Ali arkadaşlarına selam verdikten sonra önlüğünü alıp üzerine geçirdi. Okul zamanı garson olarak part-time çalıştığı pizzacıya birkaç gün önce geri dönmüştü. O sırada masalardan birinden sipariş almakta olan Didem onu görünce gülümseyip göz kırptı. Siparişi mutfağa bildirdikten sonra Ali'yle laflamaya başladı. Henüz saat erken olduğu için pek müşteri yoktu. Ali'nin aksine Didem uzun süredir mekanın tam zamanlı çalışanıydı. Ali'nin orada çalışmaya başladığı süreçte iyi dost olmuşlardı.
İkisi fırsattan istifade çene çalarken patronları ikisini yanına çağırdı.
"Hayırdır Neşe Abla? Alışverişe filan gidilecekse sen yorulma ben hallederim."
"Yok Aliciğim, ben başka bir şey için çağırdım ikinizi. Yeni birini işe aldım garson olarak. Ama anladığım kadarıyla pek iş tecrübesi yok."
Ali bu işe alımın sebebini anlamayarak sordu.
"Neşe Abla işine karışmak gibi olmasın ama garson eksiğimiz mi var?"
"Yok aslında ama o kadar dil döktü ki hayır diyemedim."
Sessizce dinleyen Didem Neşe'nin sözleri üzerine yorum yaptı.
"İşe çok ihtiyacı vardı herhalde."
Hayır anlamında başını arkaya attı Neşe.
"Yok öyle bir şey değil. Zaten üstü başı gayet düzgündü. Hiç paraya ihtiyacı varmış gibi görünmüyordu. Maaş lafı bile etmedi. Ben bahsedince işin o kısmıyla pek ilgilenmiyorum dedi."
İyice kafası karışan Ali çenesini kaşıdı.
"Neyin peşindeymiş o zaman?"
"Hayatımda hiçbir işin ucundan tutmadım. Kendi paramı kazanmak nasıl bir şey öğrenmek istiyorum. Bir yerden başlamam lazım filan dedi."
Didem garip garip baktı.
"Aman abla sen de gidip işe mi aldın?"
Neşe attığı keyifli kahkahayla ortalığı inletti.
"Ay ne bileyim çok sevimli, sempatik bir şeydi. Ağzımdan girdi burnumdan çıktı bir şekilde ikna etti beni. Hem beni biliyorsunuz çocuklar her zaman gençlere fırsat vermekten yanayım. Gelsin bir başlasın bakalım. İşi kıvıracak mı kıvıramayacak mı anlarız zaten."
Bu sırada mutfaktan siparişin hazır olduğunu belirten zil sesi gelince Didem aceleyle uzaklaştı.
"Sipariş çıktı, ben kaçtım abla."
Ali de izin ister gibi hafifçe tebessüm etti.
"Sen karar verdiysen bana hayırlısı olsun demek düşer abla."
"Aslında başka şeyler de düşüyor."
"Nasıl yani?"
"Didem'le sen benim en tecrübeli elemanlarımdansınız. Sizden isteğim yeni geleni yetiştirmeniz, ona yardımcı olmanız."
"Ne demek Neşe Abla! Elimizden ne geliyorsa yaparız yapmasına da nerede senin bu yeni eleman? Bugün gelmeyecek mi?"
Saatini kontrol etti Neşe.
"Toparlaması gereken bazı belgeler vardı. Dakik biriyse birazdan burada olur. Hah bak geldi bile! İyi insan lafın üstüne gelirmiş."
Ali başını çevirip Neşe'nin gözleriyle işaret ettiği yere baktı. Selin elinde kağıtlar, yüzünde en şirin gülümsemesiyle onlara bakıyordu. Ali birkaç gündür sesi soluğu duyulmadığı için Selin'in bir anda bir yerlerden ortaya çıkacağını tahmin ediyordu. Fakat böylesi bir hamleyi kesinlikle tahmin edememişti. En fazla çalıştığı yere müşteri olarak dadanır diye düşünmüştü. Şaşkınlığını üzerinden atıp ellerini beline koydu ve sert bir ifadeyle Selin'e baktı. Selin onun tepkisini görmemiş gibi gülümsemesini bozmadı.