Bölüm Şarkıları :
Pinhani - Yitirmeden
Christina Perri - Jar of Hearts
Gözlerimi desenli fayanslardan ayırıp önümde duran motora baktığımda bir tarafım hala şaşkındı. O kaskını çıkarıp saçlarını sallayarak bana gelirken onun gözlerinde de gördüğüm şaşkınlık beni tuhaf bir şekilde rahatlatmıştı. Sanırım o da beni burada görmeyi beklemiyordu. Buraya gelmeden önce yaşadığım saçma sapan olay , kaldırdığı eli ile burada olduğunun sinyallerini verirken , camdan kalbimin yapıştırılmaktan yıpranmış parçalarından bir tanesi gözlerimin önüne düştü. Görüşüm puslandı bir anda. Bunun sebebinin akmayı bekleyen gözyaşlarım mı olduğu hakkında da hiçbir fikrim yoktu.
Bana inanmadığını düşündüğüm , hatta bildiğim ; tek arkadaşım olarak kabul ettiğim , ama bazı şeyler gizlediğim kız karşımda duruyordu. Kötü anılardan , güçsüz Irmak'tan kaçıp bu okula , bu semte sığınmıştım. Gerçeklerin can yakıcı gölgesinde yaşamak istemediğim için , her daim elimde bulunan ağaç dalını bir yere gömüp kendime yeni gölgeler yaratmak istemiştim. Belki yorulduğumda soluklanmak içindi bu. Belki de serinliğinden faydalanmak istiyordum o gölgenin. Ama yine bir ayrıntıyı unutmuştum. Bu ağacın büyümesi uzun zaman alacaktı.
Birkaç büyük adımda yanı başımda bitiveren Ece bana bakarken benim asıl istediğim şey onun yüzüne bakmadan yanından geçip gitmekti. Ama bir tarafım izin vermiyordu buna. "Bir tane dostun var onu da kaybetme." diyen tarafımdı bu. Büyük bir çatışmaya girecekti yine kafamdaki sesler. Ama onlar da yorgundu.
Hatta konuşamayacak kadar yorgundular. Güzel bir geçmişi de silemeyecek kadar vefalılardı da..
Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözlerinde gördüğüm şaşkın ifade onda titreyen dudaklara bırakmıştı kendini.
Bu ciddi anlamda çok kötü hissettirmişti. Benim de ondan farkım yoktu aslında. Kendimi görmüyor olsam da gözümün önüne düşen perde her şeyin ispatıydı.
"Senin ne işin var burada ? " diye sordu çatlak bir sesle. Gözlerimi kaçırdım ve sertçe yutkundum. Bakışlarında barınan derin bıçaklar tenimi eşelemeye devam ederken kaçışımın fazla uzun olamayacağını biliyordum. Konuşmadım. Olan bunca şeye rağmen konuşmadım. O da konuşmadı, sustuk. Birlikte sustuk. Rüzgar sert darbelerini suratımıza indirirken , sessizliğin üzerime örttüğü örtüyü kaldırmaya cesaret edemedim şahsen ben. Onun niye sustuğu hakkında ise hiçbir fikrim yoktu.
Bir adım atıp hemen yan tarafından geçmek için hamle yaptım. Buna izin vermediği gibi kolumu tutup beni durdurdu. "Sen niye buradasın ? " şeklinde tekrardan sordu sorusunu. Ona ne cevap verebilirdim ? Ne desem inanırdı ? Bilmiyordum.
"Ben artık burada okuyorum." dedim bakışlarımı yerden kaldırmadan. Kolumu sıktığı elini itip omuz silktim. "Çok da umurunda sanki , niye soruyorsun ki bunu? "
"Tabiki umurumda , ne saçmalıyorsun sen ? " dedi sesini yükseltip. "Hem sen yüzüme baksana , o kadar mı sildin beni ? O kadar mı yokum senin için ? Senin beni bu kadar çabuk sileceğin aklıma gelmezdi. Bu.. " sertçe yutkunduğunu hissettim. "Bu çok canımı yakıyor. Bilmem farkında mısın ama birbirimizden başka kimsemiz yok bizim. Seni bilmiyorum ama ben sen olmadan eksik hissediyorum. "
Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Güzel gözleri , buruk bir gülümsemeyle bakışımı karşılarken yanağından akıp giden bir damla gözyaşının içime aktığını hissettim. O sarılmam için kollarını iki yana açarken onu reddedemezdim. Reddetmedim de. Ben hiç düşünmeden iki yana açtığı kollarının arasına girerken o kaybettiği oyuncağını bulmuş bir kız edasıyla sıkı sıkıya sardı beni. Bir daha kaybetmeyeceğine yemin eder gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Umutlar
Teen FictionNefes almak için nedeni olmalıydı insanın. Bir şeylere inanması için , birilerini sevebilmek için bir nedeni olmalıydı. Ama onun tüm sevdikleri ona sırtını dönmüştü. Hayatı tam yoluna girdi derken yine oyuna gelmiş , hayat tiyatrosunun karanlık perd...