''Şimdi uzun süre yok musun Defne?''
Şükrü abi bir yandan arabayı kontrol etmeye çalışıp bir yandan da bana odaklıydı. Ortaya attığım bu olay onun oldukça ilgisini çekmiş olmalıydı.
''E-Evet.'' dedim dikiz aynasından bana bakan Ömer'in baskısı altındayken. ''Aslında öyle değil.''
''Gayet de öyle Şükrü.'' diyerek öne atıldı Ömer. Aynadan huysuzca bana bakıyordu, fakat bilmiyordu ki böylesine sinir bozucu bir hareketi bile bende ne yangınlara sebebiyet veriyordu... Sadece yutkunmayı seçmiştim. Bana odada söylediği şeylerle şimdiki hali hiç aynı kişi olmaya müsait değildi.
''Anlamadım ben.'' dedi masum bir tonda Şükrü abi. ''Gidiyor musun? Gitmiyor musun?''
Derin bir of çekerek arkama yaslandım. Arkaya bakış attığımda pişkin pişkin sırıttığını gördüm. Göz devirerek önüme döndüm ama bana bakan bir çift göz görünce yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
''Gitmiyorum Şükrü abi, sadece kahvaltı hazırlamaya ve çıkışa kalamayacağım. Belki böyle bir şey hiç olmaz bile.'' diyerek konuyu kapatmaya çalıştım ama gel gör ki Ömer Beyler bana tezat düşüyor!
''Ya ben anlamıyorum, dilekçe göndermeden öyle bir kurs neden davet mektubu göndersin?'' Sinirlerim yatışmak yerine iyice azıyordu. Kendimi çok zor tutuyordum! Çekemiyor gibi konuşması onu gözümde düşürüyordu.
Şükrü abi arabayı sağa çektiğinde ikimiz de ona baktık. Fakat etrafa bakındığımda benzin istasyonunda olduğumuzu anladım. Hala ona bakmakta olduğumuzu fark ettiğinde konuşmaya başlamıştı.
''Benzin almamız gerek de, ben de markete uğrayacağım. Ömer Bey siz bir şey istemiştiniz.''
''Tamam git Şükrü.'' Şükrü abi hızlıca arabadan indiğinde ben de aynı hızla arkama döndüm.
''Ya sen niye ortamı karıştırıyorsun? Şükrü abiye mahçup oluyorum!'' diyerek cırladım resmen, o da benden farklı olmamıştı aslında.
''Şükrü mükrü için demiyorum,'' O da derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. ''Gidecek misin?''
Ses tonu içime işledi, çok muhtaç bir halde demişti bunu.
Gözlerimi kaçırdım. ''Geleceğim için iyi bir fırsat, ama bilemiyorum. Ayrıca mektup kendiliğinden gelmedi.''
Tırnaklarımla oynarken beklediğim tepki gelmişti bile. ''Efendim?'' Of Defne, of.
''Duydun işte,'' Koltuğumda biraz daha arkaya döndüm. ''Sinan Bey bunu istemiş.''
Şaşırmasını izlerken düşündüm. Zarfı o yüzden açmıştı ve son günlerde bana ayakkabı çiziminin fikrini soruyordu. Neden ki? Neden böyle bir şey istedi? Kafam almıyordu.
''Sinan bunu bana neden söylemedi?'' İşte aranan cevap da bu soruda gizliydi.
''Bilmiyorum.'' dedim camdan dışarıda olan ufacık da olsa gözüken deniz manzarasına bakarken. Bunun da cevabı bende yoktu. ''Onun da cevabını merak ediyorum zaten.''
Düşünceye daldık beraber. Aslında gitmek istemiyordum o kursa, gereksizdi. Benim neyimeydi ki böyle şeyler?
Kapı açılma sesi duyduğumda önüme dönerek Şükrü abiye baktım.
''Hoş geldin Şükrü abi.''
Neşe saçan yüzüyle bana baktı. ''Hoş bulduk kızım.'' Arkaya dönerek Ömer'e baktı. ''İstediklerinizi aldım Ömer Bey.''
![](https://img.wattpad.com/cover/59972160-288-k454678.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sen Tonu (Kiralık Aşk FanFiction)
Fanfiction''Kader onları bir araya getirip bir mucize sunmuştu. Ama kıymetini bilemediler. Peki bu savaşı aşk mı kazanacaktı? Yoksa gurur mu? Tek bilinen şey: Aşkları kadar gururlu birer aşık olduklarıydı.'' ''Aşkın sen tonunu seviyorum ben. Sadece bana ait...