2. BÖLÜM

18 2 0
                                        

Mezarlıktan çıkarken kulağıma bir bağırma sesi geldi. Bu aslında sadece bir bağırma değil aynı zaman da bir iç döküştü. Ne dediğini tam olarak anlamasam da Neden? sözcüğünü duyduğuma adım gibi emindim. Ne kadar da şanslı insanlar var diye geçirdim içimden, hissetiklerini dışa vurabilen üzüldüğün de bağırabilen , sinirlendiğinde kızabilen  ne kadar şanslı olduğunun farkında mıydı acaba?

Eve doğru yürürken belki de benim ihtiyacımı karşılayabilecek bir şarkı dinledim. ''Döneceksin Diye Söz Ver.'' Bu aralar dinlediğim ,en sevdiğim şarkıydı bu. Dönmesini istediklerimizin çoğunun dönmeyeceğini biliyorduk ama istiyorduk da dönmelerini. 

Kesinlikle öleceği bilinen bir adamdan bile söz isteyen biz değil miydik?. Durduk yere umutlanan, boktan işlerle uğraşıp umutlanan, saçma insanlar değil miydik? Kendimizi umutlarımıza  göre şekillendiren bizler değilmiydik?

Olmayacağını bildiğimiz şeylere bel bağlamıyor muyduk? Biz insandık. Sözcük anlamıyla ''Şaşan''. Şaşkına çevireceğiz adı altında umutlarımızı bitirenlere bile umut bağlayandık biz. Biz aslında biraz saftık gerizekalı da olabiliriz. Ama insandık işte ne olursa olsun vazgeçemeyendik.

Evin oraya geldiğimde bilmem kaçıncı kere dinlediğim şarkının sözlerine odaklanmak için kaldırıma bağdaş kurup dinledim. Ben aslında şarkıyı dinlemedim, içimdeki cinayetlere tekrar tekrar tanık oldum. Nasıl öldürdüğümü nasıl öldürüldüğümü hatırladım. Ve bir kez daha katlettim kendimi...

Güneşin ufka değdiği yer
Oraya git ama yine gel
Döneceksin diye söz ver

İstiyorum . Çok istiyorum, ablamın dönmesini istiyorum. 

Nereye gittiğini biliyorum dönemeyeceğinide biliyorum ama istiyorum.

Böylesi hepsinden güzel
Git özlet kendini yine gel
Döneceksin diye söz ver

Güzel değil... Özlettin kendini be abla dön artık...

Dinle uzaktan çalan şarkı hicazdan
Yaktık seninle biz bir yangını yeni baştan
Dinle uzaktan küllerin arasından
Madem her şey biter yine başlar yeni baştan  

Her şey bittikten sonra başlayacaksa sizce de ben fazla bitmedim mi?

Başlamam gerekmiyor mu? Yeniden...

Bana ne olur ellerini ver
Gideceksin ama yine gel
Döneceksin diye söz ver

İnsanların garip bakışları benim üzerimdeydi. Kaldırımın ortasına oturmuş siyahlar içinde gözleri kıpkırmızı ama bir damla yaş dökmeyen bir kız. Garipsiyorlardı şu an ama ben hep böyleydim. Umursamıyordum... Yanıma ortalama benden bi kaç yaş büyük bir çocuk oturdu. Etraf gene garipsedi. İncelediğimde siyahlar içinde gözleri kıpkırmızı bir çocuk aynı ben. ''Sende mi kaybettin?'' sorusuyla kendime geldim. ''Hangimiz kaybetmedik?'' ''Hiç birimiz Bulut ben'' ''Asya'' deyip yanından kalktım. Arkamdan bir şey demedi, bir şey demesini de beklemedim.  

Eve gittiğimde babam ve Leyla evde yoktu. Sanırım mezarlığa gitmişlerdir. Odama çıkıp yatağıma yüz üstü uzandım. Sevdiğim bir hareketti çünkü. Düşündüm, düşündüm,düşündüm ve hiç bir bokun içinden çıkamadım. Yaklaşık iki hafta sonra okullar başlayacaktı. Hiç bir aramasına cevap vermediğim arkadaşım Gaye ağzıma sıçacaktı. Bana nasıl katlandığını anlamıyorum şu kızın, hayır yani herhalde küçüklük arkadaşıyız diye katlanıyor. Ben kendime katlanamazken başkasının bana katlanması fikri bile garip geliyor. Ama bu onu sevmediğim anlamına gelmiyor tabikide. 

Ablamın vedasından önce haftada bir kez toplanır dedikodu yapardık. Gayenin ve ablamın şaşalı bir aşk hayatı vardı ben ise yanlarında oturur çikolata yer en olmadı Beşiktaş haberleri okurdum. Fakat şimdi çikolatayı bile zorla yer oldum. Beşiktaş ile hala ilgileniyorum ama ablam buradayken daha bir farklı oluyordu. Çok kavga ederdik bu yüzden:

''Görürsün abla bu sene şampiyon Beşiktaş.''

''Hiç boşuna uğraşma kuzum bu sene şampiyon Fener''

''Hadi ya noluyomuş size aaaa ama sende haklısın al hakemi şampiyon  olursun''

''Hakem almak mı? Allah insanı kuru iftiradan saklasın''

Ablamla olan sık kavgalarım aklıma geldikçe kendimden nefret ediyordum. Belki onunla kavga etmek yerine daha fazla zaman geçirebilirdim ama gerizekalı kafam onunla kavga etmeyi seçti. 

Aşağıdan gelen anahtar sesiyle aşağıya doğru adımladım. Babam ve Leyla gelmişti arkasında bir adam bir kadın girdi. Buraya kadar her şey gayet normaldi, fakat arkadan gelen çocuk beni gerçekten şaşırtmıştı. Üstünü değiştirmiş göz kızarıklıklarını gidermişti. Babam beni farkedince ''İşte size bahsettiğim kızım'' diyerek beni takdim etti. Bulut sadece bana bakıyordu, o da ben gibi şaşkındı.''Asya?'' ''Bulut?''

Hayat buydu işte kim bilebilirdi ki Bulutla bir daha karşılaşacağımız. Bilemezdi. Fakat şu an salonumda durmuş bana bakıyordu. Ve herkesin merakı baş göstermişti.


Yüksek Sadakat- Döneceksin Diye Söz Ver- ile okursanız çok daha güzel olur. Umarım beğenirsiniz.


Umutsuzlar ŞehriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin