Uyandığımda güneşin şiddetli ışığından gözlerimi tam açamadım. Yavaş yavaş kendime geliyordum. Başımın üstünde uçuşan rengarenk kelebekler, kuş cıvıltıları, su şırıltıları...
Sanırım burası cennet oluyor. Artık tamamen öldüğüme inandırmıştım kendimi. Bu andan itibaren yapmam gereken tek şey tüm yaşayacaklarımı akışına bırakmak ve anı yaşamak olduğunu düşünmeye başladım. Kendimi buna göre ayarlayıp, planlarımı bunun üzerinde yapacağım artık.
Henüz yeni uyanmama rağmen o kadar hafif, o kadar rahat hissediyorum ki kendimi... Bu durumun benim için bir kurtuluş olduğuna inandırıp durdum kendimi. Her şey çok güzeldi fakat bir eksik vardı. Çok mutluydum ama bir şeyleri unutuyormuşum gibi hissetmeye başladım bir anda. Neydi bu eksiklik?
"Ezgiiiiiiiiii" diye bağırdım boğazlarım patlarcasına.
Sağa sola bakındım, küçük yuvarlak gölün içinden biri çıktı. Ezgi'ydi bu. Onu gördüğüme sevinmiştim. Harika görünüyordu. Fiziği muhteşem. Adeta bir manken gibi yaklaşmaya başladı. Yürürken sallanan göğüsler, pürüzsüz bacaklar... Kendimde değildim o an. Kendime gelmem gerekiyor fakat bir türlü engel olamıyorum güdülerime.
Ezgi yanıma geldiğinde suyun çok güzel olduğunu ve onunla birlikte göle girmemi istediğini söyledi. Ben bir yandan Ezgi'ye cevap veriyor bir yandan da buranın neresi olduğunu ve dün yaşadıklarımızdan sonra Ezgi'nin nasıl bu kadar rahat olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ezgi'nin de buraya nasıl geldiğimiz hakkında bir fikri yoktu. Sanırım o da artık her şeyi akışına bırakmıştı.
Beraber göle girdik. Biraz suyun içinde vakit geçirdikten sonra ilginç şeylerin olduğunu fark ettim. İstediğim kadar nefesimi tutabiliyordum. Bu yeteneğimi nasıl olur da daha önce keşfedemem? İlginç olan sadece bu değildi. Başka şeylerde vardı. Mesela kaç gündür hiç acıkmıyorum ve yemek yemiyorum. Bunların iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğunu şu an kestiremem. Zamanla anlayacağım bunu. Ben bunları düşünürken Ezgi hızını kesmeden beni tahrik etmeye devam ediyordu. Ezgi her erkeğin hayalini kurduğu bayan tiplerinden. Şu an benim yanımda olması benim için fazlasıyla güzel bir şey.
"Hoop! O da ne?" diyemeden Ezgi dudaklarıma yapıştı. İlk başta biraz tedirgin oldum ama ben de istiyordum. Onu durdurmak istemedim. Suyun öpüşmek benim için de yeni bir tecrübe oldu. Daha önce hiç denememiştim, bu harika bir şey. Resmen sömürüyordum dudaklarını. Bir süre sonra suyun içinden çıktık ve toprağa uzanarak öpüşmeye devam ettik. Daha fazla şey yapmak istiyordum. Yapabilirdim tabii ki ama onun hamlesini beklemek şu an için daha mantıklı. Eğer ben yaparsam o hamlesi bana ters tepki verebilir. O yüzden kesinlikle beklemeliyim.
İyice kendimden geçmiştim. Daha fazla bekleyemem diyerek dudaklarımı çektim. Ezgi'nin gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim. Bir kaç saniye geçti ama hala açmadı gözlerini. Aklıma kötü şeyler getirmeye başladım istemsizce. Ezgi hala bir tepki vermiyordu. Titreyen ellerimi yavaşça bileğine götürdüm. Nabzı normal. Peki neden gözleri kapalı? Sanırım uyuyor diyerek bende bulunduğum yerde farklı şeylerle ilgilenerek zaman geçirmeye çalıştım. Ezgi'nin uyanmasını beklerken hava kararıyordu. En iyisi onu benim uyandırmam.
"Ezgi, uyan artık."
"Endişelenmeye başlıyorum Ezgi aç lütfen gözlerini." kolundan dürterek.
Ezginin uyanacağı yoktu. Neden böyle olmuştu? Aklımda bir çok yanıtsız soru...
Uyanmayacağını anlayınca onunla oynamaya başladım. Taciz ediyordum. Parmak uçlarımla tenine masaj yapıyordum. İyice uçmuştum "her şeyi akışına bırak." felsefesi aklıma geldi. Bu düşünceye göre hareket etmeye başladım ve Ezgi'nin savunmasız olması işime geliyordu.
Kendimi hazır hissettiğim an bitirecektim bu işi. Tam da bu anda içimden bir ses "şimdi" dedi. Evet vakti gelmişti. Tatmin olana kadar bırakmadım Ezgi'yi. O artık bekaretini kaybetmiş bir bayandı.
İşte o an hayatımda ilk defa kan gördüm. Birinin kanını akıtmıştım ve ben bir suç işlemiştim.
√ Bir sonraki bölüm Final bölümü. Lütfen yorum ve beğenilerinizi göndermeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI OTOSTOP
Mystery / ThrillerKan görünce korkan birinin kan kokusundan zevk alması sizce normal bir şey mi? Hiç kimse kendine zarar verecek kararlar almak istemez. Bu kararlar ya başkası tarafından zorla aldırılır ya da kendi zihninin kurbanı olursun. "Felaket içinde karar vere...