Buğu🌙2

8.3K 541 98
                                    

Peki ya sizin hiç fotoğrafını açıp yüzünün en ince ayrıntısı kadar, incelediğiniz biri oldu mu?
••••
Hayat, bazen sizede sanki bir rüyaymış gibi geliyor mu? Sanki bir rüya ama uyanmıyorsun. Rüya 7 saniye değil yıllarca sürüyormuş gibi. Bazen nefes alamıyorsun, boğuluyorsun düşüncelerinde.
Bazen de kendimi acı çeken bir kafes dövüşçüsü gibi hissediyorum. Üzerime bahisler oynamış insanlar, oturup benim acı çekmemi izliyorlar. Bazıları yere yığıldığımda ayağa kalkmam için bağırıyorlar gibi. İşte o anda düşüncelere boğuluyorum. Kalksam mı? Eğer kalkarsam çok daha fazla acı çekeceğim. Kalkmasam mı yoksa? Eğer kalkmazsam kazanmak için hiçbir şansım olmaz. İşte bu düşüncelerin arasında boğulup gidiyorum. Beni kurtaracak hiçbir şey kalmıyor. O derinlikten.
••••
"Buğu! Hadi gel. Psikoloğa gitmeliyiz."

Telefonumu arka cebime sıkıştırdım ve aşağıya indim. Ceketimi üzerime geçirdiğimde annem arabayı evin önüne getiriyordu. Yağmur yağıyordu. Şapkamı başıma geçirdim ve hızla arabaya koştum. Yağmurdan nefret ederdim.
Biliyorum, neredeyse herkes yağmuru sever ama benim hoşuma pek gitmiyor. Yani ıslanıyorsunuz ve vıcık vıcık oluyorsunuz. Bu iğrenç. Evet banyoda da vıcık vıcık oluyoruz ama o ayrı. Yağmur, bana yalnızlığımı hatırlatıyor.
Annem ısınmak için klimayı açtı. Bende biraz rahatlamak için kulaklıklarımı taktım ve gözlerimi kapattım.

Bugün nasılsın?

"İyiyim." diye fısıldadım Dolunay'a.

İyi olman güzel.

Gözlerimi açtım ve başımı arkaya çevirip Dolunay'a gülümsedim.
••••
10 dakikadır sıramın gelmesini bekliyordum. Annem işi olduğunu söyleyip yanımdan ayrılmıştı ve beni 3 saat sonra alacağını söylemişti. Çantamda her zaman bir kitap bulundururdum, çıkardım ve okumaya başladım.

Denizimsi, güzel bir kitap gibi gözüküyor.

Yanıma oturan Dolunay'a baktım ve cevap verdim.

"Öyle zaten. Sonunda kendini ağırdan alan bir kızın olduğu bir kitap bulmak gerçekten güzel. Çünkü bazıları direk çocuğun kucağına atlıyor." dedim gözlerimi devirerek.

Dolunay karşımdaki koltukta oturan bir çocuğu işaret ettiğinde kafamı o yöne çevirdim.
Bu tarafa bakıyordu. Kafamı yavaşça Dolunay'a çevirdim. Evet, benden başka kimse Dolunay'ı göremiyordu öyle değil mi? Boğazımı temizledim. Sanırım biraz utanmıştım. Toplum içinde Dolunay'la konuşunca hep böyle oluyordu. Tersleyen bakışlara mağruz kalıyordum. Ne yani kimse kendi kendine konuşmuyor mu? Hadi ama herkes kendisi ile konuşur. Benim yaptığımda kendimle konuşmak gibi. Sadece iç sesimin bir bedeni var. Hemde taş gibi bir beden.
Bunları düşününce rahatladım ve yüzümde oluşan kızarıklığın geçmesini bekledim. Kafamı kaldırıp tekrar baktım. Buraya bakmıyordu. Fakat baktığımı farketmiş olmalı ki gözlerini buraya çevirdi. Hayır hayır bakma. Ben asla böyle karşılıklı bakışamam ki. Utanırım. Hemen gözlerimi kaçırdım ve artık randevu saatimin gelmesini diledim.
••••
"Nasıl hissediyorsun?"

"İnsanlar tarafından sevilmeyen birisi gibi." diye cevap verdim psikoloğa. Gülümsedi.

"Pekala. Eğer seni sevselerdi, Nasıl olurdun?"

"Mutlu? Asosyal olmak zorunda olmayan biri gibi?"

"Şimdide Mutlu ve asosyal olmayan biri gibi olabilirsin. Sadece kendini kısıtlamamalısın. Kendini onlardan farklı gören sensin."

Hayır. Kendimi farklı gören ben değildim. Değildim işte. Onlar beni dışlıyordu. Hepsi onların yüzündendi.

"Sinirlendin biliyorum ama bunlar gerçekler Buğu." dediğinde ise daha fazla dayanamayacağımı anladım ve çantamı alarak çıktım odadan.

Bu saçmalık! Tamamen saçmalıktı! Bir daha bu kadınla konuşmak istemiyordum. Ben kendimi toplumdan dışlamıyordum. Bunu yapan ben değildim.
••••
Elimdeki sıcak çikolatayı içerken bir sandalyede oturuyordum. Bir kolumu başımı tutmak destek olarak koymuştum. Kafeteryada benden ve tezgahın orda tost yapan adamdan başka kimse yoktu. Camdan dışarı bakarken odada geçenleri düşünüyordum.
O, haklı gibiydi ama haklı değil gibiydide. Kafam çok karıştı. Sanırım yağmurun yağışını izlerken düşüncelerimde boğulup gidecektim.

Selam Buğu. Nasıl geçti? Aslında cevabını biliyorum ama yinede sormak istedim.

"Berbattı. O beni suçladı. Düşünebiliyor musun?" dedim sıcak çikolatamdan bir yudum daha alarak.

Bilmiyorum Buğu, belkide haklıdır. Baksana, tek arkadaşın benim.

Dudaklarımı büzdüm. Gözlerim dolmuştu, burnumun ucu sızlıyordu. Ağlayacak mıydım? Hayır!

"Merhaba. Bölmedim değil mi?" Bu erkek seside neyin nesiydi?

Kafamı kaldırdığımda sabah gördüğüm o çocuk karşımdaydı, bu ses ona aitti.
Yine mi bu çocuk tarafından Dolunay ile konuşurken yakalanmıştım? Lanet olsundu.
Kafamı hayır anlamında salladım. Çantamı omuzuma atıp oradan uzaklaştım. Arkamdan birşeyler mırıldanır gibi oldu ama duymadım. Açıkçası umurumda bile değildi zaten.
••••
Umarım beğenmişsinizdir, eksiklerimi yoruma yazarsanız sevinirim :)

BuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin