"seçilmişsin"

191 2 0
                                    

Tam boynumun sağ tarafından başlayarak kulağımın arkasında biten değişik kıvrımları olan bir dövme bulunuyordu. Daha önce hiç görmediğim bir dövme çeşitiydi. Bir tek o olsa iyi yüzüm daha kadınsıydı. Gözlerim daha koyu yeşil ve dudaklarım aşırı dolgundu. Benim böyle değişmem imkansızdı. Ben kendimi incelerken kulaklarımda yine bir uğultu çıktı. Bu sabahki gibi değildi daha beterdi. Gözlerimi kendinden kapandı. Gözlerimi açtığımda yüzümde şeytani bir sırıtış vardı. Kendim değildim şuan bir başkasıydım. Uğultu gittikçe fısıltı haline geldi.

"Senn.. artıkkk bana aitsinn" kulaklarımda ani bir çınlama ile duraksadım. Ve aniden ayaklarım istemsizce ilerlemeye başladılar. Artık düşünme yetkimi kaybetmiştim. Hareket ettii ise bedenim sağlıyordu. Lavabodan çıktığımda etrafta kimsenin olmadığını anladım. Direk sınıfa geldiğimde kapıyı tıklatma zahmetinde bulunmadan içeri girdim. Direk yerime geçmeye yeltenirken hoca " bir dakka küçük hanım" demesiyle hocaya döndüm. Öyle bir kaşımı çattım ki ama sonra gözlerim yandı. Hoca korku ile gözlerini büyütürken "yerine geçebilirsin" dedi. Ve bende öyle bir kahkaha attım ki bütün sınıf bana ağzı açık baktı. "Sizden izin alacak değildim zaten yerime geçmek için" diyerek sırama oturdum. Sitem bana yaklaşıp "kızım kendine gel. Neler oluyor sana? Ne bu hareketlerin böyle!" dedi fısıldayarak.

Ona ters ters baktım " defol git başımdan artık seninle bir arkadaşlığımız yok benim senin gibi basit kızla asla işim olmaz bu saatten sonra" dedim ama ben değil bir başkası konuşuyordu. Sitemin gözleri dolu dolu oldu konuşamıyordu. En sıkı dost bizdik bu okulda o benim can parçamdı. Ben ona öyle demek istemedim ama aklıma gelenler dilde başkaydı. Acaba gelmişler mi bana? Gerçi benim öyle cinmiş periymiş asla işim olmamıştı. Peki neydi benim içimde ki? Ben değildim o kesin. Benimde gözlerim dolmuştu. Sitem çantasını alıp başka sıraya geçti ama geçmeden "bitti" demişti. Bitmişti. Şimdi tek arkadaşımı tek dostumu kaybetmiştim. Sıradan kalkıp ağır ağır kapıya yöneldim. Kapıyı açıp hızla çarptım kapıyı. Arkamı kapıya yasladım ve artık göz yaşlarımı benden habersiz akmaya başladı. Ve tekrar uğultu. Daha fazla duymamak için parmaklarımla kulağımı kapatmaya yeltendim. Kulağıma değen parmağımda yanma hissettim ve hemen geri çektim. Kulaklarım yanıyordu. Uğultu gittikçe fısıltı haline geldi. "Sakınn.. ağlama.."

Bu fısıldı bana emir mi veriyordu. Ne yani ben olmayan biri tarafından yönetilcekmiydim. Devam eden fısıltı daha şiddetlenerek " yakında.. öğreneseksin" diye son buldu. Yine düşünce yetkimi kaybetmiştim. Elimin tersi ile göz yaşlarımı sildim. Tam adım atıcaktım ki zil çaldı. Etraf birden gereksiz bir çok insanla doldu. Adımlarımı kantine yönlendirdim.

Bir masa bulup attım oturdum. Kantini dolduran kalbalığı izledim. Siyahlar içindeki çocuğa bakarken buldum kendimi. Arafların masasında oturuyordu. Siyahlar içinde dememin sebebi siyah kot pantolon siyah kazak ve siyah deri mont giymesiydi. Saçları da siyahtı ama gözleri mavinin en güzel tonundaydı. Solgun teni ona ayrı hava katmıştı. Gözleri birini arıyordu. Gözleriyle gözlerim buluştuğunda durdu. Öyle bakıyordu ki yiyecekmiş gibi hemen gözlerimi arafa kaydırdım. O da bana bakıyordu ama artık ona karşı biraz soğudum. Sabah onu gördüğümde Karnımda minik kelebekler oluştu. Şimdi hiçbir şey hissetmiyordum. Ne değişti bilmiyorum ama hissetmiyordum. Bakışmamızı ben sonlandırdım. Tekran adını bilmediğim siyahlıya gözlerim kaydı neden bilmiyorum ama ona bakmak istiyordum.

Onu istiyordum. Neden bilmiyorum ama daha önce hiç öpüşmemiş olan ben onu istiyordum. Evet bir tek onu ilk olarak saklıyordum çünkü pezeveng üvey babam benden herşeyimi zamanımda işkence eder gibi defalarca almıştı. Evet doğru geçmişim böyle geçmişti. Annemin ruhu duymadan defalarca bana sahip oldu. Saflığım ve ezikliğim yüzünden ve bir de korku yüzünden ağzımı açmadım. Sırf bu yüzden annemden ilk defa bir şey isteyip başka eve taşındım. Ama her ay mutlaka ziyaretime geliyordu piç.

Karanlık KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin