Yaklaşık bir iki dakika oturduğum yerden kıpırdamadım. Gelen kişi evde olmadığımı sanıp gider diye bekledim fakat zil hala ısrarla çalınıyordu. En sonunda pes ederek koltuktan kalktım. Titrek bir sesle,
"Kim o?" Ses yoktu ama hala zile basılıyordu.
Korkmaya başlamıştım. Bu kadar ısrarcı olmanın nedeni ney olabilirdi?
Ellerim titrer şekilde kapının koluna bastırdım sadece kafamın gözükeceği kadar kapıyı açtım. Eğer tekin bir insan değilse içeri girmesini böyle engelleyebilirdim.Gördüklerim karşışısında şaşırsam da, şaşkınlığımı belli etmemeye çalıştım. Dün gece barda yanımda oturan kumral çoçuk duruyordu dünkü haline göre oldukça iyiydi hatta çok yakışıklı gözüküyordu.
İyide bu kumral çoçuk benim evimi nereden biliyordu, neden kapıma kadar gelmişti?
Başımda bir sürü soruna rağmen bir de piskopat eksikti aferim bana. Kocaman bir alkış.
Düşüncelerimden sıyrılıp, kumral çoçuğu hiç görmemişim gibi davranarak,
"Kime bakmıştınız?"
"Sana" diyerek net bir cevap vermişti fakat beynim bunu anlamakta güçlük çektiği için ve yanlış duyabileceğimide hesaba katarak,
"Efendim"dedim
"Sana baktım." Bu sefer yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu.
Anlayamıyordum neler oluyordu böyle bu kumral çoçuğun burada ne işi vardı benim evime neden gelmişti??
"Ben sizi tanımıyorum" diyerek küçük bir yalan söyledim. Bu söylediklerim karşışında ise kumral çoçuk büyük bir kahkaha patlatmıştı. "Dengesiz"diye içimden geçirdim. Daha sonra gülmeyi kesip,
"Hadi ama ben bile dün seni o halime rağmen tanıyorsam, sen beni kesinlikle tanıyorsundur."
Sinirlenmeye başlamıştım. Ne istiyordu bu çoçuk benden?
"Tanımıyorum seni anladın mı? Hadi git şimdi."
Tam kapıyı yüzüne kapatırken bir dirençle karşılaştım ve kapıyı kapatmak yerine sonuna kadar kapı açılmış ben ise pijamalarımla o çocuğa şaşkınlıkla baka kalmıştım.
Kendimi toparlayıp,
"Çıkarmısın evimden." Diyerek elimle kapıyı gösterdim.
Ama adını bilmediğim kumral çoçuk hala bana bakmakla yetiniyor dediklerimi duymazdan geliyordu.
"Sana diyorum duyuyormusun? Evimden çıkmassan polisi arıyıcam."
Kumral çoçuk elini cebini soktu ve telefonunu çıkarttı daha sonra da bana uzattı,
"Al benden arayabilirsin." Yüzsüzlüğün bu kadarıydı artık.
"İstemez."dedim adete tıslayarak. Kumral çoçuk ise umursamaz bir hava takınarak telefonunu tekrar cebine attı.
Sinirlenmem bir işe yaramıyordu kendimi sakinleştirip düzgün ve normal ses tonunda konuşmaya başladım.
"Bak bu kadar uzatmaya gerek yok ne için gelmiştin buraya?" Biraz sakinleşmiş gibi duruyordu.
"Senin için geldim."
"Ama ben seni tanımıyorum benimle ne işin olabilir ki?"
"Biraz sakin davransaydın sana düzgünce herşeyi anlatıcaktım zaten."
"Tamam o zaman şimdi anlatabilirsin oldukça sakinim."
"Dün gece sen bardan çıktıktan 1-2 dk sonra bende çıktım. Yanlış anlama seni takip etmek için filan kalkmadım daha fazla içim almıyordu içkiyi o yüzden bende kalkmayı tercih ettim neyse daha sonra yürümeye başladım ilk baş benden biraz uzakta yürüyen bayanın sen olduğunu anlayamadım daha sonra çıkartabildim. Bilincimde pek yerinde değildi açıkcası bunları hatırlayıp bugün evini bulmam bile mucize diyebiliriz.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adamım(Düzenleniyor)
General Fiction"Önce herşeyi siyaha boyamak lazım. Sonra kurumasını bekleyip üstüne beyaz harflerle yeni bir hikaye yazmak." İşte buna unutmak denir.