İz'den
Hıçkırıklarım daha da şiddetlenirken sırtımı duvara yasladım. Yere eğilip dizlerimi içime çektim. Göz pınarlarımdan yaşlara farklı farklı yerlerden süzülüp gidiyordu. Tâkatim kalmamıştı. Neden geliyordu ki. Neden? Kızlarla herşeyi unutmuşken. Elimin tersiyle ıslanan yanağımı sildim. Birden kapı sesi duydum. Hıçkırıklarımı durdurmaya çalışıyordum. Beni ağlarken görsünler istemiyordum. Elimle ağzımı sıkı sıkı kapattım. Ama olmadı hala hıçkırıyordum. Omzumda bir el hissettim ve adımı normal ama endişeli bir ses tonunda fısıldadı.
Kafamı kardırmak istemiyordum. Zorla beni kaldırmaya çalışıyordu. Adımı tekrar söyleyince Yağmur olduğunu anladım. Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalışıyordu ve ben direniyordum. Çünkü eğer kalkarsam onu kırabilirdim.
Beni hala kaldırmaya zorlarken kolumdaki elini iktirip ayağa kalktım. ''Bırak beni Yağmur!'' resmen kükremiştim ve Yağmur olduğu yerde kala kalmıştı. Hızlı adımlarla merdivenden çıkan sese aldırmayıp hala Yağmur'a bakıyordum. Gözüm yana kayınca bana endişeyle bakan kızları umursamayıp koşarak odama çıktım. Gözümü sildim beni böyle çelimsiz görmelerini istemiyordum. Yine tat kaçırmıştım.
Kücüklükten beri böyleyi. Sorunlu birisiydim. İlk önce şizofreni olduğumu düşündüler. Çünkü olmayan kız kardeşimle oyunlar oynuyordum bunu anneme babama anlatıyorum. Daha sonra psikoloğa götürdüler. Böyle böyle ilerledi. Hep soğuk tavırları olan karanlıktan,yüksekten her türlü şeyden korktum ama belli etmemeye gayret ettim. Ben Deniz gibi çok gülemiyordum.
Gözyaşlarımı sildikten sonra yüzüme kırık bir gülümseme yerleştirdim. Aynanın karşısına geçip kapatıcıyla göz altlarımı kapattım. Az olan makyajımıda tazeledikten sonra saçımı kabarttım. Bu sefer aynadaki görüntüme bakıp bir kahkaha attım. ''Keşke herşey bu kadar kolay saklanabilse.'' bir daha kahkaha attım söylediklerime. Şimdi siz bide bana 'Sen neden ağlıyordun o zaman?' diye soruyorsunuzdur. Şöyle anlatayım. Biz kızlarla okul çıkışı ara sokaktan gitmeye karar verdik. Ama orada serseriler olunca gitmeyi denedik ama olmadı biz zaten dört kişiyiz. Onlar ise beş kişilerdi. Yağmur'un dövdüğü çocuğun elinden bıçağı alıp ona saplamıştım. Çocuk yıllardır peşimizi bırakmadı. Aradan iki üç yıl geçti çocuk artık aramıyor sormuyor bizde bu işi bıraktık. Ta ki bu güne kadar onu nasıl aldılar bilmiyorum ama kampa almışlar. İşte bu yüzden ağladım.
Kuruyan dudaklarımın üstünü nemlendiricknin okşamasını sağladım. Üstümü silkip aşağıya indim. Kızlar beni öyle görünce şaşırmadan edemediler tabi. Orada yüzüme bile bakmayan Yağmur'u görünce yanına gidip sarıldım. Özür diledim. O benim kardesimdi. Onu üzemezdim. Oda bana sarıldı. Hareketlenip kapıya doğru adımladım ve kapının kolunu yavaşça aşağıya indirdim. Kendimi dışarı atıp kulübenin arkasına doğru yol aldım.
Kulübenin arkasında olan taşa oturup bir süre ormanı izledim. Elimi cebime sokup sigara çıkardım. Sigarayla bakışıyordum. Bu sigarayı zor günlerimde içicektim. Ve şu an en kötü günümü yaşamıyordum. Bir sürü kötü gün yaşadım. Onların yasını tutmak için içecektim. Şu anda hiçbir duygu yaşamıyordum. Sessizliği bozan sesle kokudan titredim ''Bu kadar düşündüren ne ki seni?'' sırtını ve bir ayağını duvara yaslamış dün denizin kenarında oturduğumuz çocuğu görünce sadece ona bir süre baktım sigara içişine ve o nereyi olduğunu kestiremediğim yere bakıyordu. Gerçekten çok havalıydı. ''Beni bu kadar düşündüren doğru düzgün düşünemem zaten. '' güldü ve gözlerime baktı ''Ağlamışsın.'' söylediğiyle nutkum tutuldu. Ben bile aynaya baktığımda zor anlıyordum ağladığımı yaşadığım şoktan çıkıp ona normal bir insan gibi bakmaya devam ettim. ''Nereden anladın?'' tekrar güldü. ''Kırılmış gözlerinden ve titreyen ellerinden. '' ellerime baktım evet gerçekten titriyordu. Ayağa kalktım. ''Ağladım. ''
Dedim kırık bir ses tonunda. ''Güçlü olmaya mı çalışıyosun?'' kafamı salladım ''Evet.'' gözlerini benim üstümden çekip o noktaya bakmaya devam etti. ''Becerebiliyorsun'' güldüm ''Sen nasıl anladın o zaman.'' hala o noktaya bakmaya devam etti ''Bilirim o duyguyu'' onun baktığı yere bakmaya çalışarak ''Sende mi ağladın?'' gözünü o noktadan çekti ve bana baktı ''Ağlattım ve o duyguyu bir kıza yaşattım. O kadar pişman oldum ki. Artık bir kızla ebedi bir aşk yaşamamaya karar verdim. '' ben hala onun baktığı noktayı bulmaya çalışırken sigarasını söndürdü ve ''İleride otların arasında kalmış papatyaya bakıyordum. Daha fazla aramana gerek yok. '' dedi ve gitti. Bu çocuk her hareketimi okuyabiliyordu. Hızla o papatyanın yanına gittim. Okşadım. Koparmayacaktım. ''Seninle belki daha sonra konuşup dertleşebiliriz ama bana söz ver gitme buradan bir yere.'' dedim papatyaya sanki karşımda gerçek bir insan varmışcasına.Deniz'den
İz gittiğinden beri öylece oturuyorduk. Sabahtan beri derin derin iç çekiyordum. Yağmurlar rahatsız olacak ki ''Çık gez gel ya.Çekemeyeceğim seni.'' gözlerimi devirip ayaklandım ki kapı açıldı. Bütün gözler oraya çevrilirken kapıdan İz çıktı. Yanına gidip ''iyi misin?'' diye sordum. Kapıyı kapatıp ''İyiyim. '' dedi ve gülümsedi. Bende kapıyı tekrar açıp sırıttım kafama vuracakken kapının arkasına saklanıp elini kapıya vurmasını sağladım. Kıkırdayıp yoluma devam ettim. İskeleye gidecektim. Koşarak oraya gidiyordum. Koşuyordum. Ciddiyim. Usein Bolt hızında.
İskeleye ulaştığımda nasıl bir özgüvense hala koşmaya devam ettim iskelenin ucuna geldim ve hala koşuyordum. En sonunda suya düştüm. Ben nasıl olduğunu bilmiyordum. Yani gerçekten. Vücuduma birşeyler uğradı gitti. Ama türk olmak misafirperver olmak demektir. Bir kahve bile içiremeden uğrayıp gittiler.
Suyun yüzeyine çıktığımda hala gülüyordum. Ben nasıl birşeymişim böyle ya. Hala mal mal gülerken iskeleye çıkmak için ilerledim. Dünkü beni m yanımda oturan çocuğu görünce gülüşüm kesildi ve o gülüyordu artık. Epey sırıtıyordu. Kaşlarımı çattım ''Sen bana mı gülüyorsun?!'' sırıtması genişledi ''Başka biri mi var?'' dedi ve elini uzattı. İntikamla elini tuttum. Yüzümde pis bir gülüş vardı ve o bunun neye varacağını anlamış olacak ki ''Has'' diye fısıldadı.
Elini hızla aşağıya doğru çektim. Suya düşerken altında kalmıştım. Ne diye geri çekilmiyorum ki?! Allah'tan su derindi boynumu falan kırmadı. Hızla yüzeye çıktım. Ama o hala yüzeyde değildi. Gözlerim onu ararken hiç hareket etmiyordum. ''Lan!Armut dersem çık elma dersemde çık. ''Dedim bağırarak. Ayak bileğimi tutan şeyle huylandım. Kurtarmaya çalıştım ama kurtaramadım. Aney aney köpek balıklarına yem mi olacağım bu yaşta!? Daha fazla dayanamayıp suyun altına girdim. Hala çırpınıyordum. Bileğimi kurtarıp hızla yüzmeye başladım. Ama malesef başaramadım. Yine bileğimi çeken şeyle sarsıldım bir yandan da saydırıyordum ''Bırak lan beni köpekcik balığı. Bırak. Ben gencecik bir kızım çok da güzelim maaşallah. Annemler beni öze- Konumuz bu değil köpekcik balığı. Bak ne olur bırak beni benim etim övünmek gibi olmasın ama çok tatlıdır ama bende et yok şurada iki gramlık kızım. İstersen sana ellerimle yediririm etleri hazır etler alırım. Ama bırak beni. İmdat! Kız kaçırıyorlar. Sen bana gönlünü bu kadar çok mu kaptırdın. Annenle-'' sözlerimi bileğimden hızla çekilmem olmuştu. Aşağı çekildikten sonra bileğim bırakıldı. Hızla yüzeye çıktığımda karşımda osuya düşürdüğüm çocuğu gördüm. Yüzünü buruşturdu ''Ne çene varmış sende de be kızım. '' kaşlarımı çattım. ''Ben kız değilim'' ağzımdan bir an çıkan şeyle panikledim ve gözüm kocaman oldu. ''Ya-yani adım k-kız değil. A-adım Deniz demek a-anlamında yani. '' kocaman bir kahkaha attı. ''İyi ki açıkladın aydınlandım şuan. '' Gözlerimi devirdim ve hızla süya daldım.
Kıyıya vardığımda üstümdeki ıslak kıyafetlere baktım ve hızla kimsenin görmemesini umarak kulübeye koştum.
İyi okumalar. Navy'lere BHMM gelsin ayoooooll.
Voteyi unutmayınız pls *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∞♥Kızlar Çetesi♥∞
HumorÇete dediğime bakmayın onlar her ne kadar sevmediklerine kötü davransalarda onların kalbinde bir kadına ait herşey var. Onlar sizin yüzünüzdeki tebessüm,aşk,merhamet,şevkat,iyilik olurlar. Onları kızdırırsanız eğer yüzünüzdeki acı,nefret,intikam,köt...