Yeniden başlıyor.
Hayatımız.Sana söylemek istediklerim var.
Lütfen dinle beni.
Yanımda olmana ihtiyacım var.
Sana sarılmaya...
Birlikte kalmalıyız.
Hiç birbirimizi bırakmamalıyız.Düşündü.
Olanlar bir türlü çıkmıyordu aklından.
Hergün her an her saat ve her saniye.
Onun elini bıraktıktan sonra onun için herşey boştu artık.
Artık her gün bomboş tavanı izlemekten sıkılmıştı.
Gözlerini açmaktan ve hiç bir şey olmamış gibi yaşamaktan bıkmıştı.Yataktan yavaşça kalktı.
Bahar onun için kaybolmuştu.
Odasının verdiği soluk hava nefesini dolduruyordu.
Bütün her şey onun için solmuştu.
Hiç bir çiçek eskisi kadar güzel değildi.
Başkalarına mutluluk veren çiçek ona hüzüntü ve kederden başka birşey getirmiyordu.Aynadaki yansımasını gördü.
Gözleri şişmiş.
Çok uyumaktan yada uykusuzluktan.
Ne yapsa işe yaramıyordu ki.
Her anında gözlerinin önüne o geliyordu."Okula gitmen gerek Myungsoo."
"Biliyorum Kang Joon ahh. Her gün odama gelip bunu söyleme. "
Küçük bir evde arkadaşıyla kalıyordu.
Her gün onun için anlamsız olan okula gidiyordu.
Olsun en azından onu unutturuyordu.
Yaptığı pişmanlıkları bir kenara atabilmesini sağlıyordu.Lavaboya gitti.
Elini yüzünü yıkadı.
Saçlarını düzeltti.
Kıyafetlerini giydikten sonra evden çıktı."Hey bekle!! Myungsoo-ah kahvaltı etseydin en azından."
Ne zaman dinlemişti ki onu.
Ne zaman kahvaltı yapmıştı ki daha önce.Kapıyı kapattı ve çıktı.
Yine aynı yollar.
Sağa dön.
Sonra sola.
Okulun kapısına gelmişti bile.
İçeri girdi."Myungsoo! Hoca seni çağır-"
Dinlemiyordu.
Yine aynı laflar.
Ne yapabilirdi ki.
Her seferinde değişmeyeceğini söylemişti.
Yapabileceği bişey yoktu.Sınıfına girdi.
Yine aynı sıraya oturuyor.
Pencere kenarı.
Kafasını dağıtması gerektiğini biliyor ama her zaman bunu yapıyordu.Bahar havası yavaş yavaş yüzüne vururken yine onu düşünüyordu.
Artık eskisi gibi içini bir hüzün de kaplayamıyordu.
Çünkü sıkılmıştı.
Hep aynı şeyleri yaşamaktan."Yerlerinize oturun. "
Öğretmen gelmişti.
Derse geçmişti bile.
Myungsoo ne mi yapıyordu?
Hiç bir şey.
Elleriyle oynuyor.
Sıraya yatıyor.
Arada bir dersi dinliyor.
Geçmeyen zaman onu deli ediyordu adeta.
Yerinden hiç kalmıyor teneffüs çalınca pencereden bakmaya devam ediyordu."Myungsoo hoca seni çağırıyor.
Myungsoo? ""Minah yapma. Seni dinleyeceğini mi zannediyorsun? Görmüyormusun?
Yüzüne bile bakmıyor.""Hayır. Öyle deme.
Myungsoo? Lütfen bu sefer önemliymiş.""Git başımdan!!!! Gelmeyeceğim .
Anlıyormusun? Git başımdan.
Her gün demekten bıkmadın mı? ""Yine ağlayacak. Minah bir türlü akıllanmıyor. Neyse hadi bahçeye çıkalım.
Otura otura bunun gibi olmak istemiyorum."
Kimseyi umursamıyordu.
Tek bir kişiyi bile.***
Gitmek istiyordum.
Zaman geçmek bilmiyordu.
Hele de boşken.
Bir an birisinin bana dokunduğunu hissettim.
Başımı çevirdiğim de kimse yoktu.
Kalktım.
Sınıfta ki herkes dışarı çıkmıştı.
Yapma şimdide deliriyormuydum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
》SUICIDE《
Teen Fictionİlerliyorum. Yavaş ve ağırca. Hala buradasın biliyorum. Kalbimin attığı o yer de. Unutamayacağım şeyler yaşattın bana. Gözlerimi kapattığım da ve açtığım da , Her an ve her nefes alışım da içime dolan. Sensin. Ve o derece kalbimi acıtan da yine, Sen...