Eva Summer'a...
Zarfın üzerindeki o aptal mühürün anlamını biliyordum fakat alıcı bölümünde yazan ismi beynim hala idrak etmekte güçlük çekiyordu.Zarfı en küçük parçasına bile zarar vermeyecek şekilde nazikçe açtım.Bunun nedeni bilinçaltımın hala bu zarfın başkasına ait olacağı kanısında olmasıydı.İçindeki mektubu çıkardığımda kağıdın ilk satırında ismimi tekrar görünce daha da gerilmeye başladım.
Mektubu okumayı bitirmeme rağmen göz gezdirip satırlarında yanlış bir şeyler arıyordum ve annemin hıçkırıkları...
Ağladığını belli etmemek için suratını ellerinin arasında saklıyordu ama nafile.Hıçkırıkları benim kafamı mektuptan kaldırabilecek kadar yüksek çıkıyordu.
Mektuptan kafamı kaldırdığım anda gidip o küçük çelimsiz bedenine sarıldım.
''Şimdiden üzülmek çok erken anne.Bir yanlışlık olmalı''
Ellerini hapsettiği suratından çekip başını iki yana salladı.Kolumdan tutup oturma odasına doğru çekiştirdi.Karşımdaki koltuğa oturup derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
''Baban Eva onun da bir yeteneği vardı.''
Hıçkırmaktan sözcükleri bir araya getiremiyordu.
''ama baban hiçbir zaman 3luck uygulamasına çağrılmadı.''
Babam,annemin anlattığı kadarıyla tanıdığım hayallerimde bazen de rüyalarımda yaşayan bir hayali karakterdi benim için.Sadece bir trafik kazası sonucunda öldüğünü bilirdim.
Annem sözlerine devam etti
''Seni bulmaları imkansız,ailemizde yetenekli bir insan olduğunu kimse bilmezdi.'' Tekrar hıçkırıklara boğulmuştu.
Annemi bu kadar çaresiz görmek canımı yakmıştı.Babamın bir gifted adayı olduğundan hiç bahsetmemişti.Gerçi teknik olarak gifted adayı sayılmazdı.Sadece davet mektubu gelenler gifted adayı sayılıyordu sanırım.
Burası küçük kendi halinde bir kasabaydı.Uygulama hakkında pek konuşan göremezdiniz buralarda.Hatta daha önce buradan büyük merkeze giden tek bir gifted adayı bile görmemiştim.Asıl saçma olan benim bu daveti hakkedecek yeteneğimin hatta potansiyelimin bile olmamasıydı.Hani herkesin pek fazla bir şey beklenmediği normal tiplerdendim ben.
Üzerimdeki şoku hala atlatamamıştım.Kapı çaldı.Annemin heyecanla kapıya doğru hareketliğini gördükten birkaç dakika sonra salonun eşiğinde Hank amca göründü.Her zaman giydiği turuncuya çalan kahverengi ceketi ve krem süveteri ile yüzünü görmesem bile onu tanıyabilirdim.Kasabamızda herkesçe sevilen, hatırı sayılan nadir insanlardan biriydi.Ayrıca kasabamızın kaymakamıydı.
''Kasabamızda yetenekli bir kızın olması beni gururlandırdı''
İkimizde bunun doğru olmadığını biliyorduk.Biraz daha yaklaşıp yanıma oturdu. Hank amcayı daima sevip,saygı duymuştum.Çocukluğumda baba eksikliğimi az çok kapatmaya ve beni bu yönden hiç yalnız bırakmamaya çalışmıştı.
Ben cevap vermeyince konuşmaya devam etti.
''Bir gifted adayına göre fazla sakinsin. Daha önce evine davet gelen insanlarda bu tepkiye hiç rastlamadım.''
Suratımı Hank amcaya doğru çevirdim.
''Nasıl yani bu kasabadan daha önce davet edilenler oldu mu?''
