Derin bir nefes alarak bindim taksiye. Gözlerimi kapatarak koltuğa sindim. Hiçbir şey hissetmiyordum ve sorgulamıyordum. Nereye gittiğimi bilmeden sadece arabanın tekerlek sesini dinledim. "Nereye gidiyoruz hanfendi" bu sessizliği bozan adama öfkelendim. Gözlerimi açarak " cehennemin dibine!" diye kükredim. Adam bana dikiz aynasından bakarken gözlerimiz kesişti. Öyle dikkatli bakıyordum ki adamın geçmişinde ki o korku dolu anları bir film şeridi gibi önümden geçti. Daha önce duymadığım bir yerin adresini verdim."Peki efendim" diyerek yola döndü. Yirmili yaşlarında kirli sakallı adamın geçmişinde ki anısı hala aklımdaydı. Taksiye bindiği bir faişeyi becermiş ilginç tarafı becerirken boynunu kırmış. Ormana yakın olduğu için ormanda gömmüş. Ama şerefsiz gömmeden bir daha geçmiş üstünden. Normalde midemin bulanmasını sağlayan bu görüntüler şimdi gülümsememi sağladı.
"Geldik efendim" diyen adama " faişe güzeldi yazık etmişsin" dedim. Adam bana dikiz aynasından tekrar baktı ama bu sefer gözleri şaşkınlık korku endişe duygularını barındırıyordu. Derin bir kahkaha attım "ormanda ki diyorum şuanda toprağın altında ki güzellik diyorum" diyerek göz kırptım ve arabadan çıktım. Adım adım karşımda ki ormanlık yolda ilerlerken kolumdan biri tuttu kafamı çevirmemle şoförle karşılaşmam bir oldu. "Bana dokundun" dedim bana yaklaşarak "sana da yazık olucak" dedi ve beni kendine çevirdi. Gözlerimi kahvelerine dikerek elimi narince sakallarında gezdirdim. Gözlerimde ki yanma hissi ile adama dokunduğum yerden itibaren beyazlaştı. Elimi yanağından çekip göğsüne dokunmamla küllerine ayrılmaya başladı. Sanki açlığımı sussuzluğumu gidermişti. Bu güzel bir tatdı.
Arkamı dönüp yolda ilerlemeye devam ettim. Orman öğlen saatlerinde bile ürkütücü bir görüntüye sahipti. Yolun sağ tarafında küçük bir kulübe gözüme ilişti. Yıkık döküktü. Onu görmemle bana rehberlik yapan ayaklarım oraya doğru ilerledi.
Kapının kulubunu indirdim. Ağır ağır ortaya doğru ilerledim. İçiride tek bir sandelye vardı. Duvarlar betondu. Ahşap zemin ve sadece kırılmış bir cam bulunuyordu. Bana arkası dönük sandelye sallanmaya başladı. Sadece sandelye sesini işitebiliyordum. Kalbim sanki atmayı unutmutu. Nefesimin sesini dahi duymuyordum. Ve sandelye durdu. Oturan kişi ayağa kalktı bana baktı. İşte o an kalbim atmaya ve nefesim hızlanmaya başladı. Bu o'ydu. Okula giderken yardım ettiğim yaşlı teyze. Ama bi sefer gözleri kapkaraydı ve sevimli değildi. Bana yaklaşmaya başladı. Adım sesleri duyduğunda tam karşımdaydı. "Gözlerini kapat yavrum" dedi fısıldayarak ve demesiyle kendiliğinden kapandı. Şimdi sadece nefes alışlarımı duyuyordum. "Şimdi kızım benim dediklerimi yapacaksın. Küçük küçük görevlerle daha da geliştiriceksin kendini. Sen benim kızımsın. Babana karşı gelmiceksin. Şimdi o gözlerini aç." dedi ve demesiyle de açıldı. Bu sefer o yaşlı teyze yoktu.
Karşımda nefes kesen bir adam vardı. Buz mavisi gözlerini bana dikmiş yüzümde ki her ayrıntıyı inceliyordu. Dikkatle bende onu inceliyordum. "Nasıl istersen" dedim ona bir adım atarak. Ellerini saçlarımın arasından geçirdi ve parmakları çenemi kavrayarak yüzümü yüzüne yaklaştırdı. "ilk görevin kızım bu yüzü kendine aşık ediceksin. Ve onun gizlediği gizli hazineyi bana getirceksin. Eğer görevde başarısız olursan derini yüzerim. Öldürmem yaşarken ölümü tadarsın. " elini çenemden çekerek bir adım geriledi. Kalbim şuan ağzımda atıyordu. Kesik kesik nefes alarak korkumu bastırmaya çalışıyordum. "Benden korkma. Kimseye aşık olmuyacaksın!" diye sesini yükselti birden titreyerek " tamam baba. Peki o kim nerde bulucam onu" dedim. "O seni bulcak bu akşam seni ona yönlendircem. Evine git ve hazırlamaya başla. Seni durduranlara karşı savaşıcaksın. Asla pes etme. Yoksa hepinizi birden öldürürüm." fısıldayarak konuştu.
"Benim çıkarım" dedim. İlk defa düşündüm. Kalbim acı içinde atmaya başlayınca yere yıkıldım. Herkesin ölmesini gördüm anında sonra bana dokunan insanları defalarca bana dokunmları.. acı çekiyordum herşey gerçekti. Ve aniden geçti yanağımdan dökülen damlalar yüzümü yakıyorsu. Elini yine çeneme koyarak ona bakmamı sağladı. "Senin çıkarın babanı dinlemek küçük faişe. Babanla anlaşma yaptık. Karşılığında seni sundu. Ölmek üzereydiniz. Sizi o bataklıktan kurtardım.
Görmediğiniz kadar zenginlik sağladım size. Ama baban doymadı belalı işlere kalkışınca öldü. Ve sen hala bana çıkarından mı bahsediyorsun. Benim malımsın daha doğmadan satın aldım seni. Ve şimdi benim için çalışcan kalbinde en ufak bir sevgi kırıntısı olmayacak. Anladın mı beni." eliyle çenemi daha sıktı ve bıraktı.Babamı hep sevmişimdir. Öldükten sonra dünya başıma yıkılmıştı. Şimdi ona olan sevgim nefrete kine döndü. Titreyen ellerimle yerden destek alarak ayağa kalktım. İçimde gerçekten sevgi kırıntısı kalmadı. Ona baktım. Bana bakıyordu. Kalbimin atması durmuş nefesimi kontrole soktum. Ona yaklaştım gözlerimi ondan ayırmadan tam karşısında durdum "tamam." diyebildim sadece. Bana yaklaşıp dudağıyla kulağıma dokundu. Nefes almıyordu sanki. "Aferin kızıma" diyerek geri çekilince onu kendime çekip dudağını dudağıma bastırdım. Bundan sonra kötü kız yolunda adımlarımı atacaktım. Tutkuyla emmeye devam ediyorduk. Ellerini belime koyarak beni kendine bastırdı. Aralanan dudaklarımın içinden dilime dokundu. Birbirimizden geçiyorduk. Alt dudağımı ısırarak geri çekildi. Onun çekilmesiyle nefes nefese kaldım.
"Benim faişem görevi bitirmeyi beklesin. Görevden sonra burdayım." diyerek ortadan kayboldu. Derin bir iç çektikten sonra geri döndüm. Kulübeden çıktıktan sonra aynı yoldan geri dönmeye başladım. Karanlık neydi? İnsan olmadığı kesindi. Neden adına karanlık diyordu. Onu istiyordum. Ama ilk önce görevi yapmam gerekiyor. Nedensizce dediklerini yapacaktım. Bu beni güçlü hissettiriyordu. Onun kızıydım. O'nundum. Bu beni mutlu hissettirdi.
Aynı yoldan geri dönerken taksiyi gördüm. Taksiye atlayıp arabayı çalıştırdım. Eve doğru sürmeye başladım. Eve geldikten sonra kapıyı açtım. Anahtarı gizli bölmemden bulmuştum. İçeri girip evde kimsenin olmadığını anlayınca üstümü çıkardım. Uzun sıcak bir duş aldıktan sonra saçımı yaptım. Dolabın önüne geçip yıllar önce üvey babamın verdiği elbiseyi aldım. Bana geldiğinde vermişti. Çok fazla güzel olduğu için atmaya kıyamamıştım. Vücuduma dar kırmızı bir elbise göğüs dekoltesi oldukça iddealı dizimin iki karış üstünde biten elbise oldukça seksi gösterdi beni. Ona uygun abartılı bir orospu makyajı yaptım.
Çantamı alarak topuklu siyah ayakkabılarımıda giydim. Evden çıkarken bol bol parfüm sıktım. Evi kilitledikten sonra sokağa çıktım. Hızlıca yürümeye devam ederken karşıma lüks sesli bir bar çıktı. Önündeki korumalara bakmadan gelen kalabalıkla içeri gördim. İnsanları yararak bir barmene doğru ilerledim. Tabureye otuturarak içki istedim. Barmen bana içki verirken ben etrafa bakınıyordum.
İşte avımı gördüm. Aynı ona benziyor. Buz mavisini karşısında ki kıvırarak oynayan kıza dikmiş içki içiyordu. İçki bardağımı elime alarak ona ilerledim. Kıvırarak ilerlerken bana bakmasını sağladım. Hemen yanına otururken bacağımı bacağına dokundurdum. Bana bakışlarını üzerimde hisserden içkimi içtim. Elini bacaklarıma koyarken bu işin sandığımdan da kolay olacağını anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Kız
Chick-LitBirini seven kız.. Onu görmeyen çocuk... Hayat onları bir olayda karşılaştırınca.. Bu sefer roller değişmiş Ve olmadık anda kapılıp kızın karanlığında kaybolmaya başladılar.......