Bölüm 9

1K 46 7
                                    

《Aynı hafta cumartesi günü》

Ankara'da yaşıyorsanız muhtemelen de Kızılay daki Meşrutiyet caddesini çok iyi biliyorsunuzdur... Hani orda yürürken eşkiya gibi önünüzü kesip "Kahve falı 5 lira" diyen insancıklar var ya ve sizde sanki orda kimse yokmuş gibi yürüyüp gidersiniz...

İşte ben de dershaneden bir arkadaşımla kafa dağıtmak için falcıya gidiyim dedim.. -Aslında bu benim kararım değildi arkadaşımın bir erkek meselesi vardı ve bende falcı atmosferini merak etmiştim... Böyle iki kız ekşın olsun diye astık dershaneyi gidiyoruz - desem yalan olur..dershaneyi asınca aileme mesaj gidiyo, açıkçası yemiyo totom da..Şimdi diceksiniz neden kendi numaranı vermedin ey salak diye o zaman bunu düşünemiycek kadar saftım-

İşte biz cadde de kendi çapımızda -mâlum öğrenci maaşı - uygun fiyata falcı arıyoruz... ilk önümüzü kesen siyahlar giymiş satanist bir kızdı ve hiç de siklemedik onu, sonra çevremize bakmaya başladık genç ve yakışıklı bir erkek önümüzü kessin diye... Ama gördüklerimizin hepsi tek kaşlı, esmer, daha yeni dağdan inmiş gibi bir hali vardı... Gidip birisine "McDonald's logosunu, senden mi esinlendi?" diye sormak istedim...

İşte biz böyle yakışıklı biri bizi falcıya götürsün diye kendimizi kasarken farkettim ki biz falcı olayını aşmışız, yakışıklı çocuk kesiyoruz...Geçtik bir kenara gelen geçenle dalga geçiyoruz, sanki bizim tipimiz süpermiş gibi...

En sonunda yakışıklı çocuk olayından vazgeçtik...Tipi insana en yakın olan çocuğun arkasına takılıp gittik...Baktım çocuk bizi bir apartmanın içine doğru götürüyor. Hafiften kıl olmadım değil yani. Dedim bize orda tecavüz edip 47 yerimizden bıçaklayıp çöpe atarlar mı acaba?... Hemen içimden fatiha okumaya başladım. Arkadaşıma baktım o da sus pus.

Asansörle bir kata çıktık... Evde her yere sigara kokusu sinmiş, yerlerde sigara izmariti, straplez giymiş kadınlar... Hani genelev deseler inanırdım... Biz kenarda kurbanlık koyun gibi dururken bizi getiren erkek "Kahveleriniz neyli olsun?" dedi... Ben kahve mi içecektihhh?!?! der gibi bakmış olmalıyım ki..."Kahve falı baktırcaktınız demi?" diye sordu. Arkadaşımda hemen atladı.

"Evet..Kahveler şekerli olsun" dedi.

"Tamam...kahveleriniz olurken size gazoz getiriyim mi?"

《Hıı ne? Gazoz!?!... Nuri Alço!?!.. Tecavüz!?! Masum kız!?! Laan şu amca bana mı baktı!?!》

Aklımda deli sorular... "Şey... Yok biz almayalım...Kahve falı da baktırmıycazz...Öyle bakmaya gelmiştik...hihi" diyip kızı kolundan tuttuğum gibi apartmandan çıkardım. Artık nasıl hızlı çıktıysam sesli sesli soluyordum..Gören de yalnız kalmış ayının çiftleşme çağrısı sanar..."Hüoo hüooo" diyorum böyle... Arkadaşımın da bana kızmasını beklerken ilk defa bana kızmadı...

"Sağol ya...Valla en son bende korkmaya başlamıştım" dedi...

"Hâlâ falcıya gitmek istiyor musun?" diye sordum.

"Gitmem lazım ama bu sefer apartman içi olmasın... Şurda ki kafelere bakalım... Belki fal bakılıyordur" dedi...

Biz de bir umut yürüdük ve hiç abartmıyorum bütün kafeleri gezip kahve falı sorduk... Bazı kafelerde kahve falı 30 liraydı...-ki bu neden apartman içinde kahve falının 5 lira olduğu sorusunu aklıma getirdi..- Bazı kafelerde sadece Tarot falı bakıyorlardı... Tarot falı 50 liraydı ve bizde fal için 50 lirayı verecek kadar aptal değildik ama 5 lira verecek kadar aptaldık...

