Yolculuğumuzun 2. aşamasında vapurla,koskoca bir denizin ortasındaydık sessizlik hiç bozulmamış,çıt çıkmadan yolculuğumuza devam ediyorduk ki Misty nin:
-Öğretmenim buralarda lavabo var mıydı? sözüyle herkez irkildi, tabi öğretmenimiz de bu durumdan pek hoşnut olmuş gibi görünmüyordu. İster istemez sağ tarafındaki görevliye:
-Lavabo ne tarafta acaba diye sordu.
Görevli eliyle sol tarafı işaret ederek:
-Şu yolu takip edin yolun sonunda göreceksiniz dedi. Öğretmenimiz Misty i de alarak hızlı adımlarla ilerliyor bir yandan da kendi kendine bişeyler mırıldanıyordu...Biz de fırsattan istifade kendimizce eğleniyorduk. Ama bu eğlencenin fazla uzun sürmeyeceğini biliyorduk. Arkadaşlarım yine saklambaç oynamak için can atıyorlardı. Oysa benim gibi oynamak istemeyenler de vardı özellikle de Nia bir köşede oturmuş etrafı seyrediyordu. Niye oyun oynamadığını öğrenmek istiyordum belki özel bir nedeni vardı, belki de canı sıkkındı o yüzden oynamak istemiyordu. Cesaretimi toplayıp:
-Nia, niçin arkadaşlarla oyun oynamıyorsun?diye sordum. Nia:
-.....? Tam bişeyler söyleyecekti ki Bayan Lindy (öğretmenimiz) geldi ve öksürerek yerine oturdu kimileri ayakta yakalanmış, kimileri ise yakalambaç oynarken dona kalmıştı. Anında sıraya dizilen öğrenciler hiç zaman kaybetmeden yerlerine oturdular...
Ben ise daha sorumun cevabımı bile alamamıştım ve tekrar sorma şansı bulamaya bilirdim. Neden mi? çünkü öğretmen geldiğinde tam Nia ile benim arama oturmuştu. Bu nedenle de can sıkıntısının nedenini öğrenemeyebilirdim. Ama yinede o kadar çok umursamadım.
Hala daha yol alıyorduk, varmak bilmeyen bu yolculuk karnımı acıktırmıştı ve:
-Öğretmenim acaba yemek servisi filan yapacaklar mı, ben çok acıktım da. Bayan Lindy ise:
-Çocuklar acıkanlar el kaldırsın! dediği gibi havaya kalkmayan el yoktu tabi Nia dışında... Sesi soluğu çıkmıyor hiçbir soruya karşılık vermiyordu. Bayan Lindy Nia yı fark etmiş fakat görmezden gelmişti ve:
-Çocuklar, içeriye girelim yemekleriniz hazır! demesiyle kim var kim yok herkezin gözleri parladı.
Yemeklerini yiyip karnını bir güzel doyuran arkadaşlarım coşmuş olacaklar ki etrafta koşup oynamaya başladılar. Öğretmenimiz nedense kızmamıştı hatta yağ satarım bal satarım oyununa bile katılmıştı. Ben ise fırsattan istifade Nia ya can sıkıntısının nedenini soracaktım ki yine fırsat kalmadan kamaradan bir ses geldi:
-Yolun sonundayız Mary adasına vardık herkez inebilir!!! sesi gelir gelmez ben de dahil bütün sınıf birlikte sanki madalya vereceklermiş gibi sıkışa pıkışa kapıdan dışarı çıktık tabi Nia en sondan sessiz sâkin arkadan arkadan geliyordu ve hâlâ ben bu can sıkıntısının nedenini öğrenememiştim.
Sonunda Mary adasına gelmiş ve ilk soluğu çekmiştik. Ohhh.....