Giriş Bölümü

238 22 32
                                    

Değişim her hayatı ele geçirirken , benimki sabit kalmış, sıradanlık sığındığım şey halini almıştı. Yanımdan geçip giden her hayat yolunu bulurken ben yerimde sayıyordum. Kaybolmuş gibiydim.

Sessizce önümdeki manzarayı izlemeye devam ettim. Bulunduğum yerden bakınca tüm şehir ayaklarımın altında gibi görünüyordu ama aslında tam tersiydi. Şehir kocamandı ve biz insanlar içinde kendi benliğimizi bulmaya çalışıyorduk. Her şey vardı dünyada. Bir genç kızın gözyaşlarından, bir erkeğin alkol ve sigara kokan nefesine kadar herşey...ama aynı zamanda en acı gerçek olan ölümde vardı. Şu bir kesindiki herkes birgün ölümü tadacaktı. Bazıları genç bazıları yaşlı fark etmiyecekti. Bundan kaçış yoktu. Babamda kaçamamıştı. Hastalığına yenik düşmüştü ve beni terk etmek zorunda kalmıştı. Annemse zaten beni 8 yaşındayken bırakıp gitmişti ve birdaha haber alamamıştım.

Çiselemeye başlayan yağmurla ayağa kalktım. Kapşonlumun şapkasını kapadım ve ellerimi cebime soktum. Yağmuru severdim aslında ama bana geçmişimi hatırlatması değiştirilemez bir gerçekti. Geçmişim bana acı veriyordu. Şu andada anılar beynime rüzgar gibi doluyordu ve ben buna engel olamıyordum.

Her zamanki gibi anne ve babamın odasından bağırışma sesleri geliyordu. Her akşam olduğu gibi kavga ediyorlardı. Bense koltukların arasında kulaklarımı tıkamış ağlıyordum. Alışmam gerekirdi belkide ama o zamanlar 8 yaşındaydım ve bu benim için çok ağır bir yüktü. Her akşam onların kavgasını dinlemek içimde akıl almaz yaralar bırakıyordu.

Bir süre sonra bana doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Daha çok sindim olduğum yere ve bekledim. Annemdi gelen. Yanıma eğilmişti. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.

"Beni iyi dinle ve söyleyeceklerimi aklından sakın çıkarma." dedi sakince. İlk defa böylesine ciddiydi benle konuşurken.Durdum ve annemin ağzından çıkacak kelimeleri bekledim.

"Belki beni şimdi anlamazsın ama büyüyünce anlayacağını biliyorum. Derin bir nefes aldı. Kelimeleri sıralamakta zorlanıyordu. Gözyaşlarını sertçe sildi ve devam etti. "Sakın mutlu olmayacağın şeyler yapma. Hep kendi yolundan git. Sana ne doğru geliyorsa onu yap. Başkalarının hayatına karışmasına izin verme. Hayallerini çalmalarına izin verme. Beni hatırla her seferinde. Ne kadar mutsuz olduğumu..." diyerek durdu ve çok daha önemli bir şey söyleyecekmiş gibi eğildi;

"Acısada acımıyormuş gibi yap. Yoksa seni kandırmanın bir yolunu bulurlar." İste o anda annemin arkasında duran bavulu görmüştüm. Gidiyordu annem. O zaman anlamamıştım ne anlatmaya çalıştığını annemin ama gün geçtikçe her birinde bir duygu yüklü olduğunu anlamıştım.

Annem babama hiç aşık olmamıştı!

Kafamı anılardan kurtulmak istercesine salladım. Hızına arttıtan yağmurla birlikte bende adımlarımı hızlandırdım. İlk başlarda huzur gibi gelen yağmur şimdi yeryüzündeki nesneleri deşmek istercesine iniyordu gökyüzünden. Çoktan sırılsıklam olmuştum. Saat akşamın 10'uydu ve sokakta kimse yoktu.

Sonunda evimin olduğu sokağa girdim. Sıcak bir duş şu anki tek dileğimdi. Evimde sessizce oturacak ve uyuyana kadar film izleyecektim. Ancak gördüğüm şeyle duraksadım.

Bir adam vardı kapımın önünde. Öylece bekliyordu ve gözleriyle sokağı tarıyordu. Şüpheli tavırlarla birini bekliyor gibiydi. Yavaşça duvar kenarına doğru ilerledim. Burdan beni göremezdi ama bende adam gidene kadar bekleyemezdim. Birden aklıma gelen düşünceyle duraksadım. Kötü amaçlı bir adam olsa neden kapının önünde beklesinki? Eğer zarar vermek isteseydi işini gizlive yapardı ve kapının önünde dikilmezdi.

Derin bir nefes aldım ve olduğum yerden çıkıp evime ilerlemeye başladım. Sonunda görüş açısına girmiştim.

Maviliği karanlıkta bile belli olan gözlerini bana çevirdi. Bende adama ifadesizce bakmakla yetindim. En az 25 yaşındaydı karşımdaki adam.

"Hazan AKAY?" dedi sorarcasına. Sert bir şekilde konuşmuşu. İstemsizce çatıldı kaşlarım. Hem gece sayılan bir saatte evime geliyordu hemde benle sert bir şekilde konuşuyordu.

"Sen kimsin?" dedim onun gibi sert olduğunu düşündüğüm bir sesle. Ona hemen Hazan AKAY' ın ben olduğumu söylemek saçmalık olurdu.

Bana doğru bir adım attı. Eğer geri adım atarsam korktuğumu düşünürdü. Bu yüzden olduğum yerde durdum.

"Zarar vermek için burda değilim. Önemli bir konu için onunla görüşmeliyim." dedi adam az öncekinden daha az sert çıkan sesiyle. Gözlerinden doğru söylediğini anlamak mümkün değildi çünkü sürekli aynı ifadesizlikte bakıyordu. Yinede nefesimi dışarı verdim ve "Hazan AKAY benim" diye mırıldandım. Adam bana doğru bir adım daha attı. Artık aramızdaki boy farkı belirgin bir şekilde ortadaydı. Yalnızca omuzlarına kadar geliyordu boyum. Geri adım atmamak için zor tuttum kendimi.

"Önemli olan konu nedir?" diye sordum sessizliğin canımı sıkmaya başlamasıyla. Artık havanın soğukluğunu ciğerlerimde hissediyordum. Biraz daha dışarda durursam kesinlikle hasta olurdum.

"Burda konuşamayız." dedi kendinden emin ses tonuyla. Evime girmek istiyordu. Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordum. Her ihtimali değerlendirmem gerekirdi. Bir seri katilden bir sapığa kadar.

"Olmaz." dedim karşı çıktığımı belli ederek. Adam sabır dilenircesine yukarı baktı. Ne yani? Onu hemen evime davet etmemimi bekliyordu.

"Gizli göreve çağırılıyorsun. Ekibin yardımına ihtiyacı var ve bende seni bilgilendirmek için gönderildim." dedi. Kelimeler ağzından çıkar çıkmaz başka birinin söylediklerini aktardığını anlamıştım. Şaşkınlığım yüzümden okunduguna emindim.

Aylar sonra ilk kez göreve çağırılıyordum. Gerçekten önemli olduğunu anladığım için cebimden anahtarı çıkarıp evin kapısını açtım ve adamın içeri girmesine izin verdim.

Bu ilk bölüm olduğ için biraz kısa. Sonraki bölümler uzun olacak. Beğendiyseniz lütfen vote verin. Eksiklerim varsa lütfen bana iletin. :)

Yıldızların VedasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin