Bölüm 4

91 9 1
                                    

Yanıma oturan kişi sanki kitapla aramdaki tüm büyüyü bozmuştu. Kafamı kaldırıp gözüme gelen güneş ışınlarına aldırmadan kim olduğuna baktım. Tabiki Cengizhan'dı. Çünkü benim yanıma Cengizhan'dan başka kim gelebilirdi ki? Gülümseyerek "Günaydın kitap kurdu" dedi. Bende gülümseyerek "Günaydın." dedim. Sonra gözleri birden kitabıma kaydı. "Hmm bakalım ne okuyorsun? Vay canına çok güzel. Kitap okumayı seviyorsun sanırım" dedi. Yüzümü ona çevirip "Bayılırımm." dedim. Ufak bir kahkaha attı. Sonra boş boş bahçeye baktık ikimizde. Uzun bir süre konuşmadık hatta. Sonra ona dönüp "Telefonunu alabilir miyim?" dedim. İlk başta biraz şaşırsa da cebinden telefonunu çıkartıp bana verdi. Hızlıca telefon numaramı yazdım. Acaba ismimi ne diye kaydetsem? Selin mi yazsam? Yoksa Selin Gürsay mı? Yoksaa diye düşünürken Cengiz telefonunu elimden alıp ismimi kaydetti fakat bana göstermedi. Açıkçası şaşırdım ve merak ettim. Acaba ne diye kaydetti? Aman bana ne ya. Sonra benimde onu kaydetmem için beni aradı. Peki ben ne diye kaydetsem diye düşündüm. Aman Cengiz diye kaydederim olur biter.Sınıfını da öğrenmiştim. 11-E idi.

            Dersler hızla geçip gitti. Açıkça sıkılmıştım. Öğle arası geldiğinde Cengizhan'ın sınıfına uğramayı düşündüm. Yavaş adımlarla sınıfına doğru gittim. Sınıfa giremeyecek kadar utangaç değildim tabi ki saçmalamayın. İçeri geçip gözlerim Cengizhan'ı arada fakat bulamadım. Sınıfın köşesindeki arkadaşlarıyla takılıyordu. Aslında sınıf girmeye utanmazdım ama o topluluğa girmeye utanırdım işte. Tam dönüp gidecektim ki  Cengiz'in SELİN diye bağırışı kulaklarımı doldurmuştu. Arkamı dönüp baktığımda ise tüm grup bana odaklanmıştı. Duvara yaslanan şapkalı sırık hariç idi tabi ki Cengiz'le gözlerimiz birleştiğinde 'Gelsene!' dedi. Gülümseyerek yanlarına gittim. Elimi kaldırıp 'Selam. Ben Selin' dedim. Hepsi bir ağızdan 'Selam, ' dediğinde birden gülümsemem yüzüme yayıldı. Herkes isimlerini söylüyordu. 'Ben Esra, grubun en eğlencelisi olurum'-ufak bir kahkaha attı- ve grubun diğerlerinin isimlerini ve nasıl kişilikleri olduğunu anlattı.Esra saçlarını omuzunda kestirmiş ve çok cana yakın bir kız gibi duruyordu. Eliyle saçları kumral gibi olan kızı işaret edip 'Bu Cansu' dedi bende elimi Cansu'ya uzatıp 'Merhaba' dedim. Cansu'da tıpkı Esra gibi bir kızdı. Çok fazla cana yakındı. Ayrıca eğlenceli ve fiziği mükemmel olan bir kızdı.Daha sonra gruptaki son iki kızla tanıştırdı. Birisi başörtü takıyordu ve çok yakışmıştı. Büyük gözlerine rimel sürdüğünde daha çekici bir hale gelmişti elini uzatıp ''Ben Dilara'' dedi Esra bana dönüp ''Dilara'nın böyle olduğuna bakma kavga ederken Dilara'nın nasıl bir kıza dönüştüğünü ben çok iyi biliyorum'' dedi ve yeniden bir kahkaha attı. Grupta kimse konuşmuyor pür dikkat bizi izliyorlardı. Ve gruptaki son kız ''Bu da Simge'' dedi.Saçları uzun sarıydı.Beyaz bir teniyle çoğu erkeği etkileyebilirdi. Ama çok soğuk davranıyordu sanki bir şey olsa direk saldıracak gibiydi. Gülümsemekle yetindim bende. Sonra Esra bana dönüp ''Bu Emir, Bu Umut, Bu Burak ve bu da  Berk'' Emir esmer bir çocuktu. Boyu çok uzun değildi aslında ama bana göre uzundu. Umut'un yüzü çok tatlı duruyordu saçlarını da yana yatırmıştı teni ne esmer ne de beyazdı, Burak bir yerden tanıdık geldi sanki yüzüme ama bir an kestirememiştim. Tekrar Burak'ın yüzüne baktığımda o da bana bakıyordu ve konuşmaya başladı ''Sana tanışacağımızı söylemiştim fındık burunlu.'' dedi. Allah'tan esmerdim yoksa şimdiye kadar burnum morarmıştı. Normal insanlarda kızarır biliyorum ama ben normal değilim işte sorun orada. Burak olayına dönecek olursak; Tüm grup dikkatini bize vermiş olayı anlamaya çalışıyordu. Cengiz dayanamayıp ''Ne oldu?'' diye sorunca Burak anlatmak zorunda kaldı. Bana bakarak anlatmaya başladı; ''O gün sınıfın kapısının orada görmüştüm Selin'i, sadece tanışmak isteyip elimi uzattım fakat o asi davranıp bileğimi çevirdi.'' bileğini gösterdiğinde hala kızarıklık olduğunu gördüm. Acıdım mı? Tabi ki hayır.Ardından Umut konuştu; ''oo asi ve sert en sevdiğim''demesine biraz şaşırdım ama bozuntuya vermeden konuştum ; ''Hak ettin'' dedim ve olayı kapattım.Diğer duvara yaslanan sırığın ismi ise Berk idi. Ama ben ona duvara yaslanan sırık demeyi tercih ediyorum. Hiç kafasını bile kaldırmadan ''Selam'' dedi. İç sesiyle konuşuyor galiba. Esra bana dönüp tam açıklama yapacakken ''Biliyorum Esra.Bu da grubunuz egoist, ukala, evin tek çocuğu olan soğuk kanlı çocuğu'' dedim hızlıca. Esra ise gür bir kahkaha attı, cevap vermemiş ya da onaylamamıştı. Cengiz'in yanına oturmuştum. Diğerleri de çevremizde idi.Zilin çaldığını fark edince ayaklandım. Cengiz ise ortaya çok mantıklı bir fikir atıp ''Bence okul çıkışında buluşalım hem Selin bizim grupla kaynaşmış olur.'' dedi. Tüm grup onaylayınca bana söz hakkı düşmediğini fark ettim ve sınıfıma doğru yürüdüm. Bu gün gerçek anlamda mutluydum çünkü bir arkadaş grubum vardı artık. Bu yüzden mutluluğum yüzüme de yansımıştı. Aslında istesem her zaman arkadaş yapabilirdim gidip birileriyle kaynaşa bilirdim ama ben sırama kapanmayı tercih ediyordum 2 yıldır. Sanırım Cengiz buna bir son veriyordu. Ona büyük bir teşekkür etmeliydim cidden. Sınıfa girip sıraya geçtim ve hızlıca telefondan anneme mesaj attım. 'Okul çıkışında yeni Arkadaşlarımla bir şeyler yemeye çıkacağız haberin olsun bir tanem. Eve gelince her şeyi anlatacağım. Seni seviyorum annelerin en güzeli.' Telefonun ekranını kapattım ve hoca derse girdi. Ders Almaca idi. 

