Rüyamda pasaportsuz olarak Fransa'ya gidiyordum.Yanlış olmasın kaçak değil sadece pasaportsuz. Fransaya giderken cebimde sadece 100 TL vardı ve onu uçaktan iner inmez Paris'te bir dövizcide aniden gelen Allah vergisi bir Fransızca ile Euroya çeviriyordum.Bu arada bu Paris'te Eifel kulesi yoktu.Muhtemelen 1889 yılı öncesiydi rüyamdaki dönem.Çünkü orası kasaba gibi bir yerdi.İnsanlar da tam o dönem gibi giyinmişti.Bir kafenin önünden geçerken içeriye göz attığımda herkesin önünde pasta vardı.Kafamı kafenin kapısından uzatıp'Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin.' deyip kaçıyordum ama hiç kovalayan yoktu.Sonra bir bakkala girdim,adam girer girmez Türk olduğumu anladı ve Türkçe konuşmaya başladı.Ama bir Fransız gelince hemen Türkçeyi kesiyordu.Ben Türkçe konuşunca anlamazdan geliyordu.Muhtemelen Fransızların onun Türk olduğunu anlamasını istemiyordu.Adamın bu açığını yakalayınca elimi cebime attım 30 euro civarı parayı hissettim.Adamı 'Türk olduğunu onlara söylerim.' tehtidi ile aldıklarımın parasını ödemedim.Sonra her seferinde bu böyle devam etti ve hiç paramı harcamadım.Rüyanın sonunda da Türkiye'ye geri dönüyordum ve eve geldiğimde beni ilkokul öğretmenim karşılıyordu.Kadın beni görür görmez 'Hiç değişmemişsin hala aynı boydasın. Ben sana balık yağı iç demedim mi? Bak Gamze ablan ne kadar uzun,içseydin sende uzardın.'diyordu ve cebinden balık yağı çıkarıyordu.Bu kamu spotu gibi rüyadan Barlas'ın adımı ardı ardına ama sakince seslenmesiyle uyandım.Barlas'ın en sevdiğim huylarından birisi uykudan uyandırma şekliydi.Birisini uykudan nasıl uyandırırsan gününün öyle geçecegine inanırdı ve asla korkutmazdı uyandırırken.
Gözümü açtığımda hala biraz rüyanın etkisindeydim.Ben nerdeyim dercesine etrafa göz gezdiriyordum. ''Balayımızın ilk sabahında bana kahvaltı hazırlar sonrada öperek uyandırsın diye bekledim ama poponda uçuşan pireleri görünce boşuna beklediğimi farkettiğimi anlamam uzun sürmedi.'' dedi Barlas. Güldüm. Kafamı yastıktan kaldırırken ''Bir kere onu erkekler yapar.Ayrıca müthiş saçma bir rüyanın ortasındayken uyandırdın.İlk okul öğretmenim balık yağı içmediğim için uzamadığımı söylüyordu.''dediğimde bir taraftan telefonumun ekranından gözlerime bakıyordum.Az uyuduğum zaman hep kızarırdı ve yine kızarmıştı.
''Birde boyumu hiç takmıyorum diyorsun.Rüyalarına bile giriyor.''dediğinde lafım hemen hazırdı ''Seninle tanışana kadar takmıyordum.Ama sen onedio.com'da 'Hangi hayvansınız?' testinde bile zürafa çıkıyorsun.Takmamak elimde mi?'' dediğimde çoktan kahkahası odayı inletiyordu.
Ohala gülerken bende valizimden daha doğrusu en yakın arkadaşımın benim için hazırladığı valizden, içinde zorunda kalmadıkça giymeyeceğim ve şuan elimde daha normal bir seçenek olmadığından giymek zorunda kaldığım koyu mavi iç çamaşırı takımımı,beyaz t-shirt ve kalçalarımı çok sıkmayan short aldım. Barlas'ın beni izlediğini ''Bence o koyu mavi takım yerine bikinini giy. Belki yüzeriz.'' dediğinde farkettim. Beni biraz utandırmıştı. Yani içimde çamaşırlara kadar biliyor olması biraz garipti. Dediğine çok yorum yapmadan dediğini yaptım.Aynı valizin içindeki turkuaz ve püsküllü bikini takımını da alıp banyonun yolunu tuttum.
Gene duşta kısa süreli bir klip çekimi yaptıktan sonra hızlıca kısa saçlarımı tarayip ıslak ıslak bırakıp ve giyindikten sonrada kirpiklerimi kıvırıp normalde kaşlarımı sabitlediğim şeffaf rimelimi sürdüm. Barlasın söylenmesine fırsat vermeden 30 dakikada hepsini halletmiş oldum.Çıktığımda hemen sırt çantama plajda lazım olacak şeyleri ve minik laptopumu koydum. Barlas'da o ara fotoğraf makinesini ve aparatlarını sırt çantasına koyuyordu.Bu arada mimarlığın da etkisiyle fotoğraf çekmeye bayılıyordu Barlas.Doğa ve mimari yapı daha çok çekmeyi seviyordu.Şuan burada yani Alaçatı'da da bolca malzeme vardı onun için. Alaçatıda olduğumuzu hatırlayınca gene panik olmaya başladım.Sonuçta benim İzmirdeki evim buraya sadece 1 saat uzaklıktaydı ama neyseki ailem Manisada babaannemin yanındaydı bir kaç gün için.Gerçi burada İzmirden çok arkadaşım vardı.Swarm'da check-inler patlıyordu burada hepsini görüyordum ve ona dikkat ederek hareket edecektik.Bizi görmeleri hoşuma gitmezdi.Bu yüzden çok kimsenin takılmayacağı yerlere gidecektik.Her şeyimize özelliklede düğünü aile arasında ufak bir kutlama ile yapmamıza tamam diyen Barlas'ın anne babasının bize sürpriz olarak bu yeri ayarlamasıyla buraya gelmiştik yoksa Barlas yurt dışı istiyordu.Ama ailesi için burası çok önemli olduğundan hayır diyemedik. Ailesi kendi balayılarınıda bu otelde yapmışlar ve çok mutlu bir evlilik sürmüşler,buranın bize de aynı uğuru getireceğine inanıyorlarmış.Onlar gerçek aşkı bulan iki kişi biz ise koca bir yalandan başka bir şey değiliz.Yani onların bu duaları nasıl kabul olabilir ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMLE BENLENİR MİSİN?
Teen FictionEVİMLE BENLENİR MİSİN? *** 'Dua et sabırlı bir adamım diyecektim. Ama Allah ailene de çok sabır vermiş demek ki yoksa benim senin gibi evladım olsa kilise avlusuna bırakıp kaçardım be. Yu...