3-Bir şey yok güzelim

173 10 0
                                    

Medyada ılgın var

Mertin gözlerine baktım ve fısıltı ama sert çkan sesimle sordum.

ARAS : Bu gözlerlemi baktın lan kardeşime?

Arkamı dönüp cenkten ucu ateşe batırılmış bir kızgın şiş aldım ve merte döndüm. Şişi mertin her iki gözününde içine teker teker soktum. Sanırım artık kör olmuştu. Daha sonra elime aldğım bıçakla bacaklarını kesmeye başladım. Kan kaybından ölebilirdi bunu biliyordum.Umursamadığım şeylerden biriydi insanların ölmesi.En çokta böyle pislik insanların ölmesi. Annem ve Babamdan alışmıştım insanları umursamamaya. Beni bırakıp gittiklerinden sonra çektiğim acılar öğretmişti bana insanlara acımamam gerektiğini. Çünkü insanlar acımasızdı sen acımasız olmazsan onlar senin canını yakardı. Annem ve Babam beni bıraktıktan sonra beni bi yurda yerleştirmişlerdi. O yurtta hergün bize dayak atan bakıcının sözleriydi bunlar 'İNSANLARA ACIMA Kİ ACINACAK DURUMA GELME' . Küçüklükten aşlamışlardı bize duygusuz olmayı ama arada bizde seviyoduk birilerini , bizde sahipleniyoduk birilerini. Benim Ilgınım vardı sahiplendiğim kardeşimdi hatta kimse alamazdı onu elimden. Mertin işini bitirip ayağa kalktım. Elimdeki kanlara baktım bu kan bi insana aitti ama ne kanımı dondurmuştu bu kan nede biraz olsun pişmanık. Cenke içeriyi temizlemesini söyleyip yukarı çıktım. Yeni kıyafetler cıkarıp banyoya girdim. Güzel bir duş almak tüm yorgunluğumu giderebilirdi . Soğuk suuyun tenime deydiğini hissettikçe rahatlıyordum. Alışmıştı bikere soğuğa bedenim. Yetimhanede geçirdiğim günlerde tek arkadaşım olmuştu soğuk. Sıcaktan nefret etmemi sağlamıştı çünkü hiç birşey sıcak kalmazdı benim gözümde. Sıcak kalmazdı gözyaşlarımız yada sıcak olmazdı bizi hapsettikleri o küçük ama bi o kadarda nefret dolu ceza odası. Bedenimin değdiğini hissederdim soğuğa, oraya her girdiğimde soğukla bir bütün olmak için çabalardı bedenim. Yıllar sonra başarmıştı da küçük ve çelimsiz olan bedenim.  Bedenim esir düşmüyordu artık soğuğa soğuk esir oluyordu bedenime. Ağır adımlarla çıktım banyodan. Halluyu sakince sardım belime. Odama girip üstümü değiştirdim . Şimdi rahat bi uyku çekebilirdim işte. Ilgının odasına girdim sessizce yine kabus görüyordu pirensesim. Yine terlemişti bedeni yine yapışmıştı saçları alnına. Yine sayıklıyordu anne diye. Yanına gittim yavaşça okşadım saçlarını rahatlasın diye . Ama ben karanlıktım nasıl aydınlatıcaktım onu? Nasıl rahatlatıcaktıcaktım bu küçük bedeni? Saçlarından eline gitti ellerim benim ona sıcak bi el bahşetmem gerekiyorken o bana bahşediyordu. Ben onu karanlığım diye uyarırken o bütün masumluğuyla ben seni aydınlığa çıkarırım diye geliyordu bana. Bundan şikayetçide değildim doğrusu o bana bi umut var demişti umudu öğretmişti bana. Benim karanlığımda küçükte olsa bi aydınlık bahşetmişti. Sakince elini okşayıp mırıldandım 'uyan güzelim sadece bi kabus'. Hafifçe açıldı gözleri mavinin en düzel tonuydu onun gözleri ve benikinin aksine parlıyordu göz bebekleri. Korku dolu gözleriyle baktı bana dayanamazdımki ben ona. Sıkıca sardım onu, o küçük bedenini aldım kollarımın arasına. Oda bunu bekliyor gibi doladı küçük kollarını boynuma ve ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra. Dayanamazdımki ben onun ağlamasına ama elimden geçti demekten başka bişey gelmiyordu. Ağlaması yavaş yavaş hıçkırıklara dödü sonrada tamamen bitti. Ayrılıp gözleriinin içine baktım ben burdayım diye mırıldandım. gülümsedi ve

ILGIN : Beni bırakma tamammı

ARAS : Seni bırakırmıyım ben hiç pirenses

ILGIN : Babam bana senin canının acıyıcağını söyledi bişey olmaz deme sana sana bişey olursa ben naparım?

ARAS : Güzelim kimin gücü yeter bana dokunmaya kim acıtabilir benim canımı. Sen sıkma o güzel canını ben iyiyim hadi gel yatalım.

ILGIN : Tamam

Ilgını kollarımın arasına alıp güzel bi uyku çektim kim ne derse desin ben hep onun yanında olucaktım. Çünkü ne o bensiz yapabilirdi nede ben onsuz. Sabah uyandığımda ılgın kollarımda yoktu nereye gitmişti bu kı? Yataktan kalkıp tişörtümü giydim ve aşşağı indim. Aşşagıdan gelen yumurta kokusu ve taze ekmek kokularıyla rahatlayıp biraz yavaşladım. Mutfağın kapısına geldiğimde elinde bıçakla domatese işkence eden ılgınla karşılaştım. Yavaş adımlarla yanına gidip bıçağı elinden aldım ve domatesi işkenceden kurtardım. Gerçi benim ellerimde daha çok işkenceye uğrama olasılığı vardı ya neyse. Yavaş yavaş doğradım domatesleri ılgında o sıra sofrayı hazırlıyordu. Domatesi doramam bittiğinede sofraya yerleştirdim. Ilgınla karşılıklı sandalyelere oturup kahvaltı yapmaya başladık. Ilgın derin bi nefes alınca ona döndüm bişey diycekti ama diyemiyordu. Sakince tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Bir daha nefes alıp başladı konuşmaya, keşke sussucak olsaydı bide.

ILGIN : Ya bak dün biliyosun çok kötü bi rüya gördüm korkuyorum sana bişey olmasından,nolur kendine dikkat et bak kendini düşünmüyosan beni düşün ne olur dikkat et kendine. Bak aras sana bişey olursa asarım kenimi lütfen sana bişey olmasın, lütfen dikkat et kendine lütfen...

ARAS : Ya kızım bi dur bi nefes al. hem sen beni tanımıyomusun bana kim zarar verebilir? Hadi ye yemeğini okula geç kalcaz.

ILGIN : İyi tamam be

ARAS : Hadi gidelim.

Evet işte başlıyordum ECEL KARANLIK artık kork benden.

OYUN BAŞLASIN....

Arkadaşlar biz bu hikayeyi 2 kişi birden yıyoruz arası ben eceli arkadaşım yazıyor. Hikayeyi okuyan kişiler hikaye hakkında yorum yaparsa bizde hatalarımızı telafi ederiz . Hikayeyi okuyup bize destek olan herkeze teşekkür ederiz ....





PİSKOPATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin