Billie Eilish - six feet under
Yardım et, yeniden kendimi kaybettim ama seni hatırlıyorum.
•••
Kelebek etkisi diye bir şeyler okumuştum. Bir kelebeğin doğru yerde ve doğru zamanda kanat çırpması, yanlış bir yerde ve yanlış zamanada orada bulunan bir adamın bir fırtına sonucu ölmesine sebep olabiliyormuş.
Ufacık bir kelebek nasıl olurda bir insanın hayatına mal olur ki?
Peki ya adam öldükten sonra kelebek katil olur mu? Yaşamının bir parçası olan kanat çırpması onu katil yapar mıydı?
Benim bu hayata karşı olan umutlarım... Onlar da bir fırtınaya yenik düştüler. Hangi kelebek o saf duyguların canına kast etti? Sahi bir kelebek yapabilir miydi bunu? Daha küçücük bir çocukken alabilir miydi tüm inancımı ellerimden? Benden geriye bomboş düşünceler, hayal kırıklıkları, mutsuzluklar ve suya düşmüş hayaller bırakabilir miydi? Ve bunları tek günlük yaşamına sığdırabilir miydi?
Belki de bende bir kelebektim. Ama uzaklarda bir yerde fırtınalara sebep olmayan bir kelebek. Fırtınalar hemen yanı başımda dönüyordu. Ben ailemin o değerli zamanının katiliydim. Psikologlarımın benden umdukları iyileşmenin katiliydim. Bdurak'ın hayata pozitif bakabilmesinin, belki de onun da umudunun katili olacaktım. Böyle devam ederse her şeyden uzaklaşacak, hatta kim bilir belki o kadar değişirdiki bana benzerdi, Dolunayı bile görebilirdi. Benim onu öldürmeye ne hakkım vardı? Onu bu denli değiştirmeye, bunu ona yapamazdım. Yapmamam gerekirdi.
Belki de o da bunun farkındadır çünkü iki yada üç haftadır konuşmuyoruz. Yaptığının yanlış olduğunu anlamış olmalıydı ve beni aramıyordu. Dolunay sürekli onu aramam gerektiğini söylese dahi bunu yapmamıştım. Ne diyecektim? Onu daha fazla bana katlanmaya zorlayamazdım. Zor bir insandım. Ailem bile bazen benden bıkarken o neden bıkmasın? O neden sıkılmasın? O bir insan sonuçta, herkesin bir sabrı vardır. Ben herkesinkini çok çabuk taşırırım, şımarıklıklarım, isteklerim, krizlerim, ağlamalarım... Buna yeryüzünde yaşayan hiçbir insan, uzaydaki başka ırklar bile katlanamaz.
Derin bir nefes aldım. Sandalyede oturmuş dışarıyı seyrederken bulmuştum kendimi.Ne zamandır bir tebessüm konduramadığım dudaklarım aralandı.
''Ben bir kelebektim. Ben daha en başında, dünyaya gelirken Tanrı'nın tüm bana olan inancını öldürmüştüm. Bu beni en başından beri katil yapar.'' Yanı başımda durup öylece beni izleyen Dolunay'a baktım. ''Öyle değil mi?''
Gözlerini devirdi ve kendini yatağa attı. Bana trip atıyordu.
''Bir yabancının aramıza girmesine izin mi vereceksin gerçekten?''
Dediklerim onu şaşırtmış olmalıydı. Sinirlenmiş gibi bir havası da vardı. Gerçekten abartıyordu, ben bile bu kadar üstelemezken o neden bu kadar üzerine gidiyordu?
Gerçekten pes sana Buğu. Yanında mutlu hissettiğin birisini yabancılaştırman çok mantıklı bir hareket!
Dediğim gibi kimse bana uzun süre katlanamazdı, Dolunay bile bazen benden sıkılıyordu.
Ellerimi göğsümün altında birleştirdim ve sinir bozucu bir gülümsemeyle ona cevap verdim.
''İnsanlar hiç iletişime girmediği yabancıların komedi gösterilerini izlemeye gidip mutlu olabiliyorlar ama öyle değil mi?''
Ufak bir çığlık attı ve kafasını yastığa gömdü.
Her şeye verecek bir cevap bulman... Beni deli ediyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buğu
Teen Fiction''Ben korkarken bir yağmur damlasından sen okyanus olmuşsun'' 🌙 Arkasını döndü ve tenine değip geçen bir serinlikle tekrar uzun bir nefes çekti içine. "Neden peşimi bırakmıyorsun?" Aynı serinliği kulağında da hissetti. Kafasını hızla çevirdi, kar...