5. Bölüm

136 9 5
                                    

Meraba arkadaşlar tatile girdiğim için ve hasta olduğum için yeni bölüm yazamadım. Kusura bakmayın😔 Kısa bir bölüm oldu ama umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum.😀

Gözlerindeki perdenin yanaklarıyla kavuşması an meselesiydi. Şu an yerin bin kat altıda olmak için neleri vermezdi ki! Sinirden köpürmüş adam o masum kızı görmesiyle sinirli yüz ifadesinin yerini şaşkınlık almıştı. Gözlerindeki ateş sanki kora dönmüştü...

Başını zorlukla yerden kaldırıp gözlerinin içine baktı. Elindeki gömleği sımsıkı sıkıyordu. Karşısındaki  cevap beklesede diyebileceği hiç bir şey yoktu. Titreyen ellerini arkasına saklayıp birbirine kilitledi.

" Ben... Öz-özür dilerim. Nasıl yandı bilmiyorum birden gömlek yapışıverdi."

Zorlukla çıkan bu sözler karşısında o ise iki elini cebine koymuş kaşları çatık bir şekilde kıza bakıyordu. Bu kızı gördüğünden beri sanki hiç bir şey yolunda gitmiyordu. Ve şimdide gömleği...  

Üstündeki şaşkınlığı atmaya çalışıyordu. Karşısında  korkudan titreyen kıza bakarak

"Asya Hanım...  Siz hünerlerinizi bu şekilde mi gösteriyorsunuz?" dedi. Asya donup kalmıştı bu soru karşısında. Korkudan hızlıca atan kalbi  neredeyse yerinden çıkacaktı.

" Ben..." 

" Lütfen hünerlerinizi gösterecek başka bi yer bulun Asya Hanım. Zira benim gömleklerim deneme yapılacak müsvette kağıdı değil! Eğer oyun oynamak istiyorsanız eski gömleklerim üzerinde ütücülük oyunu yapabilirsiniz." dedi katı bir sesle. Asya ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Oysa bu adamı ilk gördüğünde hiç bu kadar acımasız olduğunu düşünmemişti. Hatta kendisini soğukta beklemesin diye üniversiteye kadar bırakmıştı. Şimdi neden  bir taş kadar katı ve sertti ki! Acımasızlığın dersini almış gibiydi...
'Altı üstü bir gömlek değil miydi? Bir oda dolusu gömleği vardı içinden birisi eksilse sanki ne kaybederdi!' Asya bu sözler karşısında   sinirlenmişti. Başını dimdik tutarak karşısındaki hesap soran adama meydan okurcasına 

" Tekrar özür dilerim Emir Bey. Niyetim oyun oynamak değildi. Ama siz başkalarının para kazanmak için yaptığı işleri oyun oynamak olarak görüyorsanız evet ben oyun oynuyorum!  Hemde en iyisinden... " dedi gözlerinden akan iki damla yaşla. Emir kızın cesaretli  sözleri karşısında sadece susmayı tecih etmişti. Asya yavaş adımlarla Emir'e doğru yaklaştı. Karşısında durup gözlerinin içine bakarak

" En kısa zamanda gömleğinizin aynısını alacağım hiç şüpheniz olmasın. Bizde genelde oyunlar böyle oynanır hata yapınca telafi edilir. " diyip  hızlıca odadan dışarı çıktı. Asya' nın bu sözleri onu  geçte olsa kendine getirmişti. Arkasından bağırıp özür dilemek istedi fakat o çoktan gitmişti bile. Hanife hanım ise konuşmalarını duymuş Asya' nın bu duruma düşmesini üzülmüştü. Emir'in bir gömleğin bu kadar abartmasına anlam verememiyordu. Onu iyi tanırdı. Hiç bir çalışanını incitmek istemezdi. Ama bu incitmekten daha fazlasıydı!

Emir söyledikleri sözlerin pişmanlığı ile odasına gitmiş basın toplantısı için hazırlanmaya devam etmişti. Hanife hanım ise yarım kalan ütüleri ütülemeye koyulmuştu.

Asya duyduğu can yakan sözlerle kendisini bir an önce evin dışına atmıştı. Bugüne kadar kimse kalbini kırmamış, hiç bir kimse tarafından bu kadar aşağılanmamıştı. Böyle olacağını hiç düşünmemişti. O sadece işini yapıp gelmeyi planlarken hiç tahmin etmediği durumla karşı karşıya kalmıştı. Sanki tokat yemişti en sertinden! Ağlayarak evin büyük bahçesinden çıkan Asya ayakta durmak için zorlanıyordu. Elleri titriyordu. Ağlamaktan gözleri ve dudakları kıpkırmızı olmuştu. Gözlerinden akan yaşlar durdurak bilmiyordu. En nefret ettiği şey ise ağlamak istemeyipte göz yaşlarının onu hemen ele vermesiydi... Etrafına baktı uzaktan gelen taksiyi görünce durup bekledi. Bir dakika bile bu zengin sokağında durmaya tahammülü yoktu! Hemen uzaklaşıp o fakir ama huzurlu evine gidip babasına sarılmak istiyordu. Taksi Asya' yı görünce durdu.  Son kez göz yaşlarını silerek taksiye bindi.

Bana Ellerini VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin