Hatırlatma;Korku artık damarlarımda patlayacakmış gibi dolaşıyordu. Ama bunu belli etmemem lazım. Onun karşısında ezilmeden , dik durmam lazım. Beni kendine yapıştırdığında hayla çırpınıyordum.Konuşmaya başladı;
-"Güneş demek sensin. Vayy gerçekten duyduğum kadar varsın.Çok güzelsin ama güzel olduğun kadar da şanssızsın. Tabi o kazadan önceki hayatını bilemem ama şuanda vahim durumdasın bunu biliyorsun değil mi?" Diyip ağzımdaki bantı bir hışımla çekip çıkardı. Acıdan biraz inledim. Bundan zevk almış bir ifadeyle , karşımdaki koltuğa tekrar oturdu.
-"Ne oldu canın mı yandı yoksa?"
-"Kazayı nereden biliyorsun" dedim sakin kalmaya çalışan bir ses tonuyla. Onun bu kazayla ne ilgisi vardı. Utku denen adam yapmıştı kazayı. Kafam çok karıştı. Ortada bilmediğim şeyler vardı.
Alaycı tavırla beni süzmeye başladı. Sadece süzüyordu. Ağzından çıkan kelimeleri dikkatle bekledim. Ama konuşmaya niyeti yokmuş gibi gözüküyordu.
-"Sana söylüyorum kazayı nereden biliyorsun!!? " diye bağırdım. Bir hışımla ayağa kalktı boğazıma yapıştı.
-"Sakın bir daha bana bağırıyım deme! Beni tanımıyorsun ve sana yapabileceklerimden gram haberin yok.Bu yüzden konuştuklarına ve ses tonuna dikkat et" dedi sakin ve soğuk bir şekilde . Sinirliydi ama bir o kadar sakin ve kutuplar kadar soğuktu .Çok korkutucuydu.
Bu adam beni nereden tanıyor? Kazayı nereden biliyor?Bana neden bu kadar öfkeli ?
Yoksa kazayı yapan bu muydu ?
Aklımda ki düşünceler beynimi ele geçirdi. Bundan başka bir şey düşünemez oldum. Korkutucu ve soğuk sesiyle konuşmaya devam etti .-"Şimdi al şunu zıkkımlan, açlıktan öldüremem seni başka planlarım var" diyip pislik olduğunu gösteren iğrenç bir gülüş yerleştirdi yüzüne. Ondan nefret ediyorumm.
-"Senin getirdiğin hiçbir şeye elimi sürmem ben" dedim , ondan nefret ettiğimi ve iğrendiğimi belli eden bir bakışla .
-"Peki sen bilirsin. " dedi ve kapıdan çıkıp gitti. Ne yani bu kadar kolaymıydı?
Ben bayılmadan önce arasla telefonda konuşuyordum. Bayağı zaman geçmiş olmalı. Akşam olmuş. Aras acaba beni bulmaya gelicek mi? Ahh hiç sanmıyorum. Beni doğru düzgün tanımıyor bile , neden canını tehlikeye atmak istesin ki . Buradan kendi başıma kurtulmaya mahkûmum.
O zaman kurtulma çalışmalarına bir an önce başlayalım. Burdan kurtulmak için elimden geleni yapıcam.-"Heyyy!! Sesimi duyan varmı? Uzayyy!!" Bu ismi ağzıma almaktan nefret ediyorum.
Kimse beni duymuyordu. Duyacaklar , zorundayım. Başka seçeneğim yok.-"İmdaaat!!! Yardım edin!! Sesimi duyan yokmuuuu!!!"
Kapı bir hışımla açıldı , içeri koşarak biri girdi. Planımın ilk kısmı başarıya ulaştı.Uzay soluğu yanımda aldı.
-"Ne ? Ne oldu?!"
-"Çok acil....." dedim lafımı bitirmeden telaşlı telaşlı.
-"Lan ne oldu söylesene!"
-"Çok çok tuvaletim geldi" dedim ve olduğum yerde sallanmaya başladım.
-"Bu muydu! Bende birşey oldu sandım. Sana işkence çektirmeden başına birşey gelmesini istemem."
Dedi adi herif . Şuanda ona , bana ne yapacağı umursamadan ağzıma geleni söylerdim ama buradan kurtulmak için susucam.
-"Evet evet , bence de. Artık tuvalete gidebilir miyim?"
Bir süre durdu. Kasılan çenesini eliyle okşayarak bir süre düşündü. Sonra ayaklarımın dibine gelip , ayak bileklerimdeki ipleri çözdü. Bileklerimdeki ipler boşalınca , bileklerimin rahatladığını ve acıdığını hissettim. Nasıl sıkmışlarsa artık . Ellerimi çözmesini beklerken ;
-"Kalk!" Dedi .
-"Ellerimi çözmeyecek misin?"
Çöz çöz çöz.Gözlerini üzerime dikip yine düşündü. Derince bir 'oh' çekip arkama geçti ve ellerimi çözdü. Ayağa kalktım.
-"Tuvalet nerede?"
Cevap vermeden sadece ıslık çaldı. Birkaç saniye sonra içeri , siyah takım elbiseli , iri yapılı , yüzünde hiçbir ifade ve mimik olmayan biri girdi.-"Seni yanlız göndericeğimi sanmıyorsun değil mi?" Diyip yine o iğrenç ifadeyi yüzüne takındı. Neyse sinirlerime hakim olmalıyım.Ellerimi çözdü ya yeter . Pislik.
-"Biraz daha beklersem buraya yapıcam" diyip biraz iğrençleşip sitem ettim. Noluyor bana ya . Kendine gel güneş.
-"Ahmet , güneş hanım efendiyi tuvalete götür , kapısından da ayrılma." güneş ve hanım efendiyi özellikle vurgulamıştı. Benimle dalga geçmekten zevk alıyordu şerefsiz.
-"Peki efendim." Efendim ne yaa , köle misin sen !.
Yine içimden kendi kendime konuşurken, ahmet denen o duygusuz köle beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı.-"Ben kendim yürüyebilirim." Diyip kolumu çekmeye çalıştım. Ama bu hareketim ona zerre kadar işlemiyordu. Bende teslim olmuş bir şekilde beni sürüklemesi için kendimi serbest bıraktım. Herşey burdan kurtulmam için , inşallah çabalarım boşa gitmez ve buradan kurtulabilirim. Çünkü burada bir suçlu kadar tehlikede ve yanlızım . Bir an önce buradan kurtulmam lazım...
Arkadaşlar bu bölüm biraz kısa oldu diğerlerine göre ama bir dahaki bölümlerde telafi edicem. Sınavlarım olduğu için vakit bulamıyorum kusura bakmayın. Lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın, voteler çok düşük . Emeğe saygı lütfen ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Teen FictionKaza, Kaza, Kaza . Güneşin herşeyini kaybetmesinin sebebi o kazaydı. Artık yanlız kaldığını hissederken , o kazanın ona bir tarftan da herşeyini kazandırdığını bilmiyordu. Hiçbirşey bilmeden , hiçbirşey anlamadan kapıldı Arasın karanlığına. Peki h...