Baktı, baktı, baktı.. Hiçbir şey demedi sonra gözlerini kapattı. Sanki beni görmek sitemiyor gibiydi.. ağzını açtı kapattı, kapattı açtı. Bir şey diyecek lakin aklında toparlayamıyor gibiydi. Neden sonra yerinden kalktı, pencerenin oraya gitti, arkasını döndü. öyleki, anladı bana bakmaması gerektiğini . Bakıp kendini kirletmemesi gerektiğini o masum gözlerinin , mavisinin bulanmaması gerektiğini.. Ben ise başka alemlerdeydim.. Kırılmamam gerekirken azıcıkta olsa kalbim zedelenmişti. Namussuz kalbim benim bana , benim düşüncelerime ihanet ediyor bana karşı geliyordu. Şimdi napmalı ? Şimdi bana karşı gelen bana ihanet eden namusunu kirleten bu kalbi törelere uygun bir şekilde öldürmeli onu göğsümün en derinlerine gömmem mi gerek? Peki şu aklıma ne demeli ? Hala aklımı kullanmaya başlamamış hala yatıyordum. Hem de başım ağrımadığı halde ! bu düşünceler hızla aklıma üşüşürken yerimden yavaşça kalktım. yorganı düzelttim. Ben bu işlemleri yerine getirirken o kıpırdamamış bile hala dışarı bakıyordu. Kim bilir hangi düşüncelerle beni ne halde düşünüyordu. Gerçi ne halde düşünüyordu bilmiyorum ama kötü bir halde düşünüyorsa haklıdır çünkü ben o kadar da iyi birisi değilim. Hatta kötüyüm. Ben yatağı düzeltmiş ona bakarken aklımdan türlü türlü şeyler geçiriyordum. Eğer yatak onunsa benim o kötülüğün sarmalamış olduğu kokum onun yatağında kalmış olacak ve onun muhteşem vanilya kokusunu kirletecekti. Lakin yanında daha fazla durmadım ona benimle zulmetmeme hakkım yoktu çünkü. muhtemel benimle aynı havayı soluması bile ona işkence bana tekrar tekrar günahtı. Günahı bu kadar takmayan ben onu gördükten beri günahı bu kadar takar olmuştum. Halbulki özellikle bu zamana kadar günah işlemiştim. günahların ne olduğunu bildiğimden dolayı yine de o huzursuzluğu tatmak istedim. Neden olduğunu anlamazsınız belki ama ben de yanlış yapmanın ne olduğunu merak etmiştim. Yine de çok çabuk öğrendim ki, insanlar yanlış yaparken ne yaptığını bilmiyor hatta yanlış yaptıktan sonra dahi başkasının yüzüne söylemediği takdirde anlamıyor dolayısı ile içini herhangi bir huzursuzluk kaplamıyordu. Evvela ben bildiğim yanlışa doğru delilikle yürürken beni nelerin vurcağını biliyor ve zırhımı bile bile çıkarıyordum. Ne etrafımda bir insanoğlu ne de bir kötü vardı. zaten insanlar bile bile yanlışa gider mi ? yine dalmış gitmiştim işte. Ne çok oldu bu bana bilmiyorum aptallaşmaya başladım. Yine o pis düşüncelerden kurtulup kapıya doğru ilerledim. Tam kapıyı açtım ki o petek dudaklarından dökülen muhteşem sesi duydum.
" Asıl sevgi yakmaz Zümrüt, asıl yakan nasıl sevileceğini bilmeden günahkarane bir halde sevmektir zümrüt.. İnan bir bakış bile sevgiyi kirletir, Bir gün öğrenmek istersen eğer bilsem sana nasıl sevileceğini öğretirim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Romansa"Yakma sevgili, ısıt beni lakin yakma .. Eğer bir gün yakarsan beni kim sever o zaman seni ? Bırak, sevmeyi öğreteyim sana.."