9. Ateş ve Buz

45 3 3
                                    

Uzun bir ara verdim ama ciddi anlamda kafamı toplamaya ve kendimi düzenlemeye ihtiyacım vardı.

Beni bekleyenlere teşekkürler.

Diğerlerinin de canı sağ olsun.

Dün geceki ve daha önceki patlama vesaire ölenlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu bölüm için sözümüz:

Kadın bir kaşık sigara dumanında boğulurken adam rakı masasından aşağı aktı bir su misali. 

İYİ OKUMALAR.

SELİN.


Gözlerimi açmaya fırsat bile bulamadan berbat bir tat ağzıma doldu. Yutkunamıyordum ve ağzım beni kusturacak kadar berbattı. Sigara içtikten sonra dişimi fırçalamadığımı hatırladım. Yavaşça gözlerimi açtım, daha doğrusu açmaya çalıştım ama o kadar şişmişlerdi ki görüşüm net bile değildi.

Yataktan kalktım ve gözlerimin kararmasını umursamadan banyoya gittim. Aynaya bakmadan dişlerimi fırçaladım ve yüzümü yıkadım. Bu görüntüme o kadar alışmıştım ki aynada ne göreceğimi normal sabahlardan daha iyi biliyordum. Odadaki mini buzdolabından buz çıkardım ve gözlerime bastırdım. Yatağa tekrar uzandım ve buzların gözlerimi rahatlatmasını bekledim. Biraz daha iyi hissettiğimde buzları başucuma koydum ve tekrar uykuya dalmaya çalıştım boğazım için yapabileceğim bir şey yoktu. Odamızda ne su ne de kahve kalmıştı.

Uzun bir uğraştan sonra tekrar uykuya daldım.

Önce bağırış sesleri geldi sandım. Ama o an o kadar berbat hissediyordum ki bunu umursamadım. Gözlerimi açamıyordum ve üşümeyle karışık titremelerim vardı.

Sonra bacaklarımdan ve sırtımdan tutulduğumu hissettim. Biri beni kucaklamıştı. Onun kim olduğunu bilmiyordum ve çırpınmaya çalıştım. Olmayınca da konuşmak istedim. Boğazımdan birkaç homurtu çıktı ve başım beni taşıyanın omzuna düştü. Kokusunu duyduğumda rahatladım. Ata'ydı. Zaten başka kim olabilirdi ki?

O an kendimi evimde gibi hissettim ve zaten karanlık olan her şey nedenini bilmediğim bir şekilde yok oldu.

Gözlerimi açtım ve daha o anda şişkinliklerinin geçtiğini anladım. Hira başucumdaki koltukta uyukluyordu ve Ata da yere oturmuş telefonuna bakıyordu. En tuhaf şey ise Savaş'ın da biraz ileri de başını duvara dayamış ve gözlerini kapatmış oturmasıydı.

Hepsi beni mi bekliyordu? Hira ve Ata yapardı ama Savaş'tan böyle bir hareket beklemezdim. Ben onun yerinde olsam arkama bakmadan kaçar ve ne olduğunu bile umursamazdım.

Yavaşça dirseklerimin üstünde yükseldim ve başımı arkaya yasladım. Ata hareketimi fark etti ve hemen ayağa kalktı. Yanıma otururken bir Hira'ya bir de Savaş'a baktı ve sessizce homurdandı.

Boğazımı temizledim.

"Ne oldu Ata?"

"Hira seni çağırmak için odaya çıkmıştı. Ateşin varmış ve klima da açıkmış. Beni aradı; hemen seni doktora götürdük, otelin revirine. Doktor da serum taktı, birkaç ilaç verdi. Sen kendinde değildin. Biz de seni tekrar odaya çıkardık. Çok korktuk senin için güzelim."

"Özür dilerim. Ben kafamı dinlemek istedim, yani yanlış anlama. Herhangi bir şey düşünmek istemedim. Klimayı açtım ki yorgana sarılayım. Biliyorsun çok severim yorganları. Öncesinde de baya sarsılmıştım."

"Önemli değil, geçti güzelim. Ama istersen bir yüzünü yıkayalım. Makyajın dağılmış yüzüne. Hadi ben alışkınım da Hira'yı deli etme bu yüzünle."

SEFİLLERİN TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin