Ağır olan valizi zorlukla çektim. Sonunda havaalanındaydım. Pasaportumu orada duran görevliye verdim. Görevli pasaportuma bakarken uzakta duran anneme ve babama son kez el salladım. Ah, kurtuluş günüm.
Görevli pasaportu bana teslim ettikten sonra valizi sürükleyerek uçağa gitmek için yola koyuldum.
☆☆☆☆
Uçak sonunda kalkışa geçmişti. Damarlarımda gezinen heyecan her geçen dakika daha fazla kendini açığa çıkarıyordu. Koltuğumun yanındaki camdan dışarıya baktım. Tanrım, o bulutlar ne mükemmel şeyler. Bulutlara bakarak yeniden hayallere daldım. Bir kaç dakika sonra uyuyakalmıştım.
☆☆☆☆
Uyandığımda uçak iniş yapıyordu. So-nun-da!
Uçak iniş yaptığında yolcular tek tek ayaklandı. Bende peşlerinden gittim. Uçaktan indiğimde havaalanına hızlıca gidip valizimi kaptım. Dışarı çıkıp bir taksi tuttum. Taksiye bindim ve çantamdan adresin yazılı olduğu kağıdı çıkardım. Şoföre uzattım.
Yolda giderken telefonumu çıkarıp anneme geldiğime dair kısa bir mesaj gönderdim. Şu an burada saat 13.48'di. İngiltere'de de muhtemelen sabahın 5'iydi. Kısacası annem daha uyanmamıştı.
Taksi üniversite yurduna ulaşmıştı. Şoför valizimi bagajdan çıkardıktan sonra parayı verdim. Sonrasında eğilip iyi geceler diledi ve taksisine binip gitti. Şu Koreliler ne kibar insanlar.
Arkamı dönüp artık evim olan yurduma bakıp iç çektim. Mükemmel. Yurda doğru yürüdüm. İçeri girdim. Kayıtlarım çoktan yapılmıştı. Ama daha bölüm seçmemiştim. Yarın ilk işim bölüm seçmek olacaktı. Ailem tamamen bana bırakmıştı. Neyse ki... Çünkü onlara kalsa mutlaka tıp okumam gerekecekti. En nefret ettiğim bölüm.
Görevliye adımı söyledim. Bilgisayardan bir takım işlemler yapıp anahtarımı teslim etti. Diğer bir görevli valizimi odama taşımam için yardımcı oldu. Görevliye teşekkür ederek odamın kapısını kapattım. Odama girdiğim an kendimi yatağa attım.
"Heey! Yavaş!"
Anında ayağa sıçradım. Arkamı döndüm ve yatağa baktım. Kısa, küt sarı saçlı, küçük burunlu, küçük ağızlı Koreli bir kız yatıyordu yatakta.
"Çok, çok özür dilerim."
Adını bilmediğim Koreli oda arkadaşım gözlerini devirdi. Cevap vermeden yorganını üzerine çekip uyumaya devam etti.
Bende diğer yatağa yönelip valizimi yatağın ayak ucuna yerleştirdim. Kıyafetlerimi dolaba yarın yerleştirecektim artık.
Anlaşılan oda arkadaşım kendini beğenmiş biriydi. Ben ne kendini beğenmişlerle başa çıktım bununla mı çıkamayacağım demek isterdim. Ama ben kimseyle başa çıkamayan biriydim. Ya da değildim. Neyse. Üstümü bile değiştirmeden uykuya daldım.
Ama bu yaşadığım olay bana bir tecrübe kazandırmıştı. "Yattığın yere dikkat et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CONSIDERATION -EXO-
FanfictionBailey, çok ünlü bir grup olan EXO'nun hayranıdır. Onlara ulaşabilmek için üniversiteye okumaya Seoul'e gelir. Ancak o sırada onlar hakkında acı bir gerçek öğrenir fakat bu gerçeğe bir türlü inanamaz. Onlara ulaşıp gerçeği öğrenmeye çalışır ve böyle...