-"Benim burada ne işim var "
Deniz mavisi gözlerini açtı ve benimle konuşuyor. O masmavi gözlerini görmeyeli o kadar çok zaman geçti ki . Ama Kurtardım onu, geçte olsa kurtardım. Şuanda benim yanımda , güvende. Peki ben bu olanları nasıl açıklayacağım. Ne söyliyeceğim. Benim düşmanın var ve bana zarar vermek için seni kaçırdı mı diyeceğim. Ben şimdiye kadar sadece güneşi nasıl kurtaracağımı düşündüm. Zaten bu zamana kadar bu önemliydi. Bunları nasıl açıklayacağımı hiç düşünmedim. Gerçekleri anlatsam yani sadece düşmanlık kısmını, kaza kısmını bulaştırmadan . Zaten güneş eğer kazayı öğrenirse.....
Hayır , hayır güneş benim karanlık dünyamı bilmemeli. Onu karanlık dünyama alamam. O benim dünyama göre değil. O kocaman bir karanlık içinde ,büyük olmasına rağmen küçücük bir ışık gibi . Benim karanlığım , onun ışığının bile aydınlatamayacağı kadar büyük. Bu yüzden hiç bulaşmamalı . Böylesi daha iyi.Ona yalan söylemek zorundayım, yine. Kendimi toparlayıp yüzümü olabildiğince hissizleştirerek "Sen nasıl kaçtın?" diye sordum. Şuanlık açıklama kısmını olabildiğince atlamaya çalışacağım. Tabi nereye kadar atlayabilirim onu bilmiyorum. O da benim onun sorusunu atladığım gibi benim sorumu atlayıp "Aras o adam beni neden kaçırdı?, seninle ne ilgisi var ?" Diye sorularını ard arda sıralamaya başladı. Derin bir nefes çekip onu duymamazlıktan geldim ve "Eminim orada birşey yememişsindir, karnın aç olmalı. Aşağı inelim , birşeyler ye." Dedim . Onun gelmeyeceğini adım gibi biliyordum. Sorularını cevaplamamı bekliyordu. Bende bu yüzden aşağıya doğru ilerlemeye başladım. Böylece sorularının cevabını almak için peşime takılacaktı. Merdivenlerden inmeye başladığımdan bir iki saniye sonra arkamda bitti. Mutfağa girdiğimde arkamda duruyordu. Hazırladığım çorbayı ve yanında yiyebileceği bir kaç şeyi daha bir tepsiye koyup televizyonun karşısındaki sehpaya koydum. Koltuğa oturduğumda oda yanıma oturdu ve benden bir açıklama bekliyormuş gibi yüzüme bakmaya başladı. Açıklamayı biraz daha erteledim ve ona bakmadan "yüzüme biraz daha bakmaya devam edersen çorba soğuyacak ve ben bir daha bu iyiliği sana yapmam." Bana kızgınlığını, çatılmış kaşlarından ve alev çıkan gözlerinden anlayabiliyordum. Daha fazla bu aldırmazlığıma dayanamayıp "Senden çorba isteyen olmadı . Ben neden buradayım? , O adam kimdi ? , benimle neden uğraşıyor? , seninle ne ilgisi var Aras !!? " diye çıkıştı . Of of "güneş yemeğini yer misin? iyi değilsin daha yeni uyandın, ilk önce bir kendini topla , sonra tamam mı?" Dedim ve yemesini bekledim ama nafile benden bir açıklama duymadan hiç birşey yapmayacaktı inatçı keçi. "Aras ..." dedi sabır istermişcesine. Yok, kurtuluşum yok. Ne kadar istemesemde güneşe yalan söylemek zorundayım. "O adam benim düşmanım " Gözlerindeki ifade şaşırmışlığını açıkça belli ediyordu. Aslında pek yalanda sayılmazdı . O şerefsiz benim düşmanımdı. "P-peki benimle ne ilgisi var ,yani senin d-düşmanın niye beni k-kaçırdı?" Tamamıyla ne olduğunu öğrenmeden peşini bırakmayacak. " Seni birkaç kez benim yanımda görmüş bu yüzden " , "iyide sen tek bir kızla çıkan birisi değilsin , neden diğer kızlar değilde ben ? , hayır aramızda da birşey yok ki " Bu kız sandığımdan daha zeki ve benim bir yerden açığımı yakalamaya yeminli sanırım. "Güneşş , benim yanımdaki kızlar , yanımda bir kereden fazla görülmez . Senin gibi baş belasıyla uğraşırsam olacağı buydu." Cevabını almadığı soru kalmamıştı ki sustu. Uzun süre bir yere odaklanıp düşünmeye başladı. Acaba aklından neler geçiyordu . Düşüncelerinden ayrılıp konuşmaya başladı."Ben ne zamandır buradayım , toprak merak etmiştir. Yağmur kim bilir ne haldedir ? Eve gitmem lazım." diyip ayaklandı . Kolundan tutup engel oldum . Onun şuanda buradan başka bir yerde kalması güvenli değildi . "Güneş uzun bir süre burada kalman gerekiyor. Dışarısı şuan bu durum için uygun değil." dediğimde itiraz istemeyen bakışlarımıda yanında yollamayı ihmal etmemiştim. Ama o bu bakışlarımın henüz ne kadar ciddi olduğumu bilmiyordu ve bu yüzden de ciddiye almıyordu. "Burada ? S-seninle? " diye şaşkınlıkla sorduğunda "Evet " diye kısa ve net bir cevap verdim. "Hıh. Aras sen baya ciddi