Bugün gene erkenden uyanıp Yağız için kahvaltı hazırlayacaktım.
Evet onun için!
Çünkü neredeyse 1 aydır bu adamın evinde kalıyordum sadece adını bildiğim ve keşke bilmeseydim dediğim adamın evinde.
Annemi çok özlemiştim merak ediyordum onu kim bilir o şerefsiz adam benim yüzümden ne kadar zarar vermiştir zavallı anneme.Zorlada olsa gözümü açtım tabiki gene duş sesini duymam bir oldu.
Yağız, her akşam sokak dövüşüne gidiyordu ve eve geldiğinde soyunmadan yatıyordu. Yani sanırım bilmiyorum çünkü.. hayır tabiki onu gözetlemiyorum!.... tamam belki birazSuyu ketila koyup hemen kahvaltılıkları masaya döşedim bu sabah içimden mücver yapmak geçiyordu uzun zamandır yemiyordum ve gerçekten çok seviyordum. Hemen malzemeleri çıkartıp bir kapta yoğurdum daha sonra oval oval yuvarlayıp avcum kadar bastırdım hepsini bitirdikten sonra ocağa tavayı çıkartıp bir miktar yağ döktüm ve altini açtım.
Hemen aklıma geldiki dometesleri çıkartıp yıkadım ve doğramaya başladım tam o anda sağ tarafımda Yağız'ı fark ettim duvara yaslanmış salaş eşofmanlarıyla eli çenesinde beni izliyordu.
Tam o sırada yağ yanağıma sıçradı ve bıçakla elimi kestim. Allah'ıım beni neyle sınıyordu. Yağız hemen yanıma gelip yüzümü ıslak bezle sildi ve işaret parmağını ağzına götürdü.
Ne yapıyordu? Yoksa Yağız sadist miydi?O an kaşlarım nasıl çatıldıysa Yağız "emin ol tadı o kadar kötü değil" dedi güldü ve elimi suya tuttu ben hala anın şokunu atlatamamıştım neydi bu duygu karmaşası böyle?
Herşeyi birlikte hazırlayıp kahvaltı sofrasına oturduk yedik ve toparladık. Göründüğünün aksine Yağız çok farklıydı çok fazla.
En son koltukta oturmuş TV izliyorduk ama ben anlamıyordum çünkü biraz tiyatro gibiydi ve altyazı geçiyordu yetişemiyordum işte!
Yağız televizyonu kapatıp bana döndü birden "Kamelyalı Kadın" anlanamaz gözlerle ona baktım "Piyesin adı Kamelyalı Kadın fark etmedinmi? Genç kadının sol göğsünde Kamelya vardı" dedi. Evet fark etmiştim Kamelya..
Kamelyalar çok güzel ve nadir bulunan bir cins çicekmiş bir kitapta okumuştum.
Yağız tekrar bana döndü yastığı kucağına aldı ve anlatmaya başladı.
"Piyesin konusu çok eskiye dayanıyor Marta adlı genç bir kız 16 yaşında babasının kurbanı olmuş ve babası onu süreklı para karşılığı satmış. Kadının yapması gereken zevkle sevişmek olsada o hep aşkla sevişmiş tutkuyla. Marta o kadar güzelmişki onunla olan bir daha olmak için tüm mirasını ona yatırırmış fakat Marta kabul etmezmiş. Marta aslında tutkuyla sevişirken aşk aramış, sevgi, tutku, hissedilmeyi aramış. Fakat bulamadığı için tekrarlamamış."Her bir kelimede ayrı üzülürken neden bunu yaptığını sorguluyordum. Aşk, kavuşamayınca olmaz mıydı? Sevgi hani saflıktı? Yağız devam etti,
"Marta 23. yaş gününde Pariste özel bir partiye gitmek için hazırlanmış, kırmızı sırt ve bacak dekolteli bir abiye, beyaz saten eldivenler ve inci kolyesini takmış, fakat bir gerçek varmış kı Marta amansız bir vereme yakalanmış o gün partiye gitmeyerek tüm gününü o koltukta geçirmiş. Aradan 2 yıl sonra Diament adlı birisiyle evlenmiş onu gerçek sevgi sanarken aslında yanılmış adam sadece kadının parasıyla ilgileniyormuş ve hastalığının ona bulaşmasından korkuyormuş birgün Marta'ya şu sözleri söyleyip evden ayrılmiş ve bir daha gelmemiş "seni İstanbula götüreceğim bekle beni" ama bir daha dönmemiş ve Marta yenik düşüp hastalığına, ölmüş."
Ansızın bir ıslaklık hissettim yanağımdan süzülen acıydı bu hemde en derin acı.
"Martanın cenazesinin olduğu gün tüm eşyaları ve kıyafetleri bir müzayedede satılmış çünkü o nazik, kibar bir orospuymuş aslında sadece gerçek sevgiyi arayan orospu. O gün müzayedede sol yakasında beyaz Kamelyalı (kamelya çiçeği) kırmızı bir elbise satılığa çıkarılmış ve bunu alan Antoni isimli bir genç daha 22sinde. Antoni babası tarafından "kadınlarla eğlen oğlum onlar eğlencen olsun" desede o kadınları hep izlemiş hayatı boyunca deneyerek. Parti gecesi Marta Antoniyle birlikte olmuş fakat birşey hissedememiş ve gitmek istemiş tam cıkarken Antoni dudağında öpüp yakasına beyaz bir Kamelya takmış ve gitmesine izin vermiş. Antoni o gece gerçek sevgiyi ve acıyı hissetmiş.
İlk defa Marta'da!"Şok olmuştum o an ya Marta? O nasıl hissedemedi o sevgiyi duyguları???
"Marta'nın ölümünün ardından Antoni piyesler yazmaya başlamış ilk piyesi ise Kamelyalı Kadınlar olmuş. Hayatı boyunca kadınlarla birlikte olup onların ortak huylarını özelliklerini bulup birlestirip piyesler yazmış ve oynamış hatta bir keresinde bir sevgilisinin tiyatrosuna baska bir kadını koluna takıp gitmis ve sevgilisinin kıskançlığını ölçmüş. İşte Antoni Martasına o gece o kadar haşin o kadar yoğun hırsla bağlanmış".
Ben.. ben inanamıyordum artık ağlamaktan gözlerim yanmıştı çok üzülmüş çok burulmuştum yazıktı onlara hemde çok. Ya Marta hak etmişmiydi yanlız ölmeyi?
Gözünün önündekini görmeyi bilmelisin diyordu bu piyes hissetmelisin diyordu.Yağıza baktım o da bana bakıyordu o an kucağındaki yastığa kafamı koyup yumdum gözlerimi. O elini koydu saçlarıma ve derin bir nefes aldı
Ben gözümün önündekini görüyordum sanırım artık.Ya siz ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yağmur
Chick-LitGeceyi beklerken gelen güneşti o sanki, ama koyu bir güneş. Bir yanımı aydınlatırken diğer yanımı karartıyordu. Hayatı acımasızlıklar ile dolu 18 yaşında bir genç kız ve yaşamını dövüşerek sürdürmek zorunda olan bir gencin hikayesi...