Bölüm 7

1.1K 52 8
                                    

《2 Ekim》

Siz hiç sıcak bir yaz günü buzlukta dondurma kabı bulup, içini büyük bir umutla açtınız mı?

'eheh amma şanslıyım lan' deyip kabı açar açmaz sarmalarla karşılaştınız mı? Eğer karşılaştıysanız, sizde bendensiniz gelin sarılalım...

Ve işte o an sizde aynaya baksaydınız, yüzünüzün garip bir hal aldığını görebilirdiniz...

Bir anlık mutluluğun içine sıçılmış olarak hafif bir tebessümsü yüz ifadesi...

İşte bende sabah ne olduğu belli olmayan bir gülümsemeyle yeni sınıfıma doğru gittim...

'9-A' demişti Engin, kafasını bilgisayardan kaldırmadan. Öyle filmlerdeki gibi gidip beni sınıfa takdim etmiycekti, havalı havalı 'Çocuklar bu Mavi, yeni sınıf arkadaşınız...iyi geçinin' ise hiiiç demiycekti.... "Giderken Hüseyin'e söyle bana çay getirsin" demesinden anlamıştım.

Sessizce odadan çıkmıştım ve sınıfa doğru yürümüştüm, Hüseyin abiye de Engin'in çay istediğini asla söylemedim,

Sınıfa yaklaştığımda ise gülümsemek için kendimi öyle kasmıştım ki, gören beni kabız olmuş sanırdı.

Kafa bir milyon, öğrenci zili çoktan çalmış... sınıfa girdim...

"Aaaa yeni biri gelmiş...Ammada güzel...Ayy bizle takılsın buuu!?! " deyip herkes beni sevgi çemberi içine aldı...

Hayır tabikide.. öyle birşey olmadı. Daha doğrusu hiç birşey(!) olmadı...

Ben suratımda kabız olmuş bir ifadeyle boş sıra var mı acaba diye çevreme bakınıyordum, o sırada da hiç bir zigot da gelip "sen ne ayaksın" demiyordu.

Çevreme bön bön bakarken yanıma esmer, benden 10 cm daha kısa boylu bir kız geldi.

"Birisine mi baktın?" dedi.

"hea? hö! yok ben sınıf değiştirdim, adım Mavi" dedim gülümsemeye çalışarak.

"Bende Başkan***, sınıf başkanıyım..Arkalarda bir sıra boştu galiba." dedi sesi anormal derecede cana yakındı. Çevredekilerin uzaylı görmüş gibi bakmalarına aldırmadan kızın gösterdiği yere doğru gittim.

Size bizim okulda sıraların tekli olduğunu söylemiştim ya, işte orta bölümden en arkanın bir önü boşmuş, oraya geçtim. Çantamı masanın üstüne koydum ve çevremde kimler oturuyor diye bakınmaya başladım.

Tabii arka sıralarda herzamanki gibi çoğunluk erkekleri oluşturuyordu.

Teneffüs olunca bir grup erkek gelip kendini tanıttı, bende 32 diş gülümsedim. Yayvan yayvan gülüyorum falan. Ay bazen kendime sinir oluyorum, hani kendim gibi kızım olsa kürekle dalcam -hiç acımam-... Tabii bende ilgiyi görünce şımardım normal olarak ama şımarmak benimde hakkım...İlgiyi çöp konteynırında bulmuyoz heralde.

Herneyse, birisi "Rahat bırakın kızı ya..Hakkımızda yanlış düşüncek" dedi anırarak. Ben birşey demedim, gülümsedim herzamanki gibi. 'Bebeğem...ben sizin hakkınızda +18'lik daha da kötü şeyler düşünüyorum' diye düşündüm. -içinizden "obaaaa kız sapık çıktı tey tey tey" dediğinizi duyar gibiyim...Şaka ya şaka... valla şaka. O kadar da sapık değilim... Sapığım ama o kadar değil-

Benim kafa yine bir milyonken Tarih Hocası gelince herkes yerine koşuşturdu. İşte o zaman yine a.q ile karşılaştım...>acımasız qercekler(!)

Sınıfa geldiğimden beri hiçbir kız gelipte benle konuşmamıştı...-Başkan hariç, o da zaten hemen arkadaşlarının yanına gitti pisliik.

O zaman çok da sorun olmaz diye düşündüm, sonuçta bir tane de olsa arkadaş bulurdum yani -değil mi?-

Zaten artık nasıl şımarmışsam " Beni sevmeyenler ölsün lan" der gibi ortalıkta saçımı savura savura dolaşıyordum...

Ama bu halim en fazla 2 teneffüs kadar sürdü...

Öğlen teneffüsünün zilinin çalmasıyla aslında ne kadar da ezik olduğumu farkettim...

Zil çalınca, erkekler koşarak fırladı. Kızlar ikili gruplar halinde ihiihhihi diye gülerek gitti ve ben... Ben, yanında beslenme getiren tayfayla beraber kalmıştım.

Kızlardan biri börek mi ne getirmiş...Birde onları peçeteye sarmış...Şöyle söyliyim yemek için peçeteden ayırmaya uğraşmıyorsun. Peçeteyle börek bütünleştiği için direk ağzına atıyorsun...

Gelmiş bana "Börek ister misin?" diyo.

《Aay hoşt ulan!!》

"Sağol ama ben yemekhaneye gitcektim" dedim gülümseyerek ve yemekhane kartımı alıp hızlı adımlarla uzaklaştım...Gönül isterdiki ordan koşarak uzaklaşıyım...

Yemekhanede 'Allahğm lütfen eski sınıfımdan tanıdık birini bulayım' diye dua ediyordum, çünkü diğerlerinin yanına oturacak cesaretimde yoktu açıkçası.

Artık nasıl dua ettiysem eski sınıfımdan birkaç kızı sırada gördüm. Durur muyum? Direk onların sıraya kaynadım...

İlk günümün nasıl geçtiğini sordular, "Doktorlar dizisini 7/24 izlemek gibiydi ama merak etmeyin yaşıycam" dedim somurtarak...

Güldüler...Bende gülerek yemek tepsimi aldım ve onlarla birlikte bir masaya oturduk. Nedense bugün yemekhane pek kalabalık değildi.

Arkadaşlarla konuşmaya çalıştıkça farkettim ki kimse beni siklemiyo. Topu topu birgün sınıftan ayrı kalmıştım ve şimdiden kendi aralarında sadece kendilerine komik gelen abuk subuk espiriler yapıyorlardı. Ve ben ne kadar konuşmalara katılmaya çalışsam, daha da dışlanıyordum...

"Ahah kankaa hatırladın mı? Uçan Öküz!! Ahahahahah amma gülmüştüm ya o olaya derste!!"

"Ne olayı?" dedim kıza dönerek《Söyle de bizde gülelim pezvnk》

"yaa off...Şimdi anlatması çok uzun...Boşver yaa.."

"hmm" 《Belanı s.....》

"Ahah bak hatırladıkça uçan öküz lafına gülüyorum hâlâ"

《Uçan öküzü de s.....》

İçimden sevgi sözcükleri söyleye söyleye yemeğime gömüldüm...

O an kendimi ilk defa bu kadar yalnız ve ezik hissediyordum...

Pardon ezik lafı eksik kalır... hmm.. Daha çok kendimi teki kaybolmuş yeşil çorap gibi hissediyordum... Evet...evet bu daha doğru bir tanım oldu...Öyle ezik, öyle yalnız, öyle boynu bükük. ..

Zaten Maymuncuk'u neredeyse hiç görmemiştim ve koridorda görsem bile anca 'selam, meraba' ...

Aslında ben o kadar da çok şey beklemiyordum hayattan...Şey...Sadece müzik dinlerken kurduğum hayaller gercekleşse yeterliydi...

Mavi Saçlı KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin