Bölüm Şarkısı: BTOB - Insane
Y/N.: Medyadaki şarkıları özenle seçiyorum ve ben de yazarken onları dinliyorum. O yüzden dinleyin bence ~
Keyifli okumalar... ♡
Ayaklarını yere birkaç kere ritmik bir şekilde vurup 7 yıldır görmediği evinin tanıyamayacağı hale gelmiş bahçesine göz gezdirdi Baekhyun. Evin rengi bile değişmişti. O çok aşina olduğu açık pembeyle turuncu arası 2 katlı ev şimdi maviydi. Baekhyun sevmezdi ki maviyi.
Güvenlik görevlisi dış sürgülü kapıyı açarken karşısında Hwang Min ahjussiyi görmek istemişti ama o da değişenler arasındaydı anlaşılan.
Minseok arabanın içinde kapının açılmasını beklerken Baekhyun dayanamayıp aşağı inmişti. Ama etrafa bakınca onu yıllar öncesine götüren şeyler olmadığını gördü. Filmlerde böyle olmazdı. Şu an burada dururken geçmişinin bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi gerekirdi.
"Buyrun?" diye sordu Hwang Min ahjussiden daha küçük görünen yeni güvenlik görevlisi.
"Ben Baekhyun. Byun Baekhyun."
Genç adamın aniden gözleri parladı ve aşırı bir hareketle Baekhyun'un önünde eğildi.
"Efendim geleceğinizi söyleseydini-"
Arkadan duyulan tiz bir kadın sesi güvenlikçinin sözünü yarıda kesmişti.
"B-Baekhyun!?"
Oğlunu 4 yıl sonra ilk kez gören Bayan Byun koşarak onun yanına geldi. Öyle heyecanlıydı ki eli ayağına dolanmıştı.
Amerika'ya en son Baekhyun üniversite 3. sınıftayken gitmişti. Ne mezuniyetinde, ne de işe başladığı zaman, Bayan Byun'un tüm ısrarına rağmen Baekhyun oraya gelmesini istememişti. Annesi ne kadar kırılsa da oğlunun dediğini yapmıştı. Hiçbir zaman avuçlarında tutabildiği bir çocuk değildi zaten o. Kendi haline bırakması gerektiğini biliyordu.
"Ne zaman geldin?"
Baekhyun şefkatle karşısındaki kadına sarılıp özlediğini hissettiği kokusunu içine çekti. Kısa boylu hafif tombul kadına sarılırken biraz eğilmesi gerekiyordu. Bayan Byun'un her zaman uzun saçları vardı. Baekhyun çocukken onlarla oynamayı çok severdi. Ama şimdi kısacık kesilmişlerdi.
Onlar da değişmişti.
"Ne kadar süre buradasın?" diye sordu annesi kırgın ve endişeli bir ses tonuyla. Oğluna hem bu kadar yakın hem bu kadar uzak olması canını yakıyordu.
"Bir süre. Aslında uzun bir süre." diye fısıldadı Baekhyun annesinin kollarından ayrılırken.
"İçeri ge-geçelim." Eliyle arabayı işaret etti. "O kim? Arkadaşın mı?" diye sordu arabada otururken saygıyla başını eğen Minseok'a gülümseyerek bakarken.
"Öyle de denebilir." dedi Baekhyun. İşinin ayrıntılarını vermeyi düşünmüyordu.
"O da gelsin." dedi Bayan Byun. Az önce arka bahçedeki geçen ay diktikleri gülleri sularken sıyırdığı kollarını indirdi.
"Onun işi var anne. Gitmesi lazım." dedi. Ardından Minseok'a dönerek gidebileceğine dair bir işaret yaptı. Minseok başını sallayıp arabayı geri geri sürdü ve ilerdeki dönemeçten dönerek gözden kayboldu.
Bayan Byun, Baekhyun'un elini avuçları arasına alıp sıktıktan eve doğru yürümeye başladılar.
Baekhyun bahçede değişmeyen tek bir şey kaldığını görmenin buruk mutluluğunu yaşadı. Büyükbabasıyla her pazar günü oturup güneşlendikleri ve birbirlerine sırlarını anlattıkları o sallanan çift kişilik sandalye hala aynı yerinde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENIE || BAEKYEON
FanfictionO Genie. Doğduğundan beri dış dünyayla tek bağlantısı minicik bir pencere. O nefes alıyor, ama aslında yaşamıyor. O bakıyor, ama görmüyor. O kim veya ne olduğunu bilmiyor, yalnızca bitmesini istiyor. Gördüğü tek renk gri. Etrafını çevreleyen duvarı...