Yaklaşık 1 saat gezdikten sonra vazgeçip yine apartman içine girmeye karar verdik. Bu sefer bir kızın arkasına takıldık...Kız daha insancıl gözüküyordu. Bizi daha farklı bir apartmana götürdü..Ama merak etmeyin öyle korkunç değildi. Ve girdiğimiz evde hiç korkunç değildi. Masalar konulmuş, her yer temiz, duvarlar pembe(?)...

Bizi bir kadın karşıladı ve boş bir masa gösterdi. Bu sefer cidden daha insancıl bir yer bulmuştuk. Çevremizde de 12 yaşında kendini büyümüş sanan pis ergenler vardı ama şuan onlar bile beni rahatsız etmiyordu. Oturup şekerli kahvemizi içtik. (bunu söyleyince kendimi 30'unda bir anne gibi hissettim)

En sonunda sıra bize geldi... Heyecanlandım valla...

Bir adam geldi, kulağında küpe...Boynunda bebek mavisi bir fular... Dar bir pantolon... Adam da bir gey havası vardı.

"Tatlııım yalnız iki kişi almıyoruz...Biriniz gelmeliiiğğ" dedi.. gey olduğuna emin oldum...Sadece aptal dizilerde geyden falcı olur sanıyordum ama gerçek hayatta da olabiliyormuş.

"İkimiz neden giremiyoruz?" dedi arkadaşım.

"Hayat enerjileri karışabiliyor bazeen..Ama..Yada...Tamam ikiniz gelebilirsiniz... Sizden temiz bir enerji alıyorum" dedi.

Temiz enerji? Bizden mi? Yani benden de mi? vaooov

Girdik böyle oda gibi bir yere... Adam oturdu karşımıza... Önce arkadaşımdan başladı.. adam öyle hızlı konuşuyordu ki her lafını kaçırmamak için baya bir uğraşıyorduk...En sonunda sıra bana geldi...

Öncelikle bana soru sordu.. Burcumu, doğum günümü, annemin adını... Hayır yani falcı, falcı değil nüfus memuru mübarek... Bende uslu uslu cevapladım. Sonra bana dönüp dedi ki "Senin sevgilinle sorunların var!" Bende aval aval baktım... Hani bir sorunum yok çünkü sevgilim de yook!?! dedim içimden.

"Aslında benim bir sevgilim yok" dedim adama. "Ama sevdiğim bir çocuk var"

Adam bana baktı... baktı... baktı... Açık da biryer mi var diye kendime baktım.

"Tatlııım o çocuk senden hoşlanmıyor ama. Seni arkadaşı olarak görüyor. Zaten çıksanız da yürümezdi."dedi.

Ben de gülümsemeye çalıştım. Normalde amaaaan siktir et diyen bir kızımdır ama benimde içten içe bildiğim, tahmin ettiğim şeyleri birden yüzüme söyleyince canımı acıttı. Laaan ben sana iyi şeyler söylemen için para ödüyorum, diye atarlandım içimden. Adam her zamanki gibi konuşmasına devam etti...Gavurun tohumu da cidden hızlı konuşuyordu. Fincana bakarak:

"Senin denize yakın bir yerde üniversiteye gittiğini görüyorum. Belki İstanbul... Belki İzmir..."

"Aslında ben Amerika'da Boston da okumayı düşünüyordum. O da deniz kenarında bir şehir" dedim.. Bana "Nah okursun" der gibi baktı. "Niye yüzüme vuruyorsun yaa!" demek istedim...Gözlerimi kaçırdım... Hem ne diye eğitimden bahsediyorsa.. Bana Maymuncuk'tan bahset salak...

Adam -muhtemelen başta ona söylediklerimden- birkaç şey daha söyledi. Ve iki kişinin falına toplam 5 dk da bakarak başka bir rekora imza attı. Elimize küçük bir fiş sıkıştırdı ve gönderdi. İlk geldiğimizde bizi karşılayan kadına da parayı verdik.

Apartmandan çıkarken kazıklanmadığımızı kendimize kabul ettirmek için "Ayy iyi oldu..içimde kalmadı... Ama bak nasıl da bildi annemin adını..." gibi şeyler diyorduk.

Kazıklanmadık ya... Demi? Kazıklanmadık... Bana biriniz kazıklanmadınız desin...

Belki de hayat budur...Kazıklanmak ya da kazıklanmamak... İşte bütün mesele bu...

-Size düşünücek birşey verdim ne güzel işte... ihihi... Hayır...Ahhh vurmayın lütfeeen!?!?!? Vurmayın..tamam...tamam...Hey sen arkadaki(!) o küreği yavaşça yere bırak!!!

Mavi Saçlı KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin