6.Bölüm ✓

156 52 8
                                    


Biraz olsun sessizlik..
Biraz olsun beni, ben olarak anlayan insanlar istiyorum.
Yanlış mı?!

-abl

Reyna'dan;

Gördüğüm kâbusla yataktan fırlarken elim komidine gitti. Ama komidin yoktu. Her zaman baş ucumda duran su yoktu. O an odamda olmadığımı farkettim. Şaşkınca ayaklarımı yattığım çekyattan sarkıttığımda boynumun ağrıdığını hissettim.

Küçük bir odaydı. Cam kenarında tek kişilik eski bir baza ve karşısında benim şuanda oturmuş olduğum çekyat vardı. Çalışma masası ve üzerinde ki kitaplar genç odası olduğunu anlatıyor gibiydi. Üzerimde bulunan pembe pijama takımları, pembe yatak örtüleri ile genç bir kızın odasında olduğumu algılamıştım. Ama henüz zihnimi toparlayamadığım için bu yabancı odada ne işim olduğunu çözemiyordum.

Aradan geçen on dakikanın ardından kâbusun etkisinden yavaşça kurtulmuştum. Ve yalnız başıma uyandığım bu odada artık kaçırıldığımı düşünmeye başlamıştım ki; kapı açıldı. İrkilerek, içeri giren genç kıza baktım. Fındık gözlerin, kahve tonunda ki saçların sahibi Ayça'dan başkası değildi.

Kaçırılmış olma düşünceme gülerken Ayça kulağımın dibinde bağırdı.

"Sabahı şerifleriniz hayr olsun hanımefendi"

Ters bir bakış atıp “Sanada günaydın da benim ne işim var burada?”

“Ne işin mi var? Tatlım dün geceyi hatırlamıyor musun sen?”

“Dün gece” diye mırıldandım. Tabi yaa!

Ben en son kardeşlerim ve İtalya da yaşayan bir adamla restorandaydım.
Kardeşlerimin kalleşçe yaptıkları oyun zihnime düşerken yüzümü buruşturdum.

~Dün gece ~

İtalya'da yaşadığını öğrendiğimde yelkenleri biraz olsun indirdim ve önyargılı olmamam gerektiğini düşündüm. Sohbete dahil olurken abimle, Derya bu durumdan memnun gibiydi.

Benim İtalya ile ilgili sorularım ve Eray denen adamın benim hakkımda sorularıyla sohbet koyulaştığı zamanda, Derya lavaboya gitmek için ayrıldı masadan. Yanında gelmeyi teklif ettiğimde nazikçe geri çevirdi. Tam bir sosyete hanımefendisi!

Aradan dakikalar geçmişti ki; Arda'nın telefonu ısrarla çalmaya başladı. 'Afedersiniz bunu açmalıyım' diyerek, devam edin dercesine hareket edip, masadan uzaklaştı.

Eray kişisiyle masada baş başa kaldık. İtalya'dan bahsetmek hoşuma gitmiş olsa da içimde bir huzursuzluk ve kuşku belirdi.
Tabi ki bunu belli etmedim, gülümsemeyle anlattıklarını dinlemeye devam ettim. Fazla gevezeydi!

Bir gözüm saatte, gevezeliklerini dinlerken on beş dakikayı aşkın bir zaman geçti. Kuşku ve gerginlik tümden vücuduma yayılırken; kardeşlerimin gelmeyeceğini anlamıştım. Çünkü gerizekalı değilim!

Eray kişisi, anlattığı her neyse sonrasında bir kahkaha patlattı. Düşüncelerimden sıyrılarak bu iğrenç kahkahanın sahibiyle aynı masada oturmanın verdiği rahatsızlıkla  yerimde kıpırdandım.

Ayrılmak için bahane üretebilmek adına başka bir konu açmaya karar vererek

"Bizim de orada evimiz vardıdedim soğuk ses tonuyla. Annemle dizaynını yaptığımız ev..

"Biliyorum zaten"

Verdiği cevapla kaşları sorgularcasına havalandı. Nereden biliyordu?
Ağzından bir şey kaçırmanın verdiği rahatsızlıkla gergin bir kaç gülüşün ardından açıklama gereği duydu.

Gerçek AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin