ağır basar ve kırıkları toplamayı bırakıp acınla ilgilenirsin. Hâlbuki kırıklar önemliydi. Çünkü susayıp aynı yere tekrardan bir bardaktan su içmeye gelecektin ve o kırıklar bu seferde kalbine batacaktı.
» ♥ «
» ♪ «
» ∞ «
» ∅ «
» ★ «
ssssssssssssssss.sssssssssssssssss
ssssssssssssss. .ssssssssssssssssss
sssssssssss. .sssssssssssssssssss
sssssssss. .ssssssssssssssssssss
sssssss. .ssssssssssssssssssssss
sssss. .sssssssssssssssssssssss
sss. .sssssssssssssssssssssssss
s. .sssssssssssssssssssssssssss
sss. .sssssssssssssssssssssssss
ssssss. .ssssssssssssssssssss
ssssssssssssss. .sssssssssss
sssssssssssssssss. .sssss
ssssssssssssssssss. .ssss
ssssssssssssssssss. .sssssss
sssssssssssssssss. . ssssssss
ssssssssssssssss. .ssssssssssss
ssssssssssss. . ssssssssssssss
sssssssss. .ssssssssssssssssss
sssss. .ssssssssssssssssssssss
sss. .ssssssssssssssssssssssssss
s. .sssssssssssssssssssssssssssss
s. sssssssssssssssssssssssssssssss-§
Geçmişe dönük..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben -§
Randomİki dakika da dünyanın bütün ülkelerini üç kez didik didik inceleyip gezebilir misin? Bu Dünya'da imkansız belki ama ben Dünya'n dedim. Senin dünyan. Senin dünyanda her şey mümkün. Bir nevi geçmişim, geçmişin.. Geç kalmadığın tek şey geleceğindir. A...