Giriş

1.7K 143 31
                                    

' Emin misin Yağız? Bak büyük sıkıntı çıkacak gibi ' diyen arkadaşına ters bir bakış atan Yağız ' O zaman siktir git Burak ' diye söylendi.

Burak ' Oğlum keyfimden mi söylüyorum lan. Babamların mıntıkasındayız. Öğrenirlerse siker geçerler bizi '

' Şunları benzetmeden buradan çıkarsak, ben sikip geçeceğim seni '

Eymen ' Evde ana kuzusu, burada Akif kuzusu gibisin ağabey. Ne bu küfürler? ' dediği sırada mekana giren altılı tayfa ile dikkatler oraya kaymıştı.

Yağız, çok sinirliydi. Ona yaptıkları aklına geldikçe, sinirden kuduruyordu. Siktiğimin Amerika işini düşünce iyi ederdi. Çünkü, bu böyle yürümeyecekti. belki gözden uzak olan gönülden de uzak olurdu. Geçen gece gördüklerinden sonra, gitmesi en iyi seçenek gibi duruyordu. İçeriye giren piçlerin arasında, cesurca dans ediyordu. O piçlerin elleri vücuduna dokundu anda uzaklaşmaya çalışmıştı ama o piçler... Ulan! Başka kız yokmuş gibi! diye kendi kendine sinirlendi.

O hayatında olduğu her an; kendi kendine sinirleniyordu zaten.

Yanlarına yaklaşanlarla beraber Burak ' Hayırdır? Belanıza mı geldiniz koçum? ' diye dayılandı.

İçlerinden Emre diye bildikleri çocuk ' Dayılanma koçum! Belanızı getirmeye geldik ' dedi.

Yağız, buz gibi sesiyle ' Nasıl olacak o iş? ' dedi ve ayaklanıp ' Bi anlat bana sen, koçum! ' derken, Emre'nin burnunun dibine girmişti.

Emre, yüzüne piç bir gülümseme yerleştirdikten nanosaniye sonrasında Yağıza kafa atmaya yeltendi ama bilmediği bir şey vardı. Yağız, iyi değil çok iyi bir dövüşçüydü.

Yağız, yaklaşan hamleyi görmüş ve saniyeler içinde Emre'yi paketlemişti. Hemen ardından ortalık karışmış ve yumruklar havada uçmaya başlamıştı. İşin garip tarafı, bunlar sadece on dakika içerinde olmuştu. Yani teknik olarak, bu olayın henüz kapıdan bile dışarı çıkmaması gerekiyordu. Ama çıkmıştı.

Çünkü; babalara gelinmişti.

' NE OLUYOR LAN BURADA! ' 

diye kükreyen Ali Beyzade ile Yağız, kırmakla meşgul olduğu el ile babasına döndü.

Ali, gerilen yüz hatlarıyla oğluna bakarken ' çocuğun elini bırak Yağız ' diye tısladı.

Ama Yağız, bırakmadı.

Kırdı.

Emre'nin iniltisi, sessiz salonda yankılanırken Akif'in eğlenceli sesi sessizliği bozdu.

' Aferin benim koçuma be! Helal olsun! '

Ali, ters bir şekilde oğluna bakarken ' Kes sesini Akif! ' diye tısladı.

Akif ise ağabeyini tınlamadan ' taşaklı oğlun, taşaklarını koydu ortaya ağabey. Ben sesimi kessem ne olacak ' derken, oğluna doğru ilerledi ve ' Hayırdır lan? ' diye sordu.

Eymen, babasının omzuna attığı el ile genişçe sırıtarak ' Şuradaki, şunun tavuğuna kış kış dedi. Şuradaki de şuradakine sen kimin tavuğuna kış kış diyorsun asıl sana kış kış dedi ' dedi.

' Heeeeee ' dedikten sonra ' Buradaki tavuk kim? ' diye sorduğunda Kuzey, sinirle konuştu.

' Rüya! '

Akif ' OOOOOOOOO ' diye hayırlı olsun tınlamasını kullanırken, Rüyanın kim olduğunu aydıktan sonra  ' OOOO WHAT THE FUCK? ' diye devam etti.

Ali ' Derhal ne olduğunu anlatın. Derhal! ' derken sesi yüksek çıkmamıştı ama tonlamadaki uyarı... Kesinlikle Everest'ten hissedilmişti. 

Yağız, elinin altındakini yere bırakıp babasına doğru yürüdü ve tam önünde durdu.

BEYZADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin