Kavga...

3.2K 113 4
                                    

Arkadaşlar kusurabakma yın biraz gecikti.Bu aralar yoğunum ondan.Ama bundan sonra hergün bir bölüm yayimlicam. Umarım beğenmişsinizdir. Düşündümde oy ve yorumların bi önemi yok ben sadece beğenmenizi istiyorum.Daha öncede dediğim gibi ilk deneyimim olduğu için böyle bişey yazmak istedim Ama bi kaç ay sonra farklı kurgulara dayan birer hikaye daha yayimlicam. Yazacağım bu hikayeler şimdiki gibi olmayacak ve eminim onlarıda beğenirsiniz. Bu arada bu bölümde emir ve elif in arası biraz açılacak. Ama merak etmeyin bu uzaklık fazla uzun surmeyecek çünkü gelecek bölümde Elifi çok büyük bir süpriz bekliyor. İyi okumalar☺

Müzik odasından çıktıktan sonra sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Kapıyı tıklatıp içeriden 'gir' sesini duyduktan sonra yağmurla birbirimize bakıp kıkırdadıktan sınıfa girdik. Girdik ama girmez olaydık. Hayır anlamıyorum ki tahtayı bu kadar  doldurmanın anlamı ne . Gerçekten bizim şu matematikçiyi hiç anlamıyorum. O an iç sesim bana 'sen zaten neyi anlıyorsun ki hocayı anlıcan' iç sesimi sinirle susturup sırama oturdum.
     
   Yaklaşık 35 dakika sonra  zil çaldı veeeeée işteee  iğrenç bir dersin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız . Tabi bu sevincimde kursağımda  kaldı çünkü bizim çok seven matematik öğretmenimiz  saolsun bi daha ki derse denklemlerle ilgili tam tamına 50 tane örnek soru bulup getirmemizi istedi. Bi ara matematik hocamızı öldürme fikrini aklımdan geçirmedim değil. Neyse saçma bi fikirdi zaten unutun gitsin.

       ********
Okul çıkışı emir beni ve sevgili üvey ablam sudeyi eve bıraktı. Araban indikten sonra emire teşekkür edip eve doğru yürümeye başladım. Tam o anda aklıma bişey geldi . Ben eve adımlıyorumda Sude nerde? İşte bu soru aklıma takıldı. Sorumun cevabını almak için arkamı döndüğümde emir ve sudeyi  öpüşürken gördüm. Sude ellerini emirin boynuna dolamış ve emirin dudaklarını sömürürcesine öpüyordu. Emir ise arabaya yaslanmış,sudeyi belinden tutarak kendisine bastırıyor ve sudenin dudaklarını büyük bir açlıkla sömürüyordu.Bu manzara karşısında donup kaldım. Ne yapacağımı bilemiyordum. O an dudağıma tuzlu bir şey geldi . Parmaklarımı dudağıma götürdüm ve bir ıslaklık fark ettim. Anladım ki bu ıslaklık gözlerimde biriken yağmur damlalarından başka bir şey değildi. Usul  usul ıslatıyolardı yanaklarımı ve dudaklarımı. Bu manzaraya daha fazla dayanamayıp koşar adımlarla eve girdim.

Eve girmemle bağarışmaların duyulması bir oldu. Hemen üst kata koştum ve gördüğüm manzara karşısında büyük bir şok yaşadım. Üvey annem yani sudenin annesi elindeki bütün çerçeveleri yere atarak babama  bağırıyor  ve aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "Bunun içinmi nihat ! Söylesene seni terk eden bi başka bir adama kaçan bir orospu içinmi  günlerdir içip içip geliyorsun. Konuş nihat konuş! ".
Duyduklarım beni bir kere daha şoka uğrattı . Aslında duyduklarım değil o kadının anneme 'orospu' demesi şok etmişti. Böyle iğrenç bir kelimeyi nasıl kullanabilir. Tamam annem bizi terk etti başka bir adama kaçtı ama, ama böyle bir kelime çok yanlıştı. Her nekadar ona kırgın olsamda çekip gitsede o , o benim Annem. Biranda kendimi kaybedip anneme o iğrenç lafı yakıştıran Arzunun saçına asıldım ve yere yapıştırıp boğazına tırnaklarımı geçirdim. "Sen kimsin he kimsin! Kimsinde anneme 'orospu' diyosun he kimsiiiiiinnnnnn !!' Belimden birini yakalamasıyla arzunun üstünden kalktım. Beni tutan kişiye baktığımda alev püsküren bir çift koyu kahve gözlerle karşılaştım. Ama bu emir di . Öyle bi bakıyoduki sanki onu deliii delirticek bişey yaptım ve sanırım tahminlerim doğruydu. Emir beni hızla sarhoş olan babamın yanına itip yerde annesiyle ilgilenen sudenin yanına gitti. Sude annesinin o hali görünce hıçkırıklara boğuldu." Anne ,anne ne olur kalk hadi!anne".Emir elini sudenin omzuna koyarak "Sude hadi sakin ol sadece bayılmış. Şimdi hastaneye götürürüz. Hadi kalk hem artık burada kalmanızada gerek yok annen kendine gelene kadar bizde kalırsınız tamam mı güzelim hadi." dedi.
Gerçekten inanamıyorum emir bunları söylemiş olamaz. Sude onlarda kalamaz ve en önemlisi emir sudeye güzelim diyemez . Onlara baktığımda emir arzuyu ayağa kaldırmış bir kolunu arzunun  beline dolamış kapıya doğru ilerliyordu. Sudede ona yardım ediyodu. Sude kapıdan çıkmadan bana sinirli bir şekilde bakıp "bu yanına kalmıcak elif hanım. Sende annen gibisin onun gibi orospu sun duydunmu beni onun gibisin!"  diyerek bağırdı. Sudenin söyledikleri canımı yakmışmıydı hayır benim asıl canımı yakan Sude bana bunları söylerken emirin bişey dememesi ve sudeye "Hadi güzelim yeter bu kadar anneni götürelim sonra ne yaparsan yaparsın" demesiydi. Canım o kadar çok yandaki ağzıma gelen tuzu tekrar tattım. Neden neden sürekli üzülen ben oluyordum. Olduğum yere kendimi bırakıp ağlamaya başladım. O kadar şiddetli ağlıyordum ki ayşe sultan telaşlı bir şekilde yanıma gelip "Elif im iyimisin !Ağlama kuzum, ağlama meleğim. Hadi kalk odaya götüreyim seni . Hadi kuzum."deyip beni sakinleştirmeye çalışıyodu ama yapamadı. Çünkü canım bu jadsr yanarken sakinleşemezdim. Kollarımı sımsıkı ayşe sulatana dolayıp "  Neden ayşe sultan neden benim Annem bizi terk etti. Ben neden her zaman mutsuz oluyorum. Neden herkes annem gibisin diyo. Emir neden bana öyle baktı ayşe sultan neden he Neden nn? "dedim hıçkırıklara mın arasından. Ayşe sultan küçüklüğümden beri bana bakan kadındı onu herzaman bi anne olarak gördüm ve bundan dolayıda Emiri  ne kadar  çoksevdiğimi herkesten önce o bilir.
Ayşe sultan beni ağır ağır kaldırarak odama götürdü ve yatağıma yatırdı. O kadar yogundum ki karşı koymayamayıp yattım ve gözlerimi sonsuz uyku için karanlığa teslim ettim.
            
