Cesaretimi topladım. Kapıdan içeri büyük bir adım attım ve etrafımda heyecanla gülüşen insanları izledim. Arkadaş bulmaya hiç niyetim yoktu. Kendi halimde okula doğru ilerledim. Sınıfımı buldum, çantamı oturulmasını istemediğimi belli edecek şekilde yanımda ki sandalyeye koydum. Sınıf henüz boştu. Bu yüzden beni bu dünyadan koparabilen tek şey olan kulaklığımı çantamdan çıkardım. Müzik sesini sona getirdim ve gözlerimi kapatıp, olmayan bir beyaz atlı prensin beni olduğum durumdan kurtardığını hayal ettim. Deli olduğumu kabul ediyordum, ama bir delinin bile sevgiye ihtiyacı vardır. Hayallerimde ki beyaz atlı prensi hayal ediyordum ki birden huzur bulduğum şarkının yerini çığlık sesleri aldı. Evet, ses sondaydı ve birden çığlık sesleri duydum. Kulaklığı çıkarıp ileri doğru fırlattım. Başım dönmeye başladı ve sınıfın ortasına kusmak istemediğim için tualeti bulmaya koyuldum. Ani ve istem dışı olan bir refleksle birlikte kendimi aşağı kata giden merdivenlere attım. Boncuk boncuk terlemiştim. Etrafımda ki herşey birden dönmeye başladı. Ardından dünyada ki herşey durmuş gibi, sanki zaman artık akmıyormuş gibi bir sessizlik oluştu. Artık ne gülüşmeler, ne de kızların erkekler hakkında yaptığı sohbetin sesi vardı. Sadece bodrumdan bir ağlama sesi geliyordu. İstemsizce gözlerimi kapadım. Bilin bakalım ne oldu? Evet. Ölen sevgilimin kanlı yüzünü tekrar gördüm. Kendimi güçsüz hissediyordum. Beni neden rahat bırakmıyordu? Bu benim suçum değildi ki. İstemeden yapıyordum bunu. Ağzımdan çıkan çığlıkla eş değerde olan "Rahat bırak beni!" sesini duyduktan sonra kendime geldim. Fakat güçsüz olduğum için kendimi yere attım. Bayılmıştım. Oysa ki bugün sınavım vardı. Belki de kötü hatıralarımın bulunduğu evden kurtulma şansım buydu. Sınava girerek kendimi kurtarabilirdim. Güzel bir kariyerim olabilirdi. Ama ben bayıldım. Gözümü açtığımda sınıftaydım. Herkes başıma toplanmıştı. Tedirgin bir şekilde etrafımdakilere bakıyordum. İçimden acaba bayıldığım yerden kim kaldırdı beni? diye söylendim. Ardından hocanın bana ismimle seslendiğini duydum. Adımı nerden biliyordu bilmiyorum ama bana bakarak sınıfa doğru Eflin sanırım uykunu pek alamamışsın tatlım diye söylendi. Köşe de bulunan bir grup kızın gülüştüğünü duydum. Ne yani uyumuş muydum? Rüya mıydı bu iğrenç mide bulantısı? Nöbetçi hocamız bize sınav için kitapçıkları dağıtırken kuşağıma bazı sesler geldi. Biri adımla bana sesleniyordu. Bir ses, aslında bana çok tanıdık gelen bir ses yapabilirsin Eflin. Sadece sınava odaklan. Bu sorunları daha sonra düşünürsün. Sana güveniyorum. Kurtar bizi... dedi. Tanıdık gelen bir erkek sesi beni motive etmeye çalışıyordu. Zihinsel bir bağ mıydı? Bu da neydi böyle? İçimden kızım sen kafayı çok fena oynatmışsın diye dalga geçtim kendimle. Bu saçma düşüncelerim hocanın önüme kitapçığı koymasıyla son buldu. Odaklandım. Her takıldığım soruda o erkeğin sesi beynimde yankılanıyordu. Sanki bu ses beni rahatlatıyor, motive olmamı sağlıyordu. Motive olmamı sağlayan bu sesle beraber sınavımı kolay bir şekilde bitirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Sesi
Mystery / ThrillerYine fısıldıyor ruhumun sesi, Susturamıyorum beynimdekileri. Hikaye, "Lanetli hayatıyla mücadele eden güçlü ve cesur bir kızın hikayesi..." Lanetlenmiş olan Eflin, ruhunun sesiyle başa çıkabilecek mi? Perşembe'nin Laneti, ölümü bir mıknatıs gibi çe...