Tebessüm ettikten sonra elimi tuttu.
''Elbette oldu. Sıksık olan bir şey değil ama buradaki çocuklara da bazen davet mektupları gelir.Sadece yetenekleri yeterli olgunluk seviyesine gelmediği için gifted seçilmezler ve evlerine geri gönderilirler.''
Yani kurtulmak için bir şansım vardı.Hatta şans bile değil resmen kurtulmuştum.Bir yeteneğim olsa bile henüz ortaya çıkmamıştı.Bu da yeteneğimin olgunluk seviyesinden bahsedilemeyeceği anlamına geliyordu.
''Benim bir özelliğim veya yeteneğim yok.Bu beni uygulamadan kurtarır değil mi?''
Gözlerini önce anneme kaydı.Sonra ise bana dönerek konuşmaya başladı.
''Bunu test ile göreceğiz.Şimdilik bir gifted olarak seçilmişsin gibi kabul edelim ve ona göre yarın yeteneğini ortaya çıkarmak için çalışmalara başlayalım''
Oturduğu yerden kalkıp saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.Odadan çıkarken annemin gözlerine tam olarak çözemediğim bir bakış fırlattı.
Tavanı izlerken bir gün evvel yaşanan olayların hepsi rüya gibi geliyordu.Kendimi,saçma televizyon dizilerindeymiş gibi hissediyordum.Böyle şeylerin benim başıma gelmesi doğru değildi.
Sanırım insan ölümle yüzyüze gelmediği sürece bir gün öleceğine asla inanmıyordu. Korkuyor muydum?.... Deli gibi korkuyordum.Hatta korkudan yatağımdan çıkmak bile istemiyordum.Yeni günlerin bana getireceklerini tahmin bile edemiyordum.Kapımın çalınmasıyla yatağımdan doğruldum.Gelen annemdi. Dünkü yılgın halinden eser kalmamıştı.
''Hank amcan aşağıda seni bekliyor tatlım.Hazırlansan iyi olur''
Cevabımı bile beklemeden odamdan ayrıldı.Gerçi cevap olarak ne diyecektim ki.Yataktan kalkmak istemediğimi mi söyleyecektim? Adam onca işinin arasında bana vakit ayırıp yardımcı olmak için gelmişti.Onu red mi edecektim?
Yorganı üzerimden attım.Kalkmak için hazırlanırken alt katta,oturma odasından gelen sesler dikkatimi çekti.Kulak verdim.Hank amca konuşuyordu.
''Kız henüz yeteneğini bile keşfetmedi.Onu bu kadar çabuk götürmeniz etik değil.''
Ardından tanımadığım tehditkar ama bir o kadar da alaycı bir ses yükseldi
''iyi ya seçilme ihtimali azalır böylece eve sağ salim dönme olasılığı artar.''
Bu kadar erken olamazdı.Henüz gifted adayı olduğumu bile yeni öğrenmiştim.
''Bakın beyefendi gönderilen mektubun bize 1 ay önce ulaşması gerekirdi''
Bu sırada odamda çıkmış merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştım bile.
''Bu bizi ilgilendirmez.Emirler böyle.Kızın bu gün büyük merkezde bulunması gerekiyor.Zor kullanmak istemeyiz özellikle sizin gibi saygın bir beyfendiğe karşı''
Daha fazla dayanamadım
''Buradayım.''
Konuştuğum anda salondaki bütün gözler bana doğru çevrilmişti. Annemin gitmemem için yalvaran bakışları arasında salonun ortasına doğru yürüdüm.
''Hazırım gidebiliriz''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cellatın Kızı
FantasíaAcımasız bir uygulama ile karşı karşıya bırakılmış bir kız... İntikam duygusu ile kör olmuş vicdansız bir baba... Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum fakat kendi için olmadığını biliyordum.Yüzümü,avuçlarının arasına aldı. ''Ölmemelisin Eva Summer'' ...