Jackson's POV
"Uyanmaya başlıyor.....sonra.....evet....olun"Tam olarak duyamadığım sözlerle gözlerimi açtım. Görüntümün netleşmesi için kendime zaman tanırken tepemde dikilen iki beyaz silüete kaydı gözüm.
"Biliyordum ya, biliyordum! Uzaylılar gerçek be, oley be!" diye sevinirken astronot gibi dolanan uzaylılar birbirlerine baktı ve bana döndüler.
RESMEN UZAYLILARLA İLETİŞİME GEÇECEKTİM.
"Şey.. Biz uzaylı değiliz." dedi sağdaki. Pis pis sırıttım.
"Hadi hadi, biliyorum ben sizin ne olduğunuzu yemezler. Uzay gemisindeyiz dimi? Kaçırdınız beni oramı buramı yoklayacaksınız. Yalnız hasar vermeyelim lütfen çok değerli hayranlarımı üzmek istemiyorum yoksa kendimi düşündüğümden değil. O değilde ben sizi yeşil, mor falan bekliyordum. Yani ırkçılık yapmıyorum ama beyaz da çok sade olmamış mı sizce? Ayrıca niye bi' kaç fazladan organınız yok sizin?"
Bıkkınlıkla nefes aldılar ve hayallerimi yıktılar. Benim benim.. Müthiş Jackson'ın hayallerini...
Kafalarından çıkardıkları akvaryumu kenardaki masaya koyup tekrar eski yerlerine döndüler.
" Bak gördün mü? İnsanız biz." Dedi düz bakışlı olan.
" Hadi be. Ya o akvaryumda ciuuv diye şekil değiştirdiyseniz? Nereden bileyim ben yalan söylemediği- Dur, ne yapıyorsun? O sıvı ne! Bedenimi alabilirsiniz ama ruhummu aşlaa!"
Ben çırpınırken seruma aktardığı maddeyle konuşmam kaymış ve kendimden geçmiştim. Gerisi karanlık.
Silas's POV
Yarım saat kadar önce uyanıp kolumdaki serumu dikkatle çıkartmıştım. Şimdi ise odanın kapısının arkasında içeriye birilerinin gelmesini bekliyordum. Hemen dışarı çıksam nelerle karşılaşacağımı bilemediğim için içeriye girecek olan kişinin kafasını yarmak amaçlı küçük masadan söktüğüm sopayla kapının arkasına pusu kurmuştum.
Beklemekten sıkıldığım sırada adım sesleri gelmeye başladı. Derin bir nefes alıp bulunduğum yere iyice sindim. Adımlar kapımın önünde durdu. Kapının açılmasıyla içeriye giren astronot kılıklının kafasına geçirdim sopayı.
Acıyla inlemesini beklerken o tam aksini yapıp hiçbir şey olmamış gibi bana döndü. Şaşkınlıkla ona bakarken boyun kısmındaki küçük bir düğmeye bastı.
Kafasındaki kaskın yüz kısmı araba camı gibi yavaşça aşağı inerken bana sinsi sinsi gülen bir moruk beklemiyordum.
"Heh heh. Siz gençlerin tek bildiği şey barbarl- AH!" Cümlesini bitirmeden suratının ortasına attığım yumrukla yere yığılmış küçük bir çocuk gibi tepinmeye başlamıştı.
"Ama yeter ya, niye ben ya" diyerek ağlamasına devam ederken kapıyı kapatıp yakalarına yapıştım.
"Kimsin lan sen?! Nerdeyim ben? Niye bir günüm normal geçmiyor acaba amına koyayım?!" Tüm sinirimi ona bağırarak çıkarıyordum.
Cevap vermeyince bir yumruk daha atmayı düşündüm. Elleriyle yüzünü kapatıp beni durdurdu.
"Dur! Sorularına cevap vereceğim, yeter ki vurma."
Yakalarını bırakıp tam önüne oturdum bir elime sopayı alarak.
"Öt bakalım."
"Öncelikle ben Dr.Blue. Ayıptır söylemesi en başarılı doktorumdur." Gözlerimi kısarak boğazımı temizledim. Mesajı alarak devam etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Team:Alpha
Novela Juvenil•Dünyanın neredeyse her yerinde eli olan, kendi çıkarları için insanların hayatlarını mahvedip, onları istediği şekilde eğitip kullanan bir şirket, •Bu şirketin kurbanları arasında olan 6 genç, •Onları eğitmek için binbir zorluk çekecek olan bir kad...