Sonunda tenefüs zili çalmıştı. Sınıftan çıkıp çıkmamak arasında kararsız kalmıştım. Önce Danny'nin sınıftan çıkmasını bekledim. Onun beni görme ihtimalini bildiğim zamanlarda hareketlerim değişiyor düşecek gibi oluyordum. Kemp ve Jarel sınıf kapısının önünde durmuş onu çağırıyorlardı. Zarlarını dikkatlice deri ceketinin ceplerine yerleştirdi. Sırasından "karizmatik" bir şekilde kalkıp kapıya doğru yöneldi. Tanrı aşkına, neler düşünüyordum! Karizmatik kalkış da ne demek? Aklımı mi yitirdim ben? Kendime içten içe kızarak pencereye doğru yürüdüm. Sessiz sessiz söyleniyordum. Düşündüklerim sinir bozucuydu, beynime oksijen gitmesinin gerektiğini düşünerek camı açtım. Sağ elimi yumruk yapıp pencerenin önündeki mermere seri ama sessiz bir şekilde vurmaya başladım. Tartıştığımız anı hatırlayıp ona öfkelenmeyi diledim. Sinirlenecek ve tepki gösterecek büyük bir mesele olmamasına rağmen onunla neden tartışmıştım ki? Sebep belliydi. Danny'de beni çeken ve huzursuz eden bir şey vardı. Düşünüyorumda tartışmamız tartışma bile değildi. O gün sınıfta basit bir yazı okunuyordu mezuniyet gecesi için. Bu görev Becca'nındı. O da sesli bir şekilde prova alıyordu rahatsız edici tiz sesiyle. Sınıftan çıkmak için sıramdan kalkınca Danny'nin sınıfa girdiğini fark ettim. Ben yavaş adımlarla kapıya yönelirken o Becca'ya ukala bir tavırla:
-Bu işi evinde yapmalısın abartılı resmi konuşman ve tiz sesin sinir bozucu.
dedi. Elimde olmadan sağ ayağımın üzerinde dönüp ona sinirli bir bakış göndererek konuşmaya başladım.
- Ders arası sınıfta kimin ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez rahatsız olduysan dışarı çıkmalısın.
Elim itici bir tavırla kapıyı gösteriyordu. Danny'nin yüzündeki şaşkın ve sarsılma ifadesini birkaç saniyeliğine de olsa çok net gördüğüme emindim. Kelimeler ağzımdan döküldüğü an pişman olmuştum. Adımlarımı hızlandırarak dışarı çıkarken Danny ağzında bir şeyler geveliyordu...
Pencere açık olduğundan üşüdüğümü hissettim dışarı bakıyordum. Yağmur neredeyse hiç yağmıyordu bahçede yürüyenlerin üzerinde gezindi gözlerim. Jarel'ın Danny'nin karmaşık saçlarını elleriyle daha da karıştırışını izledim. İkisi de ağız dolusu gülüyorlardı. Kemp yanlarında değildi büyük ihtimalle Solyn'laydı. Danny gülüyordu çok güzel gülüyormuş diye geçirdim içimden. Aklımın içindeki seslerden sıyrılıp yerime oturmaya karar verdim. Onu düşünmeyecektim. Kesinlikle düşünmeyecektim.
Birbirinden sıkıcı dersleri geride bırakıp eve gitme vaktini bekliyordum. Hatta son ders, dakikaları hesaplıyordum. Nihayet dersler bitmişti. İkinci dersten beri onu görmezden geliyor hiç yokmuş gibi varsayıyordum. Bu ise yarıyordu, daha iyi hissediyordum. Sınıftaki konuşmalar uğultu bir şekilde devam ederken herkes eşyalarını toplayıp sınıftan çıkıyordu. Bende defterimi alıp sıradan ani bir kalkış yapıp hızlı adımlarla sınıftan çıkacaktım ki Danny'e çarptım. Tamda o çok kıymetli zarlarını cebine koyacakken! Zarlar ayaklarımın önüne düştü. Sinirli, hatta ateş çıkacakmış gibi bakan öfkeli gözlerini, gözlerime dikti. Telaşla yere eğilip zarları alarak hızlıca kalktım. Zarlarda ona gitmek istiyordu sanki. Danny'nin avucuna zarları bırakacakken elimin yandığını hissettim. Zarların içinde olduğu sağ elimin yumruğunu aniden açarak zarları açık olan avucuna bıraktım. Avucumun içi sızlıyordu. Danny'nin gözlerinde de acıyı gördüm. Acının yanında garipseyerek hatta durumu kavrayamamış gibi baktı bir kaç saniye bana. Evet tabikide birkaç saniye! Zarları cebine koyup acele eder gibi sınıftan çıktı. Dakikalar içinde yaşanılan olayın, aklımın oyunu olduğunu düşünmek isterken avucumu sol elimin baş parmağıyla yavaşça ovalıyordum. Sınıfta kimse kalmamıştı. Kendi kendime sesli bir şekilde " Aferin Danice! Sonunda delirmeyi de başardın. Harika!" diyerek çıktım sınıftan. Solyn dışarı da beni eve bırakmak için bekliyor olacaktı. Zaten yolunun üstüydü, hep öyle derdi. Adımlarımı hızlandırırken cebimde titreyen telefonumu çıkardım. Arayan Solyn'dı.
-Benim acil bir işim çıktı, eve tek başına gitmen sorun olur mu canım?
-Ahh, tabiki hayır. Önemli bir şey yok değil mi?
-Hayır, halledebilirim. Kapatmalıyım Danice yarın görüşürüz.
Görüşürüz diyecekken telefonun kapandığını duydum. Otobüs bekleme eziyeti mükkemmel olacaktı. Durağa doğru yürürken yağmur tekrar yağmaya başlamıştı. Solyn'ın olmasını diledim. Sahi onun acil işi ne olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimize Düşeş
FantasyYazmak için ihtiyacım olan şeyler hazırdı. Başkalarını bilmem ama acılarımı hayallerimle iyileştirmeye çalıştığım için hayal dünyam genişti ister istemez. Her şeyle baş etmeye çalışırken platonik başladığım aşkın acısını hayallerimle iyileştirmek is...