ciddi burada kalmamı mı istiyosun gerçekten?" ne demeye çalışıyor gerçekten anlamıyordum. "Evetten ne anlıyorsun güneş ! Evet burada kalacaksın !" Bağırmamla bir an sıçradı. Hazırlıksız yakalanmıştı. Korktuğu yüzünden belliydi. Ama dur durak bilmiyordu üstüme gelmeye devam ediyordu. "Seni tanımıyorum, sadece hakkında bildiğim şey ismin , peşinde olan bir düşmanının olduğu ve o düşmanının beni kaçırması. Sen nasıl benim seninle kalmamı bekliyorsun , neden böyle birşey yapayım ? Bence dışarısı buradan daha güvenli. Senden ne kadar uzak o kadar güvenli. " Tek bir nefeste cümlesini pardon cümlelerini tamamlamıştı. Ve onun bu söylediklerinden benim çıkardığım şey ise bana inanmadığı ve güvenmediğiydi. Bu hiç hoşuma gitmedi. Hem de hiç. "Güneş sana birşey söylüyorsam bunu yapacağımdan söylüyorumdur. Bu yüzden lafımı ikiletme burada kalıyorsun !" "Hiç birşey anladığın yok ! Ya seni tanımıyorum , senin yüzünden kaçırılıyorum , ben neden onun yüzünden kaçırıldığım bir adamın evinde kalıyım ?" "Çünkü.... dışarısı güvenli değil tamam mı ? Niye bu kadar uzatıyorsun. Buradan başka hiçbir yer senin için güvenli değil!! Bana güven. " dediğimde son cümlemi diğerlerine göre biraz daha kısık sesle söylemiştim. Söyliyeceğim başka birşeyim yoktu . Ama yalan da sayılmazdı. Dışarısı güvenli değil. Neyini anlamak istemiyor ki! Ona gerçekleri anlatamam. Yapamam.
Bu sefer feci şekilde bağırmıştım. Gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonra "Kardeşlerim?" dedi sadece. Sanırım ikna edebilmiştim . Onları da düşünmüştüm . Onları da buraya getirmeye karar vermiştim. Dışarısı onlar içinde güvenli değil. "Onları da buraya getiricem ama biraz zamanı var sadece biraz bekle ." dedim sesimi oldukça düşürerek. "Ne kadar?" dedi bu sefer de . Gerçekten sinirlerimi bozmaya başlıyordu." Şimdilik bu kadarını bilsen yeter !" "Onları görmek istiyorum." dedi çok masumca ve özlemle. Haklıydı benim yüzümden epeyce bir süre ayrı kalmışlardı. " Peki . Yemeğini ye çıkalım." dedim yine itiraz istemeyen bir tonda . Bu kez işin sonunda kardeşleri olduğu için itiraz etmedi ve sessizce yemeğini yedi. Onu yemek yerken izlediğimde gerçekten çok masum gözüküyordü. Ona yaptıklarımın aksine o kadar masumdu ki .............Güneş yemeğini yedikten sonra yukarı odama çıktık. Onun uzunca bir süre burada kalacağından ona birkaç, daha doğrusu bayağı bir kıyafet almıştım. Yukarı çıkıp onları gördüğünde ağzını açmasına izin vermeden "Kimsenin değil hepsi temiz ve yeni . İstediğini giy aşağıda bekliyorum." Dedim ve aşağıya indim. Koltukta oturup onu beklemeye başladım. Üstüne en sade olanlardan kırmızı bir t-shirt ve altına da dar kesim bir kot pantolon giymişti . Başıma dikilip bana 'hadi' dermişcesine bakıp kalkmamı bekledi. Onun sorusuna hareketlerimle cevap verip ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. Dışarı çıkıp güneşi arabaya bindirdikten sonra evin dışındaki korumalara gözlerini dört açmalarını söyliyip arabaya bindim.
Yol boyunca hiç konuşmadık . Geldiğimizde kapıyı bir hışımla açıp arabadan indi. Arkasından bende indim. Güneş çoktan evin ziline basmıştı bile. Kapıyı açan güneşin ikiz kardeşi Toprak ve kucağındaki Yağmurdu. Toprak güneşi karşısında görmesinin ardından küçük çaplı bir şok geçirip , kucağındaki yağmurla birlikte güneşe sarıldı. Şokunu atlattıktan sonra güneşin arkasında beni görmesiyle kaşlarının çatılması bir oldu. Ve Güneşe beklenen soruyu yöneltti "Bu adam kim?".
Merhaba arkadaşlar ,uzun süredir bölüm yayınlayamadım lütfen kusura bakmayın.Okunma sayım oldukça artmış görünce çok ama çok mutlu oldum (Keşke okuduktan sonra vote ve yorum da yapsanız :/ yapanlara teşekkür ederim ama yapmayan çok kişi var neyse canınız sağolsun :(( ). Zaman ayırıp okuyan herkese çok ama çok teşekkür ederim. Lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın :)) Sizi seviyorum ;*)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Teen FictionKaza, Kaza, Kaza . Güneşin herşeyini kaybetmesinin sebebi o kazaydı. Artık yanlız kaldığını hissederken , o kazanın ona bir tarftan da herşeyini kazandırdığını bilmiyordu. Hiçbirşey bilmeden , hiçbirşey anlamadan kapıldı Arasın karanlığına. Peki h...