Merhaba arkadaşlar uzun zaman sonra nihayet yeni bölümü yazabildim😊 Bundan sonra yeni bölümler kısa sürede gelecek merak etmeyin. Okuduktan sonra vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar umarım sıkılmadan okuyacağınız bir bölüm olmuştur😊😊
6. Bölüm
Elindeki fotoğrafıyla uyuya kalmıştı. Bütün gece boyunca annesinin fotoğrafını göğsüne bastırmış, ondan güç dilemişti. Bir sağnak yağmur misali yastığını sırılsıklam etmişti göz yaşları.
Zorlukla gözlerini açmaya çalıştı. Ağlamaktan acıyan gözleri buna engel oluyordu. Kendini toplayarak komidinin üzerindeki telefonu alıp saatine baktı. Sabah olmuş saat onu geçiyordu. Yataktan bir an önce kalkıp işe gitmesi gerekiyordu. O ruhsuz, bir çocuk gibi aşağılandığı eve... Babasının ceza olarak verdiği işine. Emir Altan'ın evine...
Dün akşam olanları aklından silmeye çalışsada babasının son sözünü unutamıyordu. Emir gittikten sonra sadece tek kelime etmişti
" O işe gidilecek o kadar!"
Bu söz bıçak gibi keskin girmişti zihnine. Gitmek istemiyordu. Tekrar o adamın evine gidip ona boyun eğmek çok ağır geliyordu. Üstelik birde onun gömleklerini ütülemek... Ütülemek yerine hepsini param parça etmeyi tercih ederdi! Kendini bir şey zanneden o adam nasılda bir özürle kurtarmıştı kendini. Haksızken haklı konuma getirivermişti!
Yataktan kalkıp lavobaya gitti elini yüzünü yıkadı. Aynada gördüğü görüntü ile yüzünü buruşturdu. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Babasına gözükmeden mutfağa gitti. Buzdolabında bir parça buz alıp göz kapağının üzerine koydu. Bu halde işe gidip o zengin , bir taş kadar katı kas hayvanına gözükmek istemiyordu. Tekrar odasına geçti. Her iki gözününde şişliği inene kadar gözünde beklektikten sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti. Dünü kötü geçsede bugünün iyi geçmesi imkansız değildi. Güne güzel bir kahvaltıyla başlamak ve babasından özür dilemek iyi fikirdi. Renkli bir kahvaltı hazırlamaya başladı. Babasının en sevdiği ekmek kızartmasını yapmaya koyuldu. Asya mutfakta kahvaltı hazırlarken Süleyman Bey herzaman ki gibi erkenden kalkmış salonda sabah gazetesini okuyordu. Orta okul mezunu olmasına rağmen genel kültür konusunda kendini çok geliştirmişti. Küçüklükten beri Asya'ya dersleri konusunda hep yardım etmiş, hem öğretmiş hemde öğrenmişti.
Kendini gazeteye kaptıran Süleyman Bey kapının açılmasıyla kafasını kaldırdı. Göz göze gelmemek için tekrar kafasını gazeteye gömdü. Biliyordu ki kızına bakarsa içindeki kızgınlığı küllenecekti. Fakat o bunu istemiyordu. Biraz burnun sürtünmesi şarttı! İçeriye elinde kahvaltı tepsisiyle giren Asya babasının kendisinden kaçırdığı gözlerini görmüştü. Suçluluk duygusuyla sofrayı hazırlamaya başladı.
Boğazını temizleyerek ellerini birbirine bağladı
" Kahvaltı hazır baba. Bak sana en sevdiğin ekmek kızartması yaptım. Hadi gelde soğutmadan yiyelim."
Asya'nın bu sıcak hali Süleyman Bey'de hiçte sıcak bir etki yapmamıştı. Poyraz rüzgarı gibi soğuk gelmişti ona. Elinden gazeteyi bırakmadan masaya oturdu. Hiç konuşmadan kahvaltısını ediyor bir taraftanda kaldığı yerden haberleri okuyordu. Asya arada sırada konuşmaya çalıştırsada sadece tek kelimelik cevaplar veriyordu.
" Baba kolun nasıl?"
" İyi"
" Peki bugün dışarı çıkacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Ellerini Ver
Teen FictionBir kızın hayatta kalma mücadelesi ve bu mücadeler arasında karşısına çıkan. O adam...