Pişmanlık

31 5 1
                                    

Boynumda yüklü bir ağrıyla uyandım.Yavaşça doğruldum ve ayaklarımı yataktan salladım.Ne kadar etrafı buğulu görsemde yanımdaki tekli koltukta oturduğunu seçmiştim. Gözlerimi ellerimle oğuşturdum. Ne yaptığını iyice görebilmek için kafamı ona doğru çevirdim. Elinde tuttuğu bardağı daire şeklinde çeviriyordu. Gözleri halıya boş boş bakıyordu. Sehpanın üzerinde boş bir içki şişesini görünce anlamıştım. Büyük ihtimal sabaha kadar içki içmişti. Dün gece aklıma gelip duruyordu. Çok yakındı. Kalbim hızlı hızlı atmaya ,ruhum ise büyük bir heyecana kapılmıştı. Sanki o an beni öpmesini istemiştim.Yanlıştı evet, ondan uzak durmam lazımdı ama bir his beni ona bağlıyordu.
O çerçevenin içindeki adam kimse onu için çok değerli olmalıydı. Elimde gördügünde gözleri siyaha benzemeyen bir karanlıkla kaplanmıştı.Bomboş bi karanlık. Uçurum gibi.Kim olduğunu sormalımıydım. Ama sor demişti. Gene o karanlığa kapılırsa. Korkuyordum.

Sessizce kanepenin diğer ucunda duran montumu aldım ve kapıya yöneldim.

-Tekrar görüşmek üzere bebeğim. Kendine dikkat et.

Sesi acı çeker gibiydi. Planlamadıgı bir yola sapmak üzereydi sanki ve o yolun tehlikeli olduğundan da emindi.

Eve gidip üzerini deniştirdim ve kendimi bütün bir gün uyumak üzere yatağa attım.Sabah kalktığımda büyük bir hızla üstümü giyinip ,evden çıktım.
Melis okulun kapısında beni bekliyordu.

-Pek bi mutlusun. Yine mi o çocuk.

Kutay 'ı ona anlatmıştım. Ondan uzak durmamı söyledi pek gözü tutmamış. Zilin çalmasına çok vardı.Kenardaki parka beni çekti .

-Ne olduğunu anlat. Esin farkında mısın bilmiyorum ama gittikçe ona kapılıyorsun.Şu yüzündeki saçma ifadeyi de yok et.

Ona anlattığımda ondan uzak durmam gerektigini bir kez daha vurgulamıştı. Sınıfa girdik.

-Esin sen bu çocuk hakkında ne
biliyorsun.

Gerçekten hiç birşey bilmiyordum.Evine gider, birşeyler sorar ve geri dönerdim. Bu kadar kolay olmuyacaktı ama denemeliydim.
Çantamı sırtıma takıp ,sınıftan çıktım.Melis arkamdan nereye diye dagırsada ona şimdi açıklıyamazdım. Okuldan çıkarken evinin nerde olduğunu hatırlamaya çalıştım.Biraz yürüdükten sonra önümden geçen bir taksiye atladım.Adama aklımda kalan yeri tarif etmeye çalıştım. Araba bir süre sonra yine o evin önünde durdu.Parayı ödeyip ,indim.
Şimdi ne diyecektim. Birşeyler sormaya geldim diyemezdim ya. Her şeyi akışına bıraksam iyi olacaktı.Kapıya yaklaşıp ,zile bastım.Bir süre sonra Kutay kapıyı açtı. Şaşırmış gibi bir hali vardı. Saçları dagılmış, bir sersemlik üstüne bılaşmıştı.Gözleri hâlâ sabah gibi bomboş bakıyordu. Kendimi kurtarıp içeri girmek için,sevimli bir hâle büründüm.

-Seni merak ettim sabah bayağı kötüydün.

Kutay'ın kolunun altından içeri sızdım ve koltuğun üzerine yerleştim. O da karşıdaki koltuğa yayıldı ve niye geldin bakışlarını üstüme dikti.Bir açıklama yapmam gerekiyordu.

-O fotoğraftaki kim?

Gözleri yine o nefrete bürünmüştü.İçindeki bir şeyi kusar gibi söyledi.

-Abim, bir kadına aşık oldu, yanlış bir kadına.

-Şimdi unuttu mu?

-Öldü..

Şaşırmıştım.Sadece abisinin ölmesine degildi bu şaşırma .Üzüldügünden çok öfkesini görüyordum.

-Sen kimsin Kutay?

-Benim kim olduğumu neden bu kadar merak ediyorsun.

Birşey duymak ister gibiydi.Ona bana yaklaştığında yaşadığım şeyi anlatamazdım. Sadece gözlerinin içine bakmakla yetindim.

-Yemek hazırlıycam.Sende yemek istiyorsan yardım etsen iyi olur.

Mutfağa girdi, arkasından da ben.Dolaptan birşeyler çıkardıktan sonra çekmeceden aldığı bıçakla dogramaya başladı.Mutfağın ortasında büyük bir masa ve etrafında bar taburelerine benzeyen tabureler vardı.Masanın diğer tarafına geçtim ve Kutay'ın yanındaki tabureye oturdum.Yemek yaparken onu izlemek içimde ona ait olan yanımı acıtıyordu. Bu acı inanılmaz bir şekilde ruhuma mutluluk açılıyordu. İz bırakan bir aşı.
Kutay yaptıgı yemeği önüme yerleştirdi. Yanımdan geçip karşımdaki taburede yemeğiyle yerini buldu.Tabak çok güzel görünüyordu.Hızlıca yemeye başladım.Kafamı kaldırdığımda beni izliyordu.

-Yardım etmedim ama yiyebilirimdimi .

Gülümsedi. Ama bu gülümseme hiç birşey taşımıyordu.Ne mutluluk ne de öfke.

-Beni izlemen yeterli galiba.

Ne kadar beni izleyen biri olsa da yemeği bitirdim.Tabakları toplamaya başladık.Yıkayıp makineye yerleştirmek için çeşmeyi açtim tam o sırada Kutay beni belimden döndürdü.Bana doğru ilerledi.Belime mermer batmaya başlamıştı.Çok çok yakınındaydı.Nefesi nefesime karışıyordu.Dudakları unmadıgım kadar dudaklarımın yakınındaydı.İçimde bir ses artık öpsün diyordu. Buna rağmen uzak durmam gerektiğini unutmamıştım.Biraz yaklaştım.Dudakları dudaklarına değdi. İçime ondan geçen bir öfke vardı. Dudaklarıma daha çok yüklendi. Ellerim saçlarına gitti. Onlarla oynamaya başlamıştım.Yumuşak ve bir o kadar da dipleri terlemişti.Ellerini belime sardı ve tezgahın üstüne oturttu. Dili dilime değdi. Büyük bir şiddetle beni öperken bir anda çekildi. Nefes almak için sanmıştım.Soluklarına karışan bir sesle,

-Pişman olacaksın.

Kafamı hayır demek ister gibi salladım.

-Hayır pişman olmuycam.İçimdeki bu saçma his senin yüzünden.Ve ben sana aşşıı..

Baş parmağını dudaklarına bastırdı.

-Bu senin sonun olur bebeğim. Daha zamanı değil.

Hızlı adımlarla mutfaktan çıktı.

GürültüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin