Onların hiç bir zaman hikayesi olmamıştı. Deniz'in başına gelen Yiğit olayı, aile sırları, dede sorunları derken kendi hayatını bırakmış, yeniden dirilmek için elinden geleni yapmıştır.
Diğer taraftan da Rüzgar'ın annesi ile olan imtihanı, abisinin...
Herkes elinde bir telefonla Rüzgar'ı videoya çekiyordu. Okulun tam ortasında durmuş karşımdaki manzarayı izliyordum. Manzara ise tam şöyleydi; pembe triportörün içinde okulun veliaht'ı vardı. Tabi ki de bunlarla sınırlı değildi. Küçük kasasında bulabileceğiniz kadar sebze ve bazı meyveler vardı. Aslında sebze ve meyveleri günün sonunda ihtiyacı olanlara verecektik.
Tabi ki bunun için çok uğraşmıştım. Öncelikle kabul etmemişti. Ama ben ondan bazı konularda daha güçlüydüm. Onun kanına da 'erkek adam sözünün arkasında durur!' diyerek onu ikna etmiştim. Şimdi ise rezil oluyordu. Beni küçümsemeyecekti. Aslında farklı bir planım vardı. Köle olayı falan değildi.
Kafasını buzlu suya sokup çiftetelli oynatmaktı.
Ama kaderinde bu varmış. Ben ne yapabilirim ki!
"Bana oradan 1 kilo patlıcan versene!" nereden geldiğini anlamadığım sese dönünce yaşlı bir kadının seslendiğini gördüm. Herkes kahkaha atarken ben teyzenin nasıl içeri girdiğini merak ediyordum.
"Gel abla gel!"Rüzgar zor sığdığı arabadan inerken teyze arabaya yanaşmıştı. Birden bir çok insanlar arabanın etrafını sarmıştı. onlar da kimdi biliyor musunuz?
Atmışlı teyzeler!
Bir taraftan Rüzgar sebzeleri satarken bir taraftan da sırıtıyordu.
"Oğlum ben seni kızıma alayım. Hem elin işte tutuyor. Fotoğrafı da bu. arkasında telefon numarası yazıyor, ararsın."
Teyzenin biri Rüzgar'ın eline fotoğraf sıkıştırırken bu tabloya daha fazla bakmadan okula girdim.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(YUKARIDA DENİZ'İN ARABASI VAR. EĞER RAHATSIZ OLURSANIZ YA DA İSTEMEZSENİZ BU CÜMLEME YORUM YAPIN.)
"Yavaş olsana kızım! Ne birden basıyorsun gaza. Öldürmek mi istiyorsun bizi?"
Babamın gönderdiği araba sonunda gelmişti. Bunu gören Yağız, beni araba sürmeyi öğretmek için boş bir araziye getirmişti. Yaklaşık yarım saatten beri sürüyordum ama bir türlü düzgün süremiyorum. Son kez istop etmiş arabayı çalıştırdım. Ayağım frende iken el frenini indirdim ve ayağımı frenden çekerek hafif gaza bastım. Araba ilerlerken Yağız'ın koyduğu konilerin arasından geçmeye çalışıyordum. Aslında iyi gidiyordum ama son koni olmasaydı.
