Kalan Ömrümün İlk Günü

244 13 5
                                    

Bu hikaye siftah değil ama kendimi en iyi ifade ettiğim ilk hikaye. Hatta bir an açıklamaya ne yazacağımı bile bilemedim. Aslında yaklaşık 6 aydır bu hikaye üzerinde yoğunlaşıyorum. 8 Ağustos 2015'te evde tek başıma sıkılırken kelimeler misafirliğe geldi ve ben de onları bir süre ağırladım. 4 aydır hikayeye dokunmasam da paylaşacağım günün yankısı zihnimdeydi.

Filmlerde genel olarak aşklardan bahsedilirken ben hem aşk hem de dostluğu ele almaya çalıştım. Aklıma başka cümleler gelmiyor ama şundan emin olabilirsiniz: Kitaba dokunmadığım şu dört aylık süre zarfında aşkın bin türlü halinden bahseden küçük yazılar yazdım. yani 4 ay boyunca boş durmadım ve kendimi sizler için geliştirdim. Şimdiden teşekkürler.


SELİN

Bölüm 1

Şehri tepeden gören ve herkesin çıkmaya cesaret edemeyeceği kaçış yerimde, kulağımda kulaklık ile oturuyordum. Şu anda bağırması gereken benken arka fonda ses tellerini yırtarcasına haykıran şarkıcının sesi sinirimi bozuyordu. Hak etmediğim bir yerde bulunduğum hissinin de bana ve kötü ruh halime pek fazla yardım ettiği söylenemezdi.

Her pazartesi ve çarşamba günü buraya geliyordum. 10 yıldır zorunlu durumlar dışında buradaydım. Hatta 3 ay öncesine kadar iki kişiydik.

Bu eğimli çıkıntı tek başına oturan bir kızın korkması için başlı başına bir sebepti. 10 yıldır burada kimseyi görmemiştim ama sarhoş ve tehlikeli insanlar için mükemmel bir dinlenme –ve içki içme- yeriydi.

Fakat ben bu anı kokan yerde ne dinleniyordum ne de vücuduma zarar veriyordum. Ben burada oturup ruh sağlığımdan arda kalan son kırıntıları şehre saçmaya çalışıyordum. Normal bir insan olmayı hak etmiyordum çünkü.

Haftada iki gün gelip 3 ay önce yaşananları düşünmek de amacıma ulaşmama yardım ediyordu. Delirmeme, olanları unutacak kadar delirmeme...

Şarkıcının bağırarak söylediği şarkı bitmiş ve otomatik olarak bir sonraki şarkıya geçmişti. Oldukça yavaş bir şarkıydı. Hayatımda her şey çok boktandı. Bu şarkı bile onunla oturup hayatımızın aşkını aradığımız, bulduğumuzu düşünüp yanıldığımız zamanları hatırlatıyordu.

Hep sarışın bir erkek isterdi. Boyu uzun olmalıydı. Ben tercihimi esmerden yana kullandığımda ise burun kıvırır, " Senin için kararmış. Erkeğine bakınca için açılmalı." temalı konuşmalarından yapardı.

Aşk hayatımızın konu alındığı kısa sohbetimizi bitirir ve ancak 2 kahramanın yapabileceği hayallerimizden bahsederdik. Ülkeler kurtarır, dış borçlar kapatır, kanseri dünya üzerinden kazırdık. Hayallerimize koşar adımlarla yaklaşırdık hatta. Mahallemizde kullanılmayan, iyi durumda olan eşyaları toplar; şehrin fakir kesimlerinde dağıtırdık. Bazen kahramanlığa o kadar dalardık ki saatlerce otururduk. Rüyalarımızda defalarca ölürdük ülkemiz için. Bazı zamanlar birbirimizi kurtarırdık.

Sırtımı yasladığım ağaca başımı da yaslayıp hıçkırıklarımın geçmesini bekledim. Hep böyle olurdu. Tam bu noktada ağlar, bağırır, isyan ederdim. Eve döndüğümde ise her şeyi atlatmışım gibi rol yapardım.

Aslında yolda gelirken ona ve kendime söz vermiştim. Bugün ağlamayacaktım. Çünkü bu sefer özeldi. Yarın üniversiteye başlayacaktım. ONSUZ. Yüzlerce öğrencinin arasında ama yalnız.

Birinci sınıfta ilk kelimelerimi yazdığımda yanımda, sol tarafımda oturuyordu. Ortaokulun ilk dersinde yine yanımda ama bu sefer sağ tarafımdaydı. Ortaokul boyunca sık sık kitabını unuturdu. Benimkini beraber kullanırdık. Maalesef lisede öğretmenlerin gazabına uğramıştık. Lisenin ilk günü aşırı kontrolcü sınıf öğretmenimiz yüzünden yan yana oturamamıştık. Ama bir hafta süren uzun uğraşlar sonucu gerçek yerime, onun yanına geçmiştim. Asla ayrılmamıştık. İki dakikalık küslükleri saymazsak sadece bir kez gerçek anlamda küsmüştük. Onun da nedeni hatırlamıyorum. Eminimki çok gereksiz bir olaydı. Bu en güzel şeydi. Ben bazı insanların ömür boyu aradığı dostluğu 7 yaşında bulmuştum. Erken kaybetmiştim ama tüm bu olanlar güzel anıların hatırlanmasına engel değildi.

SEFİLLERİN TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin