2.Bölüm

100 11 5
                                    

Gözlerimi bilmediğim bir yerde açtım. Beyaz ve maviyle döşenmiş bir odadaydım. Dün olan her şey hala zihnimde canlı bir şekilde duruyordu. Burası görevleri yürüttükleri yer olmalıydı. Ama neden kimse beni uyandırmamıştı?

Yatağımdan kalktım ve odadaki tek pencereye ilerledim.

Güneş gün yüzüne çıkmaya başlamıştı ama saat henüz erken olmalıydı. Bulunduğum yerin dört tarafıda ormanlarla çevriliydi. Aşşağıda duran insanları görebiliyordum. Pencereden uzaklaştım ve aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı sıkıca topladıktan sonra genel anlamda iyi gözüktüğüm kanaatine varmıştım. Dün giydiğim kazak ve kot hala üstümde olduğundan kıyafetlerimi değiştirmeme gerek yoktu. Bavulum kapının hemen yanında duruyordu. Beni buraya Aras taşımış olmalıydı. Beni taşıdığını hatırlıyordum ama o zaman gözlerimi açamayacak kadar uykum vardı. Şimdi bunu düşünmek mantıksızda zaten.

Şu anki tek hedefim bana verilen göreve odaklanmaktı. Bu yüzden öncelikle Aras' ı bulmalıydım. O beni yönlendirirdi. Görevim hakkındaki tüm bilgilere sahip olursam bu daha iyi odaklanmama yardımcı olurdu.

Sakin adımlarla kapıya ilerledim ve yine sakince açtım. Aslında oldukça heyecanlıydım ama bunu göstermenin bana bir yararı olmayacaktı.

Kapıdan çıktığımda karşılaştığım şey uzun bir koridor olmuştu. Kimse yoktu. Neden hiç kimsenin olmadığı aklımda soru işaretleri oluşturdu. Belki düşündüğüm kadar profesyonel değildi burası. Belkide herkes toplantı odasında görev dağılımı yapıyordu. 1. Şıkkı hemen eledim çünkü acemi insanların çalıştığı bir yere benzemiyordu. Oldukca modern ve sade bir yerdi gördüğüm kadarıyla.

Karşıdan gelen bir kız görmemle adımlarımı ona yönlendirdim.

"Merhaba" dedim en fazla 20 yaşında olan kıza. Önce durdu ve uzunca baktı.

"Merhaba" derken biraz çekingen bir tavır takınıyordu. Oldukça utangaç olmalıydı.

"Acaba Aras' ı tanıyor musun? Onu nerede bulabilirim?" Kız önce bir şeyi anlamaya çalışır gibi baktı sonra gözlerini kocaman açtı. Şaşkınca bakıyordu bana.

"Sen yeni gelen ajan mısın?" dedi. Şaşkınlığı sesinede yansıtarak biraz yukseltmişti sesini. Hafifçe gülümseyerek başımı salladım. Aşırı tepki verdiğini anlamış olacakki kendini toparladı ve elini bana uzattı.

"Ben Öykü. Burada hemşire olarak çalışıyorum. Tepkim için üzgünüm. Buraya çok fazla ajan almıyorlar. Standartlar biraz yüksek sanırım. Sende böyle genç olunca şaşırdım." dedi bu sefer sakince. Hayret ve gülümseme eşliğinde elimi uzattım.

"Hazan." dedim. Bir süre yüzüme baktı ve soruma cevap vermediğini hatırlamış olacakki bir heyecan dalagası daha sardı Öyküyü. Samimi ve doğal bir kızdı. Aslında hiç bir zaman sıkı arkadaşlıklar kurmamıştım ama iyi anlaşabileceğimizi düşünüyordum.

"En alt kata in. Orada bir taplantı odası var. Kapısına yazıyor zaten. Görmemen imkansız. Herkes orada ve sanırım seninde orda olman gerekiyor. Sonuçta burda yenisin ve her şeyi öğrenmen gerek."

Hızlıca söylediklerine karşılık bende kafamı sallamakla yetindim. Koridoru geçip merdiveni hızla indim. Ne kadar göreve çıkmış olsamda içimde farklı bir heyecan vardı. Araya karışan gerginliğide hissediyordum ancak umursamamaya çalışıyordum. Hayat her zaman böyleydi. Ne zaman karşına ne çıkacağı belli olmuyordu. Sakin ol Hazan. İyi şeyler düşün.

Kendimi sakinleştirmeye çalışırken çoktan en alt kata inmiştim ve 'Toplantı odası' yazan kapının önüne gelmiştim. Bu kapıdan hangi cesaretle girebileceğimi bilmiyordum. İçeride oldukça fazla insan olduğunu biliyordum ve ben kapıyı açınca büyük ihtimalle tüm gözler bana çevrilecekti. Buna alışık değildim. Hiç bir görevimde olmamıştı bu.

Yıldızların VedasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin