Bölüm 6

54 4 2
                                    

     Okula geldiğimde yine çok fazla kişi yoktu. Bankların bir kaç tanesi kalabalıktı. Cengiz ve grubu  görünce yanlarına gitmeye karar verdim. Zaten sınıfa çıkıp boş boş oturmaktan daha iyiydi. Yanlarına yaklaşınca bir kaç kişinin olmadığını fark ettim. Aklıma kahvaltı olayı gelmişti. Karşılarına geçip ''Günaydın'' dedim gülümseyerek. Cengiz tam karşımdaydı. Simge Esra ve Emir gelmişti bir tek. Onlarda bana günaydın dedi ve bende Cengiz'in yanına oturdum. Herkes kendi halinde takılıyordu. Grubun tamamlanmasını beklemiştim. Herkes geldikten sonra ''Cumartesi günü bize kahvaltıya gelsenize , annem sizinle tanışmayı çok istiyor. Hem beraber kahvaltı yaparız. Eğlenceli olur.'' dedim. Aslında çok güzel olurdu ama işleri de olabilirdi. Cengiz mavi gözleriyle ''Evet kesinlikle süper olur ya çok güzel olacak gerçekten annen ile tanışmayı çok isterim. Eminim o da senin kadar güzeldir.'' dediğinde birden afallamıştım. Tüm grup şaşırmış bir şekilde Cengiz'e bakınca Cengiz'de dediğinin yeni fark etmiş olacak ki kafasını yere eğip elini ensesine götürdü. Sanırım utanınca elini ensesine götürüyordu. Cengiz'e bakan gözlerle iyice utandığını fark ettim ve hemen durumu toparlamak için konuşmaya başladım '' Evet kızlar siz ne diyorsunuz?'' dedim ve onlara döndüm ama kafamın bir tarafı Cengiz'in dediklerinde takılmıştı. Sonra bunu bence her kıza söylemiştir diye düşündüm. Simge'ye, Esra'ya, Dilara'ya ve diğer kızlara söylemiş olabilir diye düşünüp Simge'nin  dediklerine odaklanmaya çalıştım. ''Benim için bir sorun yok.'' dediğinde diğer kızlarda onu onayladı. Erkeklere döndüğümde ayakta bana bakıyorlardı. '' Annenin hamarat olduğundan hiç şüphem yok tatlı kız'' diyen Burak'a baktım. Bunları her kıza söylüyor muydu acaba ya çünkü benim cidden sinirlerimi bozuyordu. Çok yılışık geliyordu bana bu sözler. Benim için bir erkek gerektiği yerde ağır başlı gerektiği yerde de eğlencenin dibine vuracaktı. ''O zaman cumartesi günü bekliyorum.'' dedim ve kalkıp sınıfa doğru yürüdüm. Telefonumun titremesiyle adımlarımı yavaşlattım. Cengiz beni whatsapp gruplarına eklemişti. Grubun ismine baktığımda '' ÇILGINLAR'' idi. Birden yüzümde ki gülümseme yayılmıştı. Sonra herkes kendisini kaydetmem için galiba ismini yazıyordu. Hepsini kaydettikten sonra telefonumu kapatıp derse odaklandım. 

      Öğle arasına giriyorduk ve ben hala sınıftan çıkmamıştım. Kafamı sıraya koydum ve uyumaya çalıştım. Hiç açlığım yoktu ve canım hiç bir şey istemiyordu. Bu sıralar pek bir şey yemiyordum da. Yaklaşık 10 dakika sonra biri yanıma oturdu. Cengiz olduğunu tahmin ettim çünkü ondan başkası sınıfıma gelip yanıma oturmazdı.Kafamı kaldırmaya üşeniyordum açıkçası. '' Selam'' dediğinde yanıma oturan kişinin Cengiz değilde Burak olduğunu fark edince kafamı kaldırıp bağdaş kurup ona döndüm ve '' Selam Burak bir şey mi oldu?'' diye sorunca biraz kırıcı bir soru olduğunu fark ettim ama Burak hiç umursamadan arkasından pizza kutusunu çıkartınca sınıfın ortasında cırtlak sesiyle çığlık atan kızlar gibi bağıracağımı bekledi sanırım ama ben gülümseyip sadece teşekkür etmiştim. Bu da benim farkım idi sanırım. Ben kutuyu açıp tam konuşacakken o konuşmaya başladı, '' Sabah kahvaltı yapmadın galiba ve buna rağmen öğlen de bir şey yemiyorsun. Hastalanıp bayılacaksın biraz kendine dikkat et Selin'' dediğinde sanki beni 10 yıldır tanıyormuş gibi konuşmuştu. Hatta bir an karşımda annemin olduğunu hissetmiştim yani o derece. Birden içim ısınmıştı Burak'a. Kafamı ona çevirip '' Beni 10 yıldır tanıyormuş gibi konuşuyorsun.'' dediğimde, '' 10 yıl değil ama 1 yıldır- '' dediğinde yanlış bir şey söylemiş gibi sustu. Ne demek 1 yıldır. İyide biz tanışalı bir hafta olmadı ki. Sonra hemen ayağa kalkıp '' Neyse görüşürüz. Çıkışta bekle bir yere götüreceğim seni'' dedi ve cevap bile vermemi beklemeden gitti. Bu sefer nereye gidecektik ki? Yine kafamı karıştırmıştı. Ama beklemeyi düşünmüyordum çünkü servisimi kaçırmak gibi bir delilik yapmak istemiyordum. Zaten evim uzak. Pizzayı bitirip kutusunu çöpe attım ve sırama oturup 3 dersin bitmesini bekledim. 