          Son ders bitmişti ve can kurtaran ziliyle okullarda bitmişti. Çantamı alıp Cengizlerin sınıfına doğru yürümeye başladım. Onlarda karşıdan geliyordu. Cengiz yanıma gelip ''Selam güzellik'' dedi ve  arkasını dönüp ''Nereye gidiyoruz bakalım?'' diye sorunca herkes bir ağızdan konuşmaya başladı. Bazıları sinemaya gitmek isterken, bazıları pizza yemeye gitmek istiyordu. Yine ortamı yumuşatan Cengiz ''Tamam ben biliyorum nereye gideceğimizi beni takip edin yolda.'' dedi ve artist bir şekilde  elini omzuma atıp ''Hadi bakalım güzellik gidiyoruz.'' dedi. Sessizce arabaya kadar ilerledik. Arabaya binince '' Ama sen alışveriş yapmayı da sevmiyorsun kızlar seni bırakmazlar şimdi. Seni çok sevdiler de'' dedi. Kısacık bir gülümsedi ve arabayı çalıştırıp yola çıktı. ''Hallederiz'' dedim ve bende ona gülümsedim sanırım ona teşekkür etmeliydim yani onun sayesinde şu sıralar ciddi bir mutluluk içindeydim. Ona dönüp ''Cengiz ben gerçekten çok teşekkür ederim yani şu sıralar cidden çok mutluyum. Sayende tabi ki. Beni arkadaşlarınla falan tanıştırman çok hoş yani. Tekrar teşekkür ederim'' dedim ve gülümsedim o ise mavi gözlerini üzerime dikip bakana bakmıştı. Gözlerini yerim senin şebek dedim içimden ve hunharca güldüm. Ama içimden tabi ki. O ise bana dönüp ''rica ederim prenses. Seni mutlu görünce ben daha çok mutlu oluyorum'' dedi. İyi ki tanışmışız bu çocukla ya. İyi ki o gün bana göz kırpmıştı. Kafamı çevirdiğim de Burak'ın arabasının hemen yanımızda olduğunu fark ettim. Sanki yarışmak istiyor gibi bir hali vardı. Yola baktığımda ise bomboştu. Hiç araba yoktu. Arabalarda veya motorlarda hızı daima sevmiştim. Kafamı Cengiz'e çevirip ''Birileri yarışmak istiyor gibi''' dedim. Cengiz ise bana cidden deli görmüş gibi bakınca pencereyi  açıp Burak'ı gösterdim. Cengiz arabasını Burak'ın arabasına yaklaştırıp konuştu. ''Alışveriş merkezine kadar!'' dedi ve gaza bastı. Diğer taraftan müziği son ses açmıştı. Ben de durumdan istifade elimi pencereden dışarı uzattım. Küçüklüğümden beri severdim bunu. Bir kere Burak öne geçmişti fakat biraz hızlanıp onu tekrar geçmiştik. Her erkeğin arabasında bir kız vardı. Burak'ta simge, Umut'ta Cansu. Emir'de Dilara, Berk'te ise Esra vardı. AVM ye geldiğimizde herkes arabadan indi ve Cengiz ile Burak klasik el hareketleriyle selamlaştılar galiba. Simge'de arabadan inip diğer kızların yanına gitti. Bana sinirli gibi bakmıştı. Sanki arabayı ben sürmüştüm. Aman neyse. Cengiz'in yanına geçtim. Diğerleri de gelince beraber içeri geçtik. İlk önce film seçtik. Biletlerimizi alıp süresi gelene kadar pizza yemeye karar verdik. Pizza Cengiz ve benim en sevdiğimiz idi tabi ki. Erkekler sıraya girerken kızlar derin bir sohbete dalmıştı. Konuşmaların arasında Simge'nin bazen laf çarptırdığını duyuyorum ama kızlar sanki alışmış gibi pek umursamıyordu. Esra bana dönüp 'alışveriş yapacağız değil mi Selin ?' diye sorunca ben umutsuz vaka gibi ona baktım. ''Ben alışveriş yapmayı sevmem siz yaparsınız ben sizi burada beklerim'' dedim. Fakat Esra uzun bir süre ısrar edince bende gitmeyi kabul ettim. Erkekler ellerinde pizza ve kolalarla döndüklerinde uzun zamandır dışarı çıkıp yemediğimi fark etmiştim. Genelde eve sipariş ettiriyordum. Pizza yerken yapılan saçma şakalar ve Esra ile Cansu'nun kahkahalarını duyduk genelde. Simge yanımda oturuyordu ve pek fazla gülmeyi tercih etmiyordu.Bazen çok soğukken birden gülebiliyordu. Şu ana kadar erkeklerden çıkardığım izlenim ise Emir'in egoist bir yapısı vardı. Umut'ta öyleydi fakat çok değildi. Cengiz zaten yanımda oturuyor bazen konuşuyor bazen benim kolamdan içiyor bazen de gülümsüyordu. Bir şeyler yerken konuşmayı pek sevmiyordu Cengiz. Berk'e baktığımda bitirmişti. İlk kez o zaman görmüştüm yüzünü ve saçlarını. İlk kez şapkasını burada çıkartmıştı. Kahve renginde gözleri buğday teni vardı. Saçlarını uzatmıştı ve bu ona ayrı bir hava katıyordu. Köpürcük kemiğinin hemen üzerindeki küçük dövmesi istemsiz de olsa belli ediyordu kendini. Ufak bir şeydi bu yüzden pek çözememiştim. Yakası biraz açık ince bir tişört giymişti. Siyahtı ve üzerinde saçma şekilleri vardı. Tişörtünün üzerinden bir ceket giymişti. Grinin tonları idi sanki. Sonra birden ben neden bu çocuğu izliyorum diye düşündüm ve kafamı eğdim. Sanırım Cengiz benim pizzamdan da yediği için bir dilim kalmıştı. Kafamı Cengiz'e çevirdiğimde masum bir çocuk edasıyla ellerini kaldırıp 'Ben bir şey yapmadım' dedi. Allah'ım bu çocuk böyle yapınca birden sarılasım geliyor ya. Geldiğimden beri ilk kez kahkaha atmıştım mesela hatta uzun zamandır. Yine bunu sağlayan Cengiz idi. Yine bunu sağlamıştı...



Kim Bu MavişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin