Hatırlatma; Meriç gitmek için ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtı bana dönüp " Görüşürüz yeni karşı komşum" deyip göz kırptı. Daha sonra gülüp kapıyı kapattı. Ne yani artık bu gıcıkla kapı komşusu muydum ? Olamaz.-_-
Salona doğru yürümeye başladım. Salona girdiğimde Buket koltuğa yayılmış biraz önce Meriç'in yaptığı gibi ayaklarını sehpaya uzatmış elinde kumanda vardı. Çok yorgundum bugün. Buket dedim yavaşça " Efendim" dedi "Karşı komşumuz kim tahmin et ? " Düşündüğünü belli eden bir ses çıkardı "Iııı ... Kim olabilir kim ki.. Meriç mi ? " dedi. Evet anlamında başımı salladım. Gözlerini devirip televizyona döndü. "Buket şu eşyaları ne zaman yerleştireceğiz? " dedim gözümle valizleri işaret ederek. Buket önce bana baktı , sonra valizlere baktı , sonra umutsuzca bana baktı , sonra önüne dönüp televizyon izlemeye devam etti. Onun bu hâline göz devirdim. Yarın cumartesiydi iyi ki temizlik yapıp eşyaları yerleştiririz. Ayağa kalkıp valizlerimi odama götürmek için harekete geçtim. Pijamalarım neredeydi ? Göz devirdim valizlere. Içinde kaybolmazsam pijamaları ararken iyidir.
(Yarım saat sonra Buket'ten)
"Buğğleem" diye bağırdım salondan yarım saattir ortalıkta gözükmeyen Buğlem'e. Ses gelmeyince biraz daha yüksek sesle bağırdım. Yine ses yoktu. Allah'ım nedir benim bu kızdan çektiğim? Uyuşuk uyuşuk oturduğum koltuktan kalktım. Buğlem'i her ne olursa olsun çok seviyordum. Canımdan bir parça o benim için. Onu ben ailem olarak sahiplendim. Onun odasına doğru yürümeye başladım. Odasının kapısı açıktı. Gördüğüm şeyle gözlerim yerlerinden fırladı resmen. Ne olmuştu burda.?3.dünya savaşı falan mı? Yuh ama. Kahkaha atarak Buğlemin yerde kıyafetlerin içindeki debelenmesini izliyordum. Gülmemek mümkün değildi ki. İki valizi de boşaltmış kıyafetlerin içinde kaybolmuştu. Beni fark edince " Ne gülüyorsun be " dedi. Ben hala sırıtırken "Ne bu halin kızım 3. dünya savaşı oldu da benim mi haberim yok ?" diyerek sırıtmaya devam ettim. O hala oralarda kıyafetleri karıştırıp duruyordu. Birden "Bulduuuğğğumm " diye cırladı. Ellerim refleks olarak hemen kulaklarıma gitti. Elinde pijamalarını sallayıp hopluyordu. Sanki elektriği icat etti. Onun bu haline gülerek odama geçtim. Fazla mutluydum. Bu mutluluk uzun sürmez kesin. Hayatım boyunca ne zaman mutlu olduysam hep yarı yolda kaldım. Hep mutluluğum kursağımda kaldı. Kendimi yavaşça yatağa bıraktım. Şimdi hiç pijamalarımı arayacak halde değildim. Hayatım çok değişikti. Ama Buğlem iyi ki vardı o benim herşeyim. Canımdan ötem, o olmasa olanlara nasıl katlanacağım bilemiyorum. 2 gün önce sahilde denize atlayan çocukları bir daha göremeyeceğimizi düşünürken , şimdi biri karşı komşumuzdu. Tesadüf mü kader mi? Bunu zaman gösterecek. Kendimi yavaşça uykunun tatlı kollarına bıraktım. Ne kadar da özlemişim huzurlu geceleri.
(Sabah saat 10.00 Buğlemden)
Bir zil sesi ile yerimde kıpırdanmaya başladım. Gözümü hafif aralayıp tam karşımda duran saate baktım saat 10.00 'dı. Hangi manyak bu saatte bizim zile basardı ki ? Dağılmış saçım ve ayıcıklı pijamam ile kapıya doğru yürüdüm. Kapının deliğine boyum yetmiyordu. Benim boyum kısa değil kapı deliği çok yüksekte. Cidden.
"Kiim Oo?" dediim uykulu sesimle.
"Beniim" diye bir ses geldi. Kapıyı açtığım gibi karşımda kapı pervazına yaslanarak beni süzen bir Meriç Aras'la karşılaştım. En sonunda beni süzmeyi bırakıp bana döndü .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMURSAMAZ (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionBen griyim , bay siyah. Ne iyi, ne kötü. Kimine göre beyaz sonsuz , siyah ölüm. Kimine göre ise siyah sonsuz , beyaz ölüm. Sen benim siyahımsın , özelsin. Sen ölüm değilsin. Sen sonsuzsun sonsuzum , siyah'ım.