       Okulun bitiş ziliyle çantamı toparlamaya başladım. Hızlıca toparlayıp Burak'ı beklemeden gitmeyi düşünüyordum. Yorgunluktan zaten düşüp bayılacaktım. Kalemlerimi de çantama koyup montumu giydiğimde sınıfta kimsenin kalmadığını fark ettim. Hadi ama bu kadar yavaş toplanmış olamam yani. Tam çıkacakken kapı açıldı ve içeri Burak girdi. Çok güzel aferin bana. İçimden kendimi 50 defa tebrik ettim ve Burak'a dönüp '' Servisimi kaçırmak istemiyorum bu yüzden seninle bir yere gelmek istemiyorum. Ayrıca kapının önünden de çekilirsen sevinirim.'' diye tek nefeste konuşunca ben bile ne kadar hızlı konuştuğumu yeni fark ettim. Burak ise benim aksime sakin bir şekilde '' Ben sadece seninle konuşmak istedim yani bir yere götürmeyecektim zaten ama istersen seni benim arabamla bırakabilirim'' dediğinde ukala gibi davrandığını fark ettim. Hiç hoş değildi dediği. Sanki benim arabamın olmadığını yüzüme vurmak ister gibi. Sinirli bir şekilde '' Burak çekil şu kapının önünden zaten geç kaldım bak uğraştırma beni yersin tekmeyi'' dediğimde yüzünde deli bir gülümsemeyle '' Git bakalım asi kız. Nasıl olsa bir gün kendin geleceksin bana'' dediğinde tamamen haddini aşmıştı. Küçükken annemin öğrettiği karnına yumruk atma saçmalığı geldi aklıma. O an ki sinirim ile hızlıca karnına vurup çıktım.Cidden uyuz ya. Hızlıca merdivenleri inip Servisimi beklediğim yere gittim. Daha gelmemiştir diye düşündüm. Telefonumu elime aldığımda servisin 3 defa aradığını gördüm. Sanırım bu servisin geldiğini gösteriyordu. Aradığımda ikinci çalışta açtı. '' Kızım ben bugün gelemeyeceğim çok önemli bir durum gerçekten ama diğer arkadaşım almaya gelecek biraz sonra onunla gidersiniz olur mu? '' dedi. Tabi ki hayır. Servisçi çok tatlı bir insandı çok samimi, çok içtendi.Bembeyaz saçları ve az da olsa göbeği vardı. Bu yüzden ona tonton amca diyorduk. Ama başkasıyla gitmeyi istemiyordum. '' Gerek yok tonton amca ben kendim giderim görüşürüz'' dedim ve telefonu kapattım. Telefonumun kulaklığını takıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Diğer yandan anneme mesaj ile durumu açıklamaya çalıştım. Yanımdan geçen araba tüm su birikintisi ile ıslanınca çok güzel sövmüştüm. Araba bir yerden tanıdık gelsede umursamadım. Sonra araba geri geri gelip yanıma yaklaşınca gelenin Burak olduğunu fark ettim. Ahh her yerde karşıma çıkmak zorunda mı bu?  '' Atla seni götüreyim.'' diyince suratına iğrenir gibi baktım ve yürümeye devam ettim.  Gelen taksiye binip evin adresini verdim ve dışarıyı izlemeye başladım son zamanlarda ne kadarda şey değişmişti hayatımda...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kim Bu MavişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin