BU KOKU ONDAN MI ?

45 3 0
                                    

"Yakmasın be mavi sevgi bu kadar yakmasın.."

Uyanırken odadaki sesizlikten ilk başta tek olduğumu sansamda, aldığım her nefeste ciğerlerime dolan muhteşem vanilya kokusu beni tekrar mayıştırıyor, uyuma isteği uyandırıyordu. İlk defa böyle olmuştu. Beni uyandıranın güneş ışıkları değil muhteşem vanilya kokusunun olması beni afallatmışken, uyandığım halde kötü düşüncelere dalmadan sanki uyuyormuş gibi durmam. İşte bu ilk defa olmuştu ve buna alışmaktan ölesiye korkuyordum. Biliyordum ki artık her sabahları bu uyanmayı isteyecek ve çaresizce el mahkum o güneş ışıklarına katlanarak uyanacaktım. kendimden nefret ediyorum. Bu kadar zeki olduğum halde bazı duygularıma karşı çıkamıyorum ya kendimden neret ediyorum. Madem ki bana böyle bir lanet verildi o zaman hiç bir şey hissetmemem gerek öyle değil mi. Olmuyor ama işte öyle. geçmişte yaşadığım acılar yüzünden sadece duygularımı saklamayı öğredim o kadar. Ve sanki yıllara inat bir şekilde ilk defa gözlerimi ilk defa yavaşça açtım ve açtığımda yerimde doğrulmadım. Gözlerimi açınca gözlerim tavanı buldu. Bugün hep hayatımda ilkleri mi yaşayacaktım, hadi ama kim tavanını maviye boyatır ki. Ben bile siyahı bu kadar sevdiğim halde tavanım beyazdı. Ne kadar şaşırsamda yüzümde tek bir mimik bile kıpırdamadı. tekrar vanilya kokusunu ciğerlerime hapsettim. Ancak o anlamadı bile. sanki o kadar ruhsuz duruyorum ki bazen ben bile bir ruhum olmadığından şüpheleniyorum. Bakışlarımı aşağıya doğru indirince karşımda kocaman bir pencere gördüm. Tabiki o pencerinin önünde dışarısını izleyen adamı bahsetmiyorum. kalbim öyle tekledi ki bir an bayılacağım sandım. Bayılmakta değil hayır, ölmek ama aynı zamanda yaşamak. Bu ölüm sebebini sevdim. Adamın arkası dönükte olsa O'nun olduğunu tahmin ediyorum. Evet o olmalı benim kalbim bu kadar hızlanıyorsa. ilk defa onu böyle görüyorum. Ne kadar da sevilesi, ne kadar da bakılası bir adam bu. O göremediğim petek dudaklarından bal sözler döküldü.
'' Bir daha kafanı duvarlara vurma sakın Allah'ın emanetine ne kadar da saygısızsın böyle?''
Şaşırdım , ne kadar bal sözlerdi öyle o petek dudaklarda ne kadarı vardı? Hele o sesi.. Sanki kulaklarımda dans ettiler ama çok yavaş harektlerle. Hayır bana kızmamıştı sadece hem uyarıydı hem de şefkatti sözleri. Doğruya şimdiye kadar beni kaç kişi bu şekilde uyarmıştı da ben söz dinlemiştim. Kocaman bir sıfır. Hiç yani. Ben yalnızca uyarılmıştım, sanki doğruları bilmiyormuşum gibi. Sanki bu lanet ben de değilmiş gibi yanlışları ayırt edemiyormuşum gibi.
Bir anda o kadar ağlama isteği duydum ki kaç yıl oldu ağlamayalı merak ettim. Ama en son ne zaman
ağlamıştım hatırlamıyorum. Ben de o çirkin ağzımdan o çirkin kelimeleri yine o çirkin sesle yuvarladım.
"Peki.."
Sonra sıkılmış gibi yüzünü bana döndü. Dönmez olaydı da yüzünü bu kadar aklıma kazımasaydım. Dönmeseydi de unutmaya çalışmak için bir umudum olsaydı onu . Kokusunu, boyunu, posunu, saçlarını ,ensesini unutmak için bir umudum olsaydı. halbuki şimdi ılgın erkekler gibi karşımda duran bu yüz asla ama asla unutulmayacak türdendi. O kadar güzeldi ki nasıl sevebileceğimi şaşırdım. Hatta kendimden nefret ettim. O pis iğrenç şeytanla dolu kabime şimdi bu ılgını sokmak ne kadar doğruydu. Ne kadar daha o çöp aklımda muhafaza edecektim onun bu ılgın yüzünü. Ona ancak bir huri yakışırdı, ancak onun kadar saf ve temiz olan bir huri.. Şimdi o kadar eminim ki benim sevdiğim siyahıma o mavinin yakışmayacağına . O kadar gzüel mavileri vardı ki ne deniz olabilirdi gözleri ne gökyüzü. Çünkü herkes bilir ki deniz soğuk havalarda boğucu olur. Zalim olur ve seni kabul etmez içine, öldürür seni, boğar yutar belki seni vermez bile toprağa hapseder. Gökyüzü ise kötü günlerinde o kadar canidir ki himayesi altına aldıklarını yakar yıkar savurur . İkisi de mavi halbuki , hem deniz hem gök.. Lakin ikisimin de kötü tarafları vardır. karşımda gördüğüm maviler ise hayatımda gördüğüm en masum mavilerdi. içinde hiç kötülük olmayan arı maviler.. O mavilere yakışacak olan ise yine o kadar saf masum huri olmalı değil mi?
Ben onun mavilerine takılmışken kahvelerimle onları kirlettiğim için utanıp başımı çevirdim. Hayır daha fazla kirletemezdim. Ne ara geldi yanı başıma şu nuhteşem ılgın ne ara yanı başıma oturdu ne ara bana dikti gözlerini hatırlamıyorum. Kendimden o kadar geçmiştim ki farketmemişim bile. O ezgi dolu cümleler yine dökülmeye başladı petek dudaklarından bal gibi..
"Hayatında hiç sevdin mi Zümrüt "
Bu soruyu beklemiyordum, hayır bu soruyu beklemiyordum. Daha çok neden başını vuruyordun, neden bağırıyordun ? Bu sorular olmalıydı değil mi? Yani düne dair sorular ama o bana sevmek ile ilgili bir bir soru sordu. Neden sordu diye düşünürken aklıma dank etti birden. Büyük ihtimalle o masum temiz gözleri ile içimdeki kötülüğü günahları gördü. O kadar kötü biriyim ki benim sevebileceğimden şüphelendi. Gerçi hak verdim ona dışarıdan bile bu kadar içimin kötü olduğu anlaşılıyorken sormaması saçma olurdu asıl. Fakat yine de içimin sızlamasına engel olamadım. O kadar sızladı ki kalbimdeki herhangi bir zarın yırtılmış olacağına yemin bile edebilirdim. O beklenti ile yüzüme bakarken daha fazla ona bakmamam gerektiği aklıma tekrar geldi ve gözlerimi sakince kapattım. Öyle ki içi sızlayan ben değilmişim gibi.. Sonra bu kadar yakın olduğu için bana inadına inadına burnuma doldu. Pis olan içime dolmaması için o şerbet vanilya kokusunu nefesimi tuttum ama en fazla iki dakika dayanabildim. kendimden bir kez daha nefret ede ede nefes almak için burnumdan derince vanilya kokusu çektim içime. Korkuyorum, korkuyorum çünkü bu vanilya kokusuna tiryaki olursam bu masum, arı ılgına ihanet olurdu. Her ne kadar çirkin sesimle masum kulaklarını doldurmak istemesemde mecbur cevap vermek için dudaklarımı araladım. Çünkü benden bir ceavp bekliyordu ve daha çok geciktirirsem onu biliyorum ki o masumluğun temsilcisi gözlerine daha çok zulmedecek ve kötü bene baktıracaktım mavilerini. Daha fazla günahkar olmamak için çabucak cevap verdim.
" Eğer bu soruyu bana 6 ay önce sorsaydınız patron size cevabım sevgi ne demek diye olurdu. Ancak şimdi soruyorsunuz ya cevabım sevginin ne demek olduğunu öğrendim oldu. "
Yüzüme gülümseyerek baktı. Halbu ki ben sandım ki cevap verince kalkıp gidecek ve bu iğrenç yüzü daha fazla görmeyecek . Yanılmışım.
"Nasılmış peki?"
Cevap verdim hemencecik.

" Yakıyor.."

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin