Herneyse ben bugün ki olanları düşünürken sanki arkamdan biri geliyordu ve beni takip ediyordu.Hiç arkamı dönmeden adımlarımı sıklaştırdım.
Sonra bir cesaret ile arkamı döndüm beni kimin takip ettiğini işte o zaman anladım ve gözlerim şok ile şaşkınlık arasında açıldı.Karşımda duran bu,bu Lee Ki'ydi.
"LeeKi ?....."
Rüya mıydı bu? Gözlerimi kapadım ve sakince bana onun öğretttiği şarkıyı mırıldandım.
Bir umut gözlerimi açtım ve o yoktu. Gitmişti. Elimi boşluğa doğru uzattım ve düşüşünü izledim.
Farkında olmadan gözlerimden yaşlar akmıştı. Çaresizlik o kadar kötüydü ki...Hiçbirşey yapamamak, ona ulaşamamak ve keşkeler..
Başımı aşağıya eğdim ve yürümeye devam ettim. Keşke o güne dönebilseydim. Keşke o gün daha sakin kalabilseydik. Keşke bana kırgın gitmeseydi. Allah kahretsin bu keşkelerin!
30/03/2013
"Durdur şu arabayı."
"Hayır beni dinleyene kadar durmıycam."
"Seni ve senin o zırvalıklarını dinlemek istemiyorum."
"Nasıl olurda bana inanmazsın?"
"Yalan söyledin bana,YALAN!"
"Zorundaydım anlamıyor musun? İyiliğin için söylemek zorundaydım."
"Tamam lütfen yavaşla..."
"Seni seviyorum. "
"Yavaşla,lütfen.."
.....
Gözlerimin önüne gelen anılar ile nefesim kesildi. Yukarıya gökyüzüne doğru bakıp nefesimi verdim. Lütfen orada huzura ersin Allah'ım,lütfen...
Eve değilde işe gitmeye karar verdim. Bugün ekstra izin istemiştim ama eve gidesim yoktu,hemde hiç. Bu yüzden yolumu değiştirip hızlı adımlarla kafeye doğru yürüdüm. Küçük bir dükkanda garsondum. Küçük dediğime bakmayın aşırı derecede kalabalık oluyor.
"Merhaba Çiğdem,Hakan abi yok mu?"dedim kasanın arkasında duran güzelliğe. 1,60 boylarında saçları sapsarı ve upuzundu. Beline gelen saçları ile gözleri uyumluydu,küçük gülünce kısılan zümrüt yeşili gözleri vardı. Gülünce çenesinde çıkan gamzesi ile tam bir sevimlilik abidesiydi. Bu kafede en yakınlarımdan biriydi.
"Hoşgeldin Derin. Bugün gelmeyeceğini sanıyordum." Dedi büyük bir heyecanla.
"Evet aslında gelmeyi-"daha konuşmama izin vermeden. Büyük bir sevinçle devam etti.
"İyi ki geldin. Hakan abinin bir işi olduğu için bir yere gitmesi gerekti ve tüm dükkan bize kaldı. Şu kalabalığı görüyor musun? Çıldırmak üzereydim ve kanatsız bir melek olarak beni kurtarmaya geldin. Hemen önlüğünü giy ve gel. Çok işimiz var." Diyip beni itekledi.Bu kızın pozitif enerjisi sayesinde şuana kadar yaşadığım tüm herşey uçup gitmişti. Su gibi alıp gitti negatif enerjimi. Daha fazla oyalanmadan önlüğümü giydim."
****
Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Saate baktığımda yarımdı. "Bence artık kapanışı yapsak süper olur. Yoksa öleceğim." Çiğdem yine o pozitif,içi ısıtan gülümsemelerinden birini yollayıp.
"Bugün bana o kadar çok yardımın dokundu ki nasıl telafi etsem bilmiyorum. İyi ki geldin bugün birde izin almıştın.. Ödül olarak bize bu kadar yardım ettin, temizliğe kalmasan sorun olmaz. Biz hallederiz. "Aslında üzülmemiştim. Ve işime gelmişti. Temizliği oldum olası sevmemişimdir. "Yardım etmek çok isterdim ama madem öyle diyorsun ben kaçtım.."diyip gülümsedim. Çiğdem de arkamdan sen az değilsin diyordu. İş yerinden çıkıp hızlı,hızlı eve doğru yürümeye başladım. Bugün baya hareketli bir gündü. Aklım hocamıza! Toprağa gitti. Hoş adamdı ama değişken hareketlerini sevmemiştim. Bugün merdivenin kırıldığı aklıma geldi. Kahretsin! Eve nasıl giricektim saate baktığımda 01:00'e geliyordu. Uyumuştur annem kapıdan girebilirdim. Eve geldiğimde tüm ışıklar kapalıydı. Yavaş yavaş anahtarı kilite sokup eve girdim. Sakin,sakin odamın ikinci anahtarını çıkardım~hazırlıklıydım tabii ki de~ odamın kapısını açtığımda içeride bir hareketlilik sezdim ve durdum. Kapıyı hafif açmıştım ve bir gölgenin hızla geçip gittiğini gördüm. Kalp spazmı geçirip kapıyı kapattım. O da neydi? Halüsinasyon mu görüyordum yorgunluktan? Kalp atışlarımın normalleşmesinden sonra içeriye yavaşça girdim ve korkumun tamamiyle aptallıktan olduğunu anladım. Camı açıp çıktığımı unutmuştum sanırım. Tüllerin uçuştuğunu görünce gölgenin sebebini anladım. Çok aptaldım burdan ya biri gerçekten içeri girseydi,cam da açık. Kırılan merdiveni söküp camdan aşağıya attım çokta umrumdaydı. Camı kapatıp perdeyi çektim. Üzerimdeki pis kıyafetlerden kurtulup giyindim. Evet yıkanmadım. Şuan hunharca üşengeçliğim tutmuştu. Her kitabın kahramanı gibi değildik, gerçek hayattakiler öyle dakika başı yıkanmazlar canım, 1 hafta yağlı saçlarla gezinenlerde oluyor. Misal ben,üşendiğim zaman ölsemde duşa giremem ki girersem de çıkamam. Herneyse yatmak için hazırlanırken başucumda ki kağıt dikkatimi çekti. Bunun burda ne işi vardı. Kağıdı açıp baktığımda şok olmuştum.
Yalnız değildim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmaşık Hayatlar #perspektif2016
FantasyHayat ne kadar acımasız öyle değil mi? İnsanlar ne kadar umursamaz ve kırıcı. Sadece duyduklarına inanır ve onları sorgulamadan konuşur, gerçeğini bilmeden düşünmeden yargılar. Aslında yargıladıkları şeyin küçücük bir çocuğun hayatını karartacağın...