          ********************
Gözlerimi araladığımda yağmur baş ucuma oturmuş saçlarımı okşuyodu. Hemen kalkıp yağmura sımsıkı sarıldım ve yağmur damlalarını gözlerimden serbest bıraktım. Yağmur bana dahada sıkı sarılarak "Şşşt. Tamam geçti. Burdayım " dedi. Yağmura ağlamaktan kızarmış gözlerimle bakarak "Bb-en ben sa-de-e-ce  sadece anneme öyle dediği için" dedim ve tekrar ağlamaya başladım. Yağmur gözlerimdeki yaşları parmaklarıyla silip bana baktı " Biliyorum canım biliyorum. Hadi şimdi kalk aşağı inelim .Ayşe sultan dünden beri bişey yemediğini söyledi."  dedi ve beni yataktan kaldırdı.

Aşağı inip zorlada olsa bişeyler yedikten sonra odama çıkıp okul formlarımı üzerime geçirdim ve tekrar aşağı indim. Bahçeye çıktığımda yağmur ve tabikide bana sinirli olan emir arabaya yaslanmış beni bekliyorlardı. Onlara doğru yaklaştığımda "Siz gidin ben yürüyerek giderim" dedim çatallaşmış sesimle. Yağmur "Saçmalama okula kadar yürücekmisin. Zırvalamayı keşfedin şu arabaya." dedi ve arabanın kapısına sürüklemeye başladı. O sırada emir siyah kaşlarını çatmış bizi izliyodu. Kolu yağmurdan kurtarıp kulağına eğilerek "lütfen yağmur emirle konuşacak kadar iyi değilim. Hem zaten dünden sonra ne diyeceğimi bilmiyorum. İzin ver
  gideyim lütfen."dedim emirin duyamayacağıama yağmurun duyacağı şekilde. Yağmur derin bir 'ohhh' çekti ve " Tamam ama telefonun açık olacak ." dedi.Başımı onaylayıp yanlarından ayrıldım.

Uzun bir yürüyüş den sonra sahile geldim ve kendime uygun bir yer bulup oturdum. Ne kadar oturduğumu bilmiyorum ama gökyüzüne baktığımda havanın  karardığını fark ettim . Tam oturduğum yerden kalkıp gitmeyi düşünürken omzuma dokunan elle oturduğum yerden hemen ayağa fırladım. Tabi o kadar hızlı kalmıştım ki dengemi kaybedip düşecekken omzuma dokunan el bu sefer belimden yakalayıp beni kendine çekti. Kafamı kaldıramıyordum çünkü beni tutanın emir olduğunu biliyordum ve eğer kafamı kaldırırsam dudakları dudaklarıma değecekti o derece yakındı. Ama emir bunu umusamayıp eliyle çenemi kavradı ve gözlerimi gözlerine dikti . O an nefes almayı unuttum . Nefes almamı unutturan bir diğer şey ise emirin dudaklarının hafif bir şekilde dudaklarımın üstünde olmasıydı. Kendi geri çekmek istedim ama beni öyle bi kavramıştıki kıpırdamak mümkün değil. Derin bir nefes verdi ve dudaklarımın üstünde olan dudaklarını kıpırdatıp "Özür dilerim" dedi ve işte o an nefes almayı gerçekten unutmuştum.

KANKAMIN ABİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin