2. Bölüm

74 14 6
                                    

2016

Nihan'ın ağzından

Hafifçe esen rüzgarın sert bir şekilde yüzüme vurmasıyla gözümden hızla süzülen yaşların boynumu ıslatmasını umursamıyordum. Uçurumun kenarında titreyen bedenim, ruhumu simgeliyordu sanki. Ruhum üşüyordu... Gökyüzü karanlıktı. Siyah bulutların patlamaya hazır olduğu belliydi. Tıpkı benim gibi. İçim, en az o bulutlar kadar siyahtı. On iki yıldır, üşüyordum ben. Çevremdeki kalabalığın aksine yalnızlıktan üşüyordum. Benim yalnızlığım insanlarla doluydu...

***

Ertesi sabah dörtte çalan telefonumla uyandım. Arayan; Batındı. Bu saatte niye arardı ki bu çocuk beni. Poyraz'ın da gece eve gelmediğini hatırlayınca biraz ürkmüştüm. Poyraz'ın başına bir şey gelmiş olamazdı değil mi? Hayır, ailemden geriye kalan son kişiydi, onu kaybedemezdim. Telefonu istemsizce "bir şey mi oldu?" diyerek açtım.

"Hey, sakin ol. Acilen hastaneye gelmen gerekiyor. Soru sorma ve telaşa kapılma, geline her şeyi anlatırım." diyerek telefonu yüzüme kapattı. Ne saçmalıyordu bu? Ne hastanesi?

Hemen yataktan kalkıp üzerime bir kot pantolon ve kazak geçirdim. Dışarıdan gelen yağmur seslerini duyduğumda yağmurluğumu giymem gerektiğini anladım. Botlarımı da hızla ayağıma geçirdikten sonra gitmeye hazırdım. Bu saatte Nazım ağabeyi arayı çağıramayacağımı bildiğim için anahtarları aldım. Yaşım tutmadığı için ehliyetim yoktu fakat araba kullanabilirdim.

Arabayı park edip indiğimde yağmur hızını arttırmıştı. Hızlanan yağmura aldırış etmiyordum. Bir an önce oraya ulaşmalıydım.Hızlı adımlarla merdivenleri çıktım.Batın koridorda gözlerini yere sabitlemiş bir şekilde duruyordu. Yanındaysa daha öne hiç görmediğim bir kız vardı, ağlıyordu. Kızın omuzlarından aşağı dökülen siyah katlı saçları ve bembeyaz bir teni vardı. koyu kahverengi ve iri gözlerinin ağladığı için çevresi kızarmıştı. Küçük burnu ve biçimli dudaklarıyla güzel bir kızdı. Hızla ikisinin yanına gidip " Ne oldu? Ağabeyim nerede ?" diye sordum. Sustular. İkisi de sustu. Ama benim bir cevaba ihtiyacım vardı. "Batın, ağabeyim nerede?" diye bağırdığımda nihayet kafasını yerden kaldırıp gözlerime bakabildi.

"Bak, önce sakin ol.. Poyraz ve ben bir barda kafa dağıtıyorduk. Daha sonra yanımıza bir kız geldi, bilirsin işte, biz Poyraz'ın yanından ayrıldık. Olayın geri kalanını Burçak daha iyi biliyor."

Adının burçak olduğunu öğrendiğim kıza döndüm. Korkarak gözlerime bakıyordu. Sustum. Ondan konuşmasını beklediğimi anlamış olmalı ki konuşmaya başladı:

"Gecenin başında Poyraz'ın bana baktığını fark ettim. Ama pek umursamadan arkadaşlarımla eğlenmeme devam ettim. Fakat daha öne hiç tanımadığım biri gelip ben rahatsız etmeye başlayınca sinirlendim ve adama bağırdım. Adamın koluma fazla sıkmasıyla ve beni zorla dışarı çıkarmaya çalışmasıyla çığlık atmaya başladığımı hatırlıyorum. Sonraysa bir yumruk sesi... Poyraz adamı öldüresiye kadar dövmüştü. Sonraysa sanırım adamın bir arkadaşı gelip Poyraz'ı bıçakladı. "

Kız ağlamaya başlamıştı. Bense donmuştum. İçimden bağırıp çağırmak, küfretmek geliyordu, yapmadım. Yapamadım. Hayır, o güçlüydü. Bunu atlatabilirdi. Batın'a dönüp titreyen sesimle

"Batın, ağabeyim... o nasıl? Nerede?" diyebildim sadece elimden başka bir şey demek gelmiyordu. Konuşmaya bile gücüm kalmamıştı sanki. Batın ise beni sakinleştirmek istermiş gibi yumuşak bir sesle:

"Güzelim, ikimiz de Poyraz'ı tanıyoruz. O, çok güçlü. Senin için savaşır ve bunu da atlatır. Sadece hastaneye gelene kadar çok kan kaybetti, seninkinin uyacağını düşündük."

Batın'a cevap verme gereği duymadan hızlı adımlarla kan vermek için hemşirenin yanına gittim. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. İnandığım tek şey -belkide inanmak istediğim- Batın haklıydı, Poyraz güçlüydü ve bunu da atlatırdı.

Poyraz'ın ameliyatından sonra konuşmak için doktorun yanına gittik. Doktor kırk beşli yaşlarının üstündeydi. Deneyimli olduğu her halinden belliydi. Ancak surat ifadesinden ters giden bir şeyler olduğu belliydi.

"Elimizden geleni yaptık. Fakat 24 saat içinde uyanmazsa, bir daha hiç uyanamayacak."

Donmuştuk. Hiçbirimiz, hiçbir şey söyleyemiyorduk. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Batın gelip usulca bana sarıldı. Poyraz uyanacaktı. O beni bırakıp gidemezdi...

SESSİZ ÇANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin