Bilmiyorum şu ana kadar farkettinizmi ama durun farketseniz kesin yorumlara yazardınız değil mi?
Bölümü okumadan önce bütün bölüm isimlerine bir bütün olarak bakmanızı rica ediyorum.
Fark edebileceğiniz bir şeyler olabilir ;)
Şimdiden teşekkürler.
Okuduktan sonra yorum yapmayı ve o küçük yıldıza tıklamayı unutmayın.
İyi okumalar...Bütün gece boyunca yataktan kalkmamış ve olan şeyleri düşünüyordum.
Yine büyük bir sessizlik oluşmuştu.
Kulağımı dolduran saatten gelen tik tak seslerinden başka hiçbir ses yoktu.
Tabi benim içimdeki sesi saymazsak.
Bir türlü anlam veremiyordum.
Her şey o kadar hızlı oluşmuştu ki.
Kafamda çözümleyemediğim binlerce soru binlerce olay.
Irene.
Onu düşünmek bile beni yoruyordu.
Yanında iken rahat hissediyordum.
Ama aniden kaybolduğunda.
Ona karşı duyduğum hislerin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
İlk başlarda düşünceleri ve fikirlerinin benle ne kadar uyumlu olduğunu gördüm.
Aynı şeyleri söylüyordu.
Duygularımı yansıtan bir ayna gibiydi.
Büyük bir iç çekerek saata baktım.
Saat 01:03 dü.
Gözlerim kapanmak için uğraşırken ben kapanmaması için direniyordum.
Hala yarım kalan şeyler vardı.
Neden kaç gündür beri görmediğim o görüntüleri birdaha görmüştüm.
O sözlerin sahibi kimdi?
Tek bildiğim eğer o Jiyeon'sa ona yarın büyük bir teşekkür etmeliydim.
Şu anlık nasıl yapacağımı bilmiyordum ama yapmalıydım.
Yorganı üzerime çektim ve gözlerimi kapattım.
Pencereden gelen arabanın farları bütün odayı bir anlık olsa da aydınlatmıştı.
İşte o da öyleydi.
Karanlık iç dünyam onun o gülüşünü gördükten sonra bir anlık da olsa aydınlanmıştı.
Belkide sadece ben öyle düşünüyordum.
Odamın aydınlık olması için arabanın geçmesini beklemeye gerek yoktu.
Gidip lambayı da açabilirdim.
Sonuç olarak her şey benim elimdeydi.
Aydınlatmak ve karartmak.
Son kez bir tik tak sesi duyduktan sonra bilinçaltımı kapatıp uykuya daldım.***
Güneş ışınlarının beni rahatsız edeceği ana kadar bekliyordum.
Nedensizce yataktan kalkmak istemiyordum.
Nereye dönsem yine gözümün içine içine yansıyıp duruyordu.
Büyük bir sıkıntıyla oflayarak yataktan kalktım.
İlginçti.
Kang Joon beni uyandırmak için gelmemişti.
Çok mu erken kalktım diye düşünerek saate baktım.
Evet.
Geç yatmama rağmen erken kalkmıştım.
Bir daha yatağa uzanmak için denerken yatmamla kalkmam bir olmuştu.
Güneş çok fazla vuruyordu.
Yataktan kalktım.
Ve lavaboya gittim.Aynaya baktım.
İlk defa yüzümü inceliyordum.
Çok büyük olmasa da gözlerim ortalama boyuttaydı.
Burnum yabancıların burnu gibi uzun ve düzgün dü.
Tenim tam beyaz da değil çok ta koyuda değildi.
Saçlarım uzundu.
Gözlerimi kadar uzadığını şimdi farketmiştim.
Kesmem gerekiyordu.
O an tipimim ne kadar iyi olduğunu farkettim ancak
Omuzlarım düşmüştü.
Yorgunluktan olduğunu düşünüyordum.
Eğilip musluğu açtım.
Akan suyun sesi birden beni rahatsız etti.
Çok sesliydi.
Musluğu azcık kısarak avucuma su doldurdum.
Aldığım suyu yüzüme vurdum.
İki üç kere daha yaptıktan sonra tam olarak uyandığımı hissettim.
Havluyu alarak yüzümü sildim.
Daha gitmeme çok vardı.
Ne yapacağım diye düşünürken şu ana kadar hiç kahvaltı yapmadığım aklıma geldi.
Bu sefer kahvaltı yaparak çıkmanın daha iyi olacağını düşünerek beklemeye geçtim.
Nasıl bu kadar erken uyanabilirdim gerçekten?
Kag Joon un uykusu bu kadar derin miydi?
Belki yarım sattir boş bir şekilde beklemiştim ve açlık kendini göstermeye başladı.
Daha fazla karnımın gururdamasına dayanamazdım.
Ayağa kalktım ve mutfağa gittim.
Küçük ama aydınlık olan bu mutfak bana farklı hisler getirdi.
Kapının yanında bir buzdolabı onun yanında tezgah ve tam ortada bir masa.
Dejavu yaşamış gibi hissediyordum.
Buzdolabını açtım ve yenilebilecek şeylere baktım.
Bir kaç sandviç ekmeği ve içine koyulabilecek salam marul felan vardı.
Ben bile kendimden etkilenmiştim.
Yemek yapmak ve ben.
Doğru düzgün yemek bile yemiyorken şuan resmen kahvaltı yapıyordum.
İçerden Kang Joon un bağırışlarını duyduğum anda duraksadım.
Tepkisini merak ediyordum.
"Myungsoo nerdesin??!!!
Hey Myung-
Mutfak kapısının önünde şaşırıp kalmış bir adet Kang Joon.
Komik olduğu kadar tatlı da gözüküyordu.
Hala ne olduğunu anlamış değildi.
"Siz kimsiniz?"
Yüzünü gözleri görmeyen yaşlı teyzelerin uzaktan bir şeye bakmaya çalıştığı gibi kısıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
En sonunda dayanamadım ve gülmeye başladım.
"Ahahahh Kang Joon sen ahajanja"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
》SUICIDE《
Teen Fictionİlerliyorum. Yavaş ve ağırca. Hala buradasın biliyorum. Kalbimin attığı o yer de. Unutamayacağım şeyler yaşattın bana. Gözlerimi kapattığım da ve açtığım da , Her an ve her nefes alışım da içime dolan. Sensin. Ve o derece kalbimi acıtan da yine